Mimarizm bu ay sular, karalar ve hatta kıtalar ötesinde yaşayan, çalışan, öğreten ve üreten Türkiyeli mimarlara mikrofon uzatıyor; Londra’dan Selçuk Avcı, Almanya’dan Ercan Ağırbaş ve Belçika’dan Şefik Birkiye ile konuşuyor.
Görsel: Jonn Voss
Mimarizm bu ay, geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği "Türk Mimarlık Pratiğinin ‘Ötekileri'" başlıklı dosyanın güzergahını, tam ters istikametine çeviriyor ve sular, karalar ve hatta kıtalar ötesinde yaşayan, çalışan, öğreten ve üreten Türkiyeli mimarlara mikrofon uzatıyor. Londra'dan Selçuk Avcı, Almanya'dan Ercan Ağırbaş ve Belçika'dan Şefik Birkiye, içinde bulundukları mimarlık ortamının üretimlerine etkisini detaylandırıyor, Türkiye'de karşılaştıkları mecrayı irdeliyor ve "konumlanma" tercihlerini açıklıyor.
Aslında her üç mimarın da, bir yandan çok farklı, ancak öte yandan da son derece paralellik gösteren kişisel ve mesleki hikayelere sahip olduğu görülüyor. Örneğin Avcı da, Ağırbaş da ve Birkiye de, halihazırda yurtdışında bulunan ailelerin çocukları olarak, büyüdükleri coğrafyada eğitim görüyor ve üretmeye soyunuyorlar. Yani söz konusu üç mimar figür de, Türkiye'den hareketle yurtdışına açılan aktörlere örnek oluşturmuyorlar. Dolayısıyla, bugün Kıta Avrupası'nda daha verimli bir faaliyet alanı edinmeye çalışan Türkiyeli mimarlara yol haritası çizebilecek bir anlatı ortaya koymuyorlar.
Öte yandan Avcı, İngiltere merkezli olarak kurduğu ve bugün Ljubljana ile İstanbul'a dağılan AvcıArchitects'in sürdürülebilirlik ve yaratıcı mühendislik vurgusu taşıyan pratiklerine değiniyor. Ağırbaş, kent planlamanın farklı toplumlar ve coğrafyalar dahilindeki özgül içeriğine ve Batı-Doğu ayrımından uzaklaşarak farklı senaryolar/alternatifler/olanaklar ortaya koyduğuna dikkat çekiyor. Birkiye ise ticaret ve turizm yapılarının yoğunluk gösterdiği portfolyosu üzerinden Belçika'da başlayan ve bugün İstanbul'a da ulaşan faaliyetini detaylandırıyor.
Belki daha da önemlisi, her üç mimar da paylaştıkları deneyimler, gözlemler, değerlendirmeler ve öngörüler ile, yurtdışında mimarlık üretimi yapmanın sunduğu reel avantajlardan söz ediyorlar. Böylelikle, yer yer, yurtdışında bulunmaya yönelik olarak tahayyül edilen olanakların, bazen aslında nasıl da inşa edilen ve gerçeklikten soyutlanan anlatılara dönüştüğüne –dolaylı olarak- dikkat çekiyorlar.
Böylelikle Avcı, Ağırbaş ve Birkiye, Türkiye'de bugün mimarlık öğrenimi gören, mesleğe taze bir adım atan ya da yıllarını bu disipline adamış olan pek çok kişinin hayalini kurduğu bir deneyime, yurtdışında mimarlık üretme pratiğine daha yakından bir bakış atma fırsatını sunuyor.