Bütüner Mimarlık ekibi şu anda 15 kişiden oluşuyor. Başlangıçtan bugüne nasıl bir büyüme öngördünüz? Bu yönde herhangi bir planınız var mıydı?
İnsanlar belli bir talep alma seviyesine geldikleri zaman, isterlerse işlerini çok büyütebilirler. Ama bu bir risk ve bir yaşam biçimini kabul edip etmeme konusu. Periyodik olarak gidemeyeceğim, projeyi kontrol edemeyeceğim yerlerde iş almayı çok da mantıklı bulmuyorum kendi açımdan. Bu nedenle de Rusya bize hiçbir zaman cazip gelmedi mesela. Ama Kıbrıs hem yakınlığı hem de yerel şartları (Türkçe konuşulması vs) nedeniyle proje yapmayı tercih ettiğimiz bir yer. Onun dışında Bakü'de bir projemiz var, orası da hakikaten yakın geliyor. Pek çok standart zaten Türklerin kendi standartları ve yapının kontrolümüzün dışında gelişeceğiyle ilgili tedirginlik yaşamıyoruz.
Şirketin büyümesi konusuna geri dönecek olursak; isterseniz 50 kişilik bir büro da olursunuz. Bu tamamen sizin tercihiniz. Mesela biz ihalelere hiç girmiyoruz ama girebiliriz. Birtakım işleri zaten istemiyoruz. Yurtdışına temkinli yaklaşıyoruz. Kendimize ve işlerimize yeterince zaman ayıramayacağımız için bu seviyede kalmaya çalışıyoruz. Bana kalsa daha bile azalmak istiyorum. Hiç durmadan konut yapmayı tercih etmiyorum. Mesela Hasankeyf projesinde küçük küçük bir sürü kalem var. Onun yerine bir alışveriş merkezi yapsaydık belki bundan çok daha fazla para kazanırdık, projenin yapımı da 3 sene sürmezdi. Bu proje ise daha ihaleye çıkacak. Dolayısıyla daha zor problemlerle ve özellikli projelerle uğraşarak daha çok keyif almak istediğimiz söylenebilir ama tabii ki bir yandan da çarkı çevirmek zorundasınız.
Söyleşinin başında, projelerinizi internet sitenizde yayınlamaktansa daha kapsamlı bir şekilde sunmak istediğinizi belirtmiştiniz. Önceki pratiğinize ait bir monografiniz bulunuyor. Bütüner Mimarlık için de benzer bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Düşünüyoruz, zaten öncesinde eğitim yapıları ve teknoparklarla ilgili bazı yayınlar yaptık. Monografinin hazırlığını da yavaş yavaş yapıp, zamanı geldiğinde yayımlamak istiyoruz. Ama monografi çok zor bir iş. Bir kere kitap, Türkiye'de pek satmayan bir ürün. Herkes o yayını biliyor ama çok az kişi bunu satın alıyor. Tabii ki bundan para kazanmayı hedeflemiyoruz ama mesela önceki monografi 1000 tane satsaydı ciddi bir moral olurdu.
"Sosyal olmamak kötü bir şey"
Bütüner Mimarlık olarak ileriye dönük belli hedefleriniz var mı?
Çok yoruldum, iyice arınıp daha sadeleşmiş, daha rahat, tamamen mimarlığa odaklanmış işler yapmak istiyorum. En büyük olmak da bir hedef olabilir, muhakkak ciddi bir adrenalin de sağlar. Kendinizi dergilerde, Skylife'da vs görebilirsiniz ama ben öyle birisi değilim. Gizli saklı bir şeyler yapalım, bir şekilde keşfediliriz diye düşünüyorum ki bu bazen gerçekten öyle oluyor. Mesela Ulusal Mimarlık Sergisi'ne hiç katılmadık. 2003 ya da 2004 yılında, jüri üyelerinden Aydan Balamir, Boston Scientific projemizi muhakkak göndermemizi istedi, onu bile vermedik. Sergilere öyle çok fazla katılma taraftarı değiliz. Sosyal olmamak kötü bir şey ne yazık ki…
Sosyal olmamak değil de, öncelikleriniz farklı diyelim. Peki üniversitede ders vermeyi düşünüyor musunuz tekrar?
1996-2008 yılları arasında ODTÜ'de ders verdim. O zamandan beri de okulla ilişkim olmadı. Bunu tekrar düşünmem, bana sağladıkları imkana bağlı bir şey. Şu anda programım çok sıkışık. ODTÜ'deki durum biraz yorucuydu. Tabii mesleki yoğunluğumuzu bilerek ve hakkımızı teslim ederek bizi yürütücü olmaya çağırıyorlardı. Benim yüksek lisans tezimi bitirdiğim yıl 1991. Pratiğin içinden gelen insanlar olarak, kendi ölçeğimizde, uygulamalarımız üzerine araştırmalar yapıyoruz. Dolayısıyla kuramsal çalışmalardaki becerimizden ötürü değil de yaptığımız işler, bu süreçte başvurduğumuz araştırmalar, belirlediğimiz ve uyduğumuz standartlar açısından jüri üyeliğine, ders ya da konferans vermeye davet ediliyoruz.