Birçok farklı konseptte projeler üretiyorsunuz ancak ağırlıklı olarak otel projelerinde görüyoruz sizi. Bu sizin tercihiniz miydi? Nasıl gelişti süreç?
Aslında her proje bizim için çok heyecanlı. Otel projesi kapsamı büyük olduğu için çok farklı dengelerde tasarım yapmanız gerekiyor. Bir odadan tutunda, SPA’sı, restoranı, lobisi birçok farklı deneyim ediniyorsunuz ve büyük de keyif alıyorsunuz. Tabii bu projeleri yaptıkça siz de kendinizi geliştiriyorsunuz, daha çok öğreniyorsunuz, otel işletmecilerinden de öğreniyorsunuz. Bursa Hilton’la birlikte Hilton Grubuyla ilk projemizi yaptık. O da Sinan Bey’le ortak projemizdir. O projeyle başlayan enternasyonel gruplarla işbirliğinin devamında Marriott grubuna da projeler yapmaya başladık. Şimdi de IHG grubu ile de çalışıyoruz. Taksim Intercontinental’i yeniliyoruz, Downtown Bursa'da yer alanı, Bursa Intercontinental projesini çalışıyoruz. Yani otelcilik Titanic’le başladı ama enternasyonel grupların Türkiye’deki projeleri için akredite mimari ofis olduğumuz için, tabii doğal olarak bu kapsamdaki projeler için direkt aranabiliyorsunuz. Yıllarca tecrübe kazandıkça ve iyi ilişkiler kurdukça da çok keyif alarak yaptığımız güzel projeler çıkıyor. Bu süreçte ödül aldığımız projeler oldu. Marriott grubunun Türkiye’deki ilk apartments projesi olan Marriott Executive Apartments Fulya, German Design Award’ı aldı bu sene. Hem yatırımcı, hem grup, hem de bizim için yurtdışından alınan bir ödül çok gurur verici.

Marriott Executive Apartments Fulya
Zincir oteller dışında butik otel projeleriniz de var…
Evet, küçük çaplı, 30-50 odalı butik otel projelerimiz de oldu. İlk yaptıklarımızdan biri Asfuroğlu Holding’e ait Antakya’daki Waxwing Hotel projesidir. Güçlendirme yapılmış bir bina olduğu için bugün halen ayakta ve servis vermeye başlamış durumda. Orta atriyumuna cam bir döner merdiven oturtmuştuk. Deprem sonrası bir cam basamağı bile zarar görmemiş olması çok şaşırtıcı ve aynı zamanda güçlendirmenin ne kadar önemli olduğunu gösteren bir kanıt. Çok keyif aldığımız özel detaylar geliştirdiğimiz, özel bir projedir Waxwing Oteli. Mevcut bina cephesine de yeni bir tasarımla yeni özel bir taş cephe kazandırdık.

Waxwing Hotel
Onun dışında Beyoğlu’nda 52 odalı Lamartine Hotel projemiz var. Hikayesini, bir zamanlar binanın sahibi olan ses sanatçısı Eftelya ve İstanbul’da yaşayan şair Alphonse de Lamartine’in hikayelerini birleştirerek oluşturduğumuz bir proje. Daha butik, hikayesi daha özgün, minimal, mütevazı küçük oteller yapmaktan da keyif alıyoruz. 80 odalı başka bir yurtdışı butik otel projemizde, proje bazında çalıştığımız, Londra’da Newman Hotel projesi olmuştu. Ama pandemi dönemine denk geldiği için devam ettiremedik.

Lamartine Hotel
Otellerin ardından da restoran projelerinizin oldukça fazla olduğunu görüyoruz…
Restoran’da da yine Titanic Otelleri'nin sahibi Aygün Grup’un Berlin’de bir et restoran zinciri oluşturmak için girişim yaptıklarında bizde onların çözüm ortağı olduk. Beef Club adı altında steak house tarzı bir zincir oluşturmaya karar vermişlerdi. İlk proje Berlin'in Kudam bölgesinde açıldı. Daha sonra Berlin’in en değerli noktalarında da diğer restoranları ile devam ettik. Son olarak, Avrupa’nın en eski AVM’lerinden biri olan Berlin’deki KaDeWe’nin yeninlenen food court katındaki Beef Club projesini tasarladık ve şu an barı ve ambiansı ile AVM’nin en trendy restoranlarından biri. Ayrıca AVM bazında yeme içme olarak Ümraniye’deki Meydan AVM’nin de food court’unun yeni halinin tasarımını gerçekleştirdik. Yani yeme-içme alanları konusunda; hem AVM çapında hem de restoran çapında çalışmalarımız oldu.

Beef Club Berlin Kadewe
Bir diğer değerli restoran projemiz, Antalya’da yer alan, bu sene German Design Award ödülümüzü aldığımız Flamingo Lara olmuştur. Konsepti o bölgede benzeri olmayan renk tonları ve Flamingo özünde hikaye kurgusu ile özel konseptli bir restoran olmustur. Yani kısaca restoran projeleri de yapmaktan keyif aldığımız, enerjisi farklı projelerdir.
Siz hangi alanda çalışmayı daha çok seviyorsunuz?
Sanırım otel projelerinde... Çünkü otel projesi yaptığınız zaman içinde bir çok ihtiyacı ve insanın kullanım halini kapsıyor. Dinlenme, eğlenme, yeme içme, terapi... O yüzden bu farklı dinamiklerde tasarım üretmek bize de heyecan verdiği için otelden vazgeçemiyoruz.
“İnsan duyularına farklı mekanlarda nasıl dokunuruz, nasıl etki bırakırız” bunun peşindeyiz ve bunu da en iyi otel projelerinde yapabiliyoruz.
Farklı, sıradışı olarak neler yaptınız?
Geçen sene Seranit ile bir proje yaptık. Biz normalde mimar olarak Seranit ürünlerini kullanan bir ofisiz. Bugüne kadar 32-33 otel projesi hayata geçirdik. Her projede de otel odasından, süit odasına, SPA’sından balo ve genel mekan tuvaletlerine, o kadar çok banyo mobilyası lavabo ünitesi çiziyoruz ki; Seranit de bize; “bizim için bir banyo mobilyasi tasarlar mısınız?” teklifiyle geldi. Bizden bir tasarım istediler, biz 5 tane alternatifli sunum yaptık. Hepsini beğendiler, seçemediler ve hepsinden birer örnek üreterek Unicera Fuarı’nda sunmaya karar verdiler. Sonra, bizden bu ürünleri sergilemek için fuar alanını da tasarlamamızı istediler. Bizim için de 900 metrekare’lik fuar standı tasarımı yeni bir deneyim oldu. Tabii ki fuar konusunda kuvvetli bir deneyimimiz olmadığını söyledik, orada farklı dengeler var; 1 seneye yakın tasarım süreci gelişiyor, çok hızlı üretilierek, 3 gün içinde montajı yapılıyor ve birkaç gün sonra fuar bitimi ile yok oluyor. Kısa zamanda hayata geçireceksiniz, üretim sürecinde yetişmesi icin çözüm odaklı yeni detaylar üreticeksiniz ve en uygun fiyatlı malzemeler kullanacaksınız.....Yani bizim için en öğretici ve farklı deneyimlerden biri bu oldu. O yüzden bizi birçok açıdan zorlayan, bakış açımızı geliştiren bir proje oldu. Seranit bu fırsatı bize verdiği icin çok memnunuz.

Seranit
Konut projeleriniz de var...
Konut projelerimiz daha çok büyük yatırımcı işverenlerimizin, ne mutlu ki bizden, tasarım dilimizden memnun olduklarından dolayı kendi konutları için talepleri sonucu oldu. Ev projeleri farklı projeler. Farklı dinamikleri, farklı ihtiyaç ve istekleri olan projeler. Özel konut projeleri dışında toplu konut projeleri yatırımcılarının örnek daire ve örnek villa projeleri için tasarım projeleri üretiyor ve yönetiyoruz.
Önemli, özel projelerinizden bahsedelim biraz... Çok farklı, özel bir proje, Antakya Museum Hotel. Neler yaptınız? Süreç nasıl gelişti?
The Museum Hotel, mimar Emre Arolat’ın tasarladığı Türkiye için çok önemli bir değer olan projesidir. Ülkemiz için, o bölge için çok değerli ve büyük bir yatırımdır. Şu anda da ayakta, tekrar açmak için çaba sarf ediliyor.
Müze Otel şöyle bize geldi: Biz o sırada Asfuroğlu Holdinge ait olan Waxwing Otel projesini yapıyorduk. Sonrasında da ikinci proje olarak özel konut projelerini yapmamızı rica ettiler. O süreçte de Müze Otel’in bazı bölümlerinde bizimle çalışmak istediklerini dile getirdiler. Bu davet ile The Museum Hotel projesinin Ayan Meyan Restoranını, Balance SPA’sını ve fitness salonunu, SixtySix gece kulübünü biz projelendirdik.

Farklı olarak neler yaptık? Örneğin SPA’da müzedeki mozaiklerin form ve şekillerinden kapı kolu tasarlamaktan tutun da duvardaki desenlere kadar, Antakya’nın tarihinden esinlenerek uyarladık. Ayan Meyan Restoranda, Hatay ve Antakya’nın gastronomi merkezi olmasından dolayı detaylar geliştirdik. Örneğin baharat kaşıklarının desenlerini özel kriska zincirlerin üzerine entegre ederek bölücüler tasarladık. Yani o bölgeye ait çok farklı, otel müşterisini de etkileyecek, akılda kalacak bir sürü detay yarattık.

Arzu Kaprol’ün son dönemde hayata geçirdiği üç mağaza projesinin iç mekan tasarımlarını üstlendiniz. Proje çeşitliliği açısından bakarsak, ölçek olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başlangıç noktası, Arzu Kaprol’ün ilk mağazasıydı. 2005-2006 yıllarında Nişantaşı’nda şu an The Stay Hotel olan yerde Kızılay Vakfı’nın bir binası vardı. Onun bodrum katında ilk Arzu Kaprol mağazasını tasarladık. Sonra Kızılay binası yıkılınca Korupark Bursa’da bir mağaza açtı. Yani aslında Arzu Kaprol ün ilk mağazasıyla mağaza tasarım deneyemini yaşadık. Uzun bir aralıktan sonra, Arzu markası altında, Nişantaşı’nda Milli Reasürans Çarşısı’nda, birkaç sene evvel de Covid döneminde Galataport’ta, Teşvikiye camii karşısında haute couture diktiği mağazalarını hayat geçirdik..

Arzu Kaprol, Galataport
Arzu Kaprol’ün dışında da Doğuş Grubu için 2022 de İzmir İstinye Park’ta Quadran saat mağazasını hayata geçirdik. Mağaza tabii farklı bir donanım, farklı bir dünya. Bizim için daha ufak, dinamikleri daha farklı bir alan. Orada da farklı konularda kendimizi geliştirmiş olduk.