Bu büyük ölçekli projeler dışında hangi tipolojiler ile ilgileniyorsunuz?
Ziraat Bankası'nın İstanbul Acıbadem ve Erenköy'deki yeni yapılarını projelendiriyoruz. Ankara'da ise birtakım konut projelerimizin yanı sıra TED Üniversitesi'ni yapıyoruz. Ondan önce İTÜ'nün KKTC Kampusu için açılan yarışmasına katıldık ama derece alamadık. Bu beni çok üzdü çünkü hem işi keyifli bulmuştum hem de iddialı olduğumuzu düşündüğüm bir alandı.
Bazen işi çok bilince çerçevenizi çok daraltabiliyorsunuz. Yarışmada, Hasan Çalışlar ve Kerem Erginoğlu'nun projesi birinci seçildi. Onların işlerine baktığınız zaman pek fazla eğitim yapısı olmadığını görüyorsunuz. Bunun inanılmaz faydası olmuş çünkü bambaşka bir şey yapmışlar, yani programı çok farklı bir şekilde yorumlamışlar. Bizim klasik eğitim yapısından gelen deneyimlerimiz ise ters tepti.
Aslında çok hoş bir yer; Magosa Limanı, Kale… Ama çok sıkıntılı ve dar bir proje alanı ve inanılmaz yoğun bir yarışma programı vardı. Biz de binaların birbirine gölge yaptığı, denize açılan sokaklar mantığında bir proje hazırladık ama yapılaşmamız, aynı elemanın tekrar edilmiş olması nedeniyle biraz yoğun ve tekdüze bulundu. Halbuki bu, zaman içerisinde biraz daha geliştirilebilirdi.
"Elimizdeki işlere haksızlık etmek istemiyoruz"
Yarışmalara ne sıklıkta katılıyorsunuz?
Aslında çok sık yarışmaya girmiyoruz. Ama mesela Selimiye'yle ilgili geçmişten gelen birtakım anılarımız olmasından ötürü o yarışmaya da katılmak istedik ve iyi bir iş çıkarıp ikinci olduk.
İkinci olmak da biraz buruk bir sevinç yaratıyor, değil mi?
Evet, zaten kolokyumda da en çok ben konuşmak zorunda kaldım. Bazı yarışmalarda jüri üyeleri bile problemin farkında olamayabiliyor ve problemin herhangi bir tasarım önerisiyle çözüme kavuşamayacağını göremiyorlar. Biz orada bir yöntem önermenin daha yararlı olacağını düşündük. Jüri ise bunu belli bir seviyeye kadar anladı ve özellikle vermediğimiz bazı mimari inceltmelerle, detaylarla ilgili olarak, sanki bunların eksikliği varmış gibi yorumlarda bulundu.
Geçtiğimiz aylarda Uşak'taki bir kentsel tasarım yarışmanın jürisindeydim ve bu konuda çok ciddi bastırdım. Yarışmacıların problem çözmede ne tür sıkıntıları olabileceğini bir parça bildiğim için bazı şeyleri fikir düzeyinde bırakmanın, insanları birtakım fuzuli işlerle yormamanın daha iyi sonuçlar vereceği ve daha cazip bir yarışma ortamı sunacağı konusunda belediyeyi ikna etmeye çalıştım.
Yarışmalara bu kadar ilginiz olduğu halde neden yeteri kadar sık katılmıyorsunuz?
Pek fazla vaktimiz olmuyor; elimizdeki işlere haksızlık etmeme adına yarışmalara girmiyoruz. Ama davetli yarışmalara giriyoruz çünkü çoğunlukla bu şekilde iş alıyoruz. İTÜ KKTC Kampusu'ndan sonuç elde edemedik ama ondan 1 ay önce girdiğimiz Bilkent Lojmanları yarışmasını kazandık örneğin. Bu da bir moral oldu.