Peki, Nevzat Sayın ile çalışmak bilinçli bir tercih miydi?
1993 yılında, Eskişehir'den İstanbul'a geçiş aralığında, ben kendi içimde "Mimarlık sadece benim anladığım kadar mı"yı sorgularken, Gökçeada'da Türkiye Mimarlık Öğrencileri Buluşması (TMÖB) yapıldı. Benim için de başka okullar ile tanışma, yeni tartışma kanalları açma, yeni kavrayış sorgulamaları yapma fırsatı verdıgı için önemli bir zamandır, TMÖB. Orada karşılaştığım insanlardan ikisi beni çok etkiledi: Han ve Nevzat. İlk karşılaşma Ada'da olmuştu yani.
Okul bittikten sonra, Tarih Vakfı'nda 1996-Habitat sergilerini hazırladık; bir yandan da mimarlık pratiğinin içinde nasıl yer almak istediğime karar vermeye çabalıyordum. Arredamento 1996 Temmuz-Ağustos sayısında Habitat sergisini haber yapmıştı (Hemen uzanıp alıyor dergiyi ve derginin her zaman elinin altında durduğunu ekliyor.) Tam bu sorgulamalar arasında Habitat toplantılarıyla ilgili haberlerin hemen arka sayfasında; bunu yapmak istiyorum dediğim bir iş gördüm: Gön için hazırlanan ikinci yapıydı. O yapının ardından gittim ve bu adamla çalışmak istiyorum, dedim!
Nevzat Sayın ile çalışmak nasıl bir deneyimdi sizin için?
Olağanüstü. 1996'dan 2006'ya kadar geçen on yıl çok yoğundu benim için ; 1996'dan 2001'e kadar zaman "Nevzat'tan öğrenmeler" zamanı ve 2001'den 2006'ya kadar olan dönem ise ofiste üretirken bir yandan da kendi kendime soru ürettiğim, iş ürettiğim, cevaplar ürettiğim zamanlardı.
Bu on senenin tamamının; hem ofise, hem kendime hem de mimarlığa adanmış olduğunu söyleyebilirim.
Bir insanın on senesini hem kendine, hem ofise, hem de mimarlığa adaması zor değil mi? Bu dediğiniz insanüstü bir şey!
Çok zor (Gülüyor). Sabahlara kadar çalıştığımız, 3-4 saatlik uyku ile geçirdiğimiz zamanlardı. Ofiste yaşadığımız 2003'ten 2006'ya kadar olan dönemde bu çalışma temposu pik noktasına ulaştı.
O zaman dilimindeki birikimleri, başka bir yere taşımak için o zamanın özetini; Önsöz'ü topladım. (Önsöz'ü işaret ediyor) Özsöz, sorgulama-söz bölümünden, merak-amaç bölümüne doğru; son zamanlarda zihnimizi meşgul eden sorulardan, kendimizi aradığımız ve yapıp-etmelerin yoğun olduğu zamanlara doğru akar.
Önsöz'e bakınca "iyi ki " diyebiliyor musunuz?
"Keşke"-"iyi ki" sorgulamalarının sonucu bugüne kadar hep "iyi ki" idi benim için. Masamda bulduğum şey mimarlıktı, ya onun içine girecektim ya da uzaktan bakacaktım. Meraklı biri için uzaktan bakmak çok zor.
Önsöz'ü toparlamak da zor oldu; biriktirdiklerinizi ayıklamak, üzerinde konuşulabilir hale getirmek ve paylaşmak için bunların üzerinde çok tartıştık.
Önsöz'de ürettiğimiz yoğunluktan devam etmek istiyoruz , aynılarını yapmak için değil, tam tersi o dönemler de yaptıklarımızın, bundan sonra yapacaklarımızın altlığını oluşturmasını istediğimizden.