"İstanbul'dan yakın bir gelecekte 'moda kenti' olarak bahsetmek mümkün gözükmüyor"

07 Eylül 2009

İstanbul kent yaşamındaki moda tüketimi anlamındaki stereotipleşmenden bahsettiniz. Bunu biraz daha açabilir misiniz?

Benim şöyle bir gözlemim var: İstanbul'da belirli semtlerin belirli tipleri var. Bir de ben Nişantaşı'nda çalışıyorum! Burada bazen öyle ağır parfüm kokuları alıyorum ki! Herkes parfümlü, herkes çok bakımlı... "Lütfen bir kez olsun bırakın kendinizi" demek istiyorum. Tabi ki giyinin ama "fazla fazla" olmayın! Şaka bir yana, İstanbul'da gerçekten neredeyse herkesin belirli bir tipi var. Anlayabiliyorsunuz, şu şuranın bu da buranın kadını olduğunu ele veriyor. Bu çok yaygınlaştığı anda çok sıkıcı hale geliyor. Çünkü kadın oraya kendi kişisel dokunuşunu eklemiyor. Nişantaşı kadınının nasıl giyinmesi gerektiğinden, Bağdat Caddesi kızlarının kesinlikle şort altına gladyatör sandalet giymesi gerektiğinden söz eder buluyoruz kendimizi. Ama Taksim'e gittiğinizde her şey O.K.

Bu tek tipleşme, o semtin yaşam tarzı ile mi ilgili? Yoksa başka türlü bir korelasyon mu etkili?

Kentin çeşitliliği davet etmesi ile ilgili... Şehirlerde zenginlerin, fakirlerin nerede yaşayabileceği, nerede takılabileceği belirlenmiş olmamalı; zümrelere ayrılmamalı. Çünkü önemli ve özel olan o çeşitlilik. İşte Taksim'de bu var. Hele ki son zamanlarda Asmalımescit'in popülerleşmesi ile birlikte daha da değişmeye başladı. Kentin renkli olmasını seviyorum diyelim.

Peki ya "modanın mekansızlaşması" size neyi çağrıştırıyor? Moda gerçekten zaman-mekana bağımlı mıdır, yoksa belirli bir çağ ve mekandan bağımsız olarak da üretilebilir mi?

Bence bu zor. Çünkü moda, her şeyden önce içinde bulunduğu dönemden etkileniyor. İçinde bulunduğu dönemden kastım ise, o dönemin sosyal, politik kültürel yapılanmaları... Moda onlardan etkileniyor; onlar da modadan... Dolayısıyla tek başına, bağımsız olarak var olabilen bir olgu olabileceğini düşünmüyorum.

Ama son zamanlarda özellikle marka katalog ve tanıtımlarında çok sıklıkla karşılaştığım bir terminoloji var: "zamansız". Zamansız parçalardan söz ediliyorsa, modern mekan teorisinin ortadan kaldırdığı ikili karşıtlığa istinaden mekansız parçadan da bahsedebilmeliyiz.

Orada zamansız parçalar, en azından bence, başka bir şeye işaret ediyor. İnsanlar, kriz ile birlikte çabuk tüketilebilir modaya karşı tepkili hale geldiler. Aslında o güzel bir şey, çünkü çabuk tüketilebilir ucuzdur da aynı zamanda. Ancak belirli bir kesime de şu mesajı vermeleri gerekiyor: Al, ömür boyu kullan! Belki dünyanın parasını verecekler, ama "zamansız, yani ömür boyu kullanabilecekler.

Bu bir illüzyon mu?

Değil aslında. Beyaz gömlek al, on yıl kullan! Hermes Birkin al, yüzyıl kullan! (gülüyor)

Kentlerin kendi içlerindeki deviniminin modanın da sürekli olarak değişmesini tetiklediği söylenebilir mi?

Tabi, tabi, ben buna kesinlikle katılıyorum. Hareketin çok olduğu yerde çok daha fazla ve çok daha çabuk dönüşüyor moda. Niçin New York ve Londra'dan bahsediyoruz? İnsanların ve hayatın hızı, her şeyin akıp gitmesi, modanın hızına da yansıyor bence. Moda daha çabuk tüketiliyor.

Türkiye'de, kaçınılmaz olarak İstanbul'da, moda kenti kimliğinin oluşturulması neden bu kadar gecikti? Veya yakın bir gelecekte böylesi bir marka oluşturulabilir mi?

Biraz acımasız olacağım ama bence yakın bir gelecekte İstanbul'dan "moda kenti" olarak bahsetmek mümkün gözükmüyor. Neden bu kadar geciktiğine gelince... Burada insanlar modayı hafife alıyorlar. İkinci olarak da modayı algılamak için gerekli entelektüel seviyeye ulaşmamızı sayacağım. Modayı, mimariyi, sanatı takdir edebilmek için gerekli olan şeyden bahsediyorum. Elbette allame-i külli cihan olmak gerekmiyor modayı anlamak için. Ama insanlar okumuyor ki! Birazcık da ülkenin ekonomik koşullarının etkisi var. İnsanların Türkiye'de birinci endişesi hayatlarını idame ettirmek ve moda, evet, lüks.

Ama sanırım aslen modanın entelektüel bir üretim olarak algılanmamasına bağlıyorsunuz?

Aslında çok da yüceltmek istemiyorum modayı. Gelip geçici, uçucu bir şey olduğunu da biliyorum. Nihayetinde kıyafet, kumaş... Ama bir anlamda da modayı çok önemsiyorum. Çünkü her şey ile, müzik, resim, sinema ile çok iç içe; hayat ile iç içe bir pratik moda.


Moda, Dünyayı ve Kentleri Nasıl Değiştirdi?
Moda Yazarı Seda Yılmaz İle Modanın Gücü Adına!
Yazbukey'den Emel Kurhan İle "Kamusal"a Sızmak Üzerine...
Moda Tasarımcısı Simay Bülbül
"Moda Kent"in Yeni Manifester Mecralarından Örnekler
İstanbul Fashion Days'den Görüşler, Görüntüler, İzlenimler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :