Bu senenin işleri arasında kendi ofisiniz de var sanırım.
Gün Beken: Evet kendi ofisimizi de yeniliyoruz bu sene. Zehra çok ısrar ediyordu bu konuda, ama en sonunda becerebildik galiba. (Gülüyor)
Terzinin kendi söküğünü dikmesi zor oldu mu?
GB: Bence Zehra hanım cevap versin bu soruya.
Zehra Yıldırım Taşbaşı: Zor olmaz, diye düşünmüştük aslında, ama zor oldu. (Gülüyor) Gün bey kendisi için pek bir şey yapmayı sevmez aslında, müşterilerimizin işleri ile ilgilenmeyi tercih eder. Ofiste çalışmaya başladığım dönemden bu yana ofisimize de renk katalım diyerek yıldırmış olabilirim. İçmimar olmamızdan kaynaklanıyor, bulunduğumuz mekanlara sürekli doğruyu bulma ve mekanları bunlara uydurma derdiyle bakıyoruz.
GB: Çok açık söyleyim, normal bir zamanda gelseydiniz şu masada beni bulamazsınız. (Gülüyor)
ZYT: Gün bey kapıyı açar ,bir şeylerin masası dahil toparlandığını görür ve şöyle der, "Yine bomba mı patladı burada?" Şaka bir yana ofiste yeni bir hava olsun derdiyle giriştik bu işe.Pınar Hanım'ın anlatması gerek aslında, onun çok emeği geçti cünkü. Bense sadece teşvik ettim. (Gülüyor)
PÇ: Ben bu ofisin en yeni üyesiyim. Zehra hanımla birlikte çalıştık. Ben daha çok üç boyutlularda ve projenin şekillenmesinde yardımcı oluyorum.
Mekanik bir hava yok burada gerçekten ev gibi...
Bir evi yuva yapan oranın atmosferidir ya, iş yerleri için de aynı şey söz konusudur . Çünkü sadece mekanları koyduğunuz objelerle mekan haline getiremezsiniz. Yaşayan mekanları oradaki insanların ruhu şekillendirir.
Apartman da çok güzel, yaşanmışlık kokuyor...
ZYT: Sadece apartman değil, sokak ta öyle. İşe mutlu getiren bir sokak.
Gördüğüm kadarıyla gayet keyifli bi biçimde çalışıyorsunuz. Kriz halleri olmuyor mu hiç ofiste?
ZYT: Gün Bey telefon ile konuşurken kriz oluyor ofiste. (Gülüyor) Yüksek perdeden konuşuyor çünkü. Gün bey tiyatro ile ilgilenebilir ya da seslendirme yapabilir bence...