Beyoğlu'nun ve Yeşilçam'ın geçirdiği kötü dönemlerden Emek sineması sağlam çıktı, fakat yapı en önemli kentsel silahlarından biri yenileme olan Liberalizmin rüzgârından etkilenmiş görünüyor. Bu sadece rant odaklı bir girişim mi yoksa kent üzerinden kültürel bir saldırı da mı söz konusu yoksa yapı için bir gereklilik mi?
Evet, 1950 ile 1980 yılları arasında özellikle Beyoğlu bir köhneleşme süreci yaşıyor. Sinema sektörü de kendi köhneleşme sürecini Yeşilçam'da maddi gerekçelerle seks filmlerinin çekildiği ve Beyoğlu sinemalarında bu filmlerinin oynatıldığı dönemde yaşıyor.
"Maddi gerekçelerle seks filmlerinin çekildiği" dönemin darbenin sonucu olduğunu göz ardı etmemek gerek ama…
Tabi tabi, darbeyi pek çok şeyin önünü kesen bir engel olarak en başından kabul ediyoruz zaten. O dönemde müzik ve sinema gibi koşarak ilerleyen kültürel hareketler darbe ile sekteye uğradı ve bunlar en başa dönerek tekrar yürümeyi öğrendi.
Beyoğlu'nun köhneleşme sürecinin son demlerinde Beyoğlu'nda oynatılan seks filmlerinin ve fuhuşun da etkisi var.
Emek Sineması ise bu dönemlere rağmen ayakta kalmayı gerçekten başarabilmiş birkaç yapıdan biri. Ayakta kalabilen yapılar arasında Alkazar'ı ve Atlas'ı da sayabiliriz. Fakat Alkazar kapandı, o zaman sıra Atlas'a mı gelecek?
Bina bazında ele aldığımızda bir şey ifade etmeyebilir, ama bir bütün olarak Beyoğlu'nu ele aldığımız zaman tek tek bu tarihi binaların restore edilmesi, işlevinin değiştirilmesi, yenilenmesi sürecinin aslında Beyoğlu'nu kimliksizleştirme, kültürsüzleştirme çabalarını olduğunu görüyoruz.
Diğer yandan aslında bu kültürü de, kültürel mirası da, kültürel işlevini de, kentin sahip olduğu belleği de, kent kimliğini de talan eden bu saldırıların hepsi rant odaklı. 400 kişilik sinema salonunda oynayan bir filmi bir seansta 20 kişi izler sonraki seansta 120 kişi. Ama AVM'de o 400 kişi hep var. Gelir sürekli yani.
ŞPO Emek sinemasını da içine alan kısımda inşa edilmek istenen projeye karşı. Peki, ne öneriyor?
ŞPO, kamuya ait bir binanın kamuya ait olarak kalmasını öneriyor. Yapının ya da yapıların sahip olduğu işlevlerin sürmesi gerektiğini düşünüyor ve yapıya eğer yan işlevler getirilecekse de bunların temel işlevi destekler şekilde olmasında fayda görüyor. Dolayısıyla bize göre getirilecek olan işlevin kamu kullanımına hizmet etmesi gerekiyor.
Beyoğlu zaten tarihi bir merkezden ziyade bu tip yanlış uygulamaların yapıldığı bir merkez haline geldi.
Kent kültürü adına, mimarlık adına, şehircilik adına orada yapılması gereken pek çok şey varken öncelik rant odaklı işlere veriliyor. İstiklal Caddesi zaten başlı başına bir AVM, oraya başka bir AVM yapmanın hiç bir anlamı yok. Tezini Beyoğlu üzerine yazmış bir plancı, sinemasever, müzisyen ve bir Beyoğlu sakini olarak söylüyorum ki, bırakalım Emek, sinema olarak kalsın…