Türkiye'nin olduğu kadar dünyanın da en önemli ören yerlerinin başında gelen Efes Antik Kenti, tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini karşılıyor. İyonya'nın önemli ticari ve entelektüel merkezi, 24.000 kişilik tiyatrosu ile kurulduğu dönemki nüfusa ilişkin ipuçları veriyor.
Celsius Kitaplığı'nın etkileyici ön cephesi ile ihtişamlı ana caddeler ise o günlerin zenginliğini anlatıyor. Ayrıca, duvarları freskolarla, zeminleri mozaiklerle süslenmiş olan Yamaç Evler kentin zenginliğinin yanında burada yaşayan seçkinlerin kişisel servetleri konusunda fikir veriyor.
İyon Birliği'nin önemli kenti Efes'in kaderini belirleyen ise daha çok Küçük Menderes'in getirdiği alüvyonlar olmuş. Kent bu nedenle pek çok kez yer değiştirmiş. Zenginliğini denize borçlu olan Efes'in alüvyonlar nedeniyle denizle bağı kesilince, M.S. 3. yüzyıldan itibaren terk edilmiş. Tüm bunlara bir de bataklık haline gelen limandan kaynaklanan sıtma eklenince kent daha fazla direnememiş. Bu kadar yer değiştiren kent günümüz arkeologları tarafından "değişimler kenti" olarak anılır olmuş.
Efes'te Kargaşa
Değişimler kenti Efes'te günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce yaşananlar, turizmin getirileriyle ilgili olarak bugünle benzerlikler taşıyor.
Artemis kültü, Efes'in dinsel karakterinin yanında inanç turizmini de şekillendiren başat aktör olmuş. Kente gelen ziyaretçilerin satın aldığı Artemis'i sembolize eden hediyelikler ve adak objeleri kentin önemli gelir kalemlerinden biriymiş. Adına muhteşem bir tapınak yapılan Artemis'in tahtını sallayan ise Hristiyanlık olmuş.
M.S. 53 yılında kente gelen Aziz Pavlos, yeni dine taraftar bulmak amacıyla tiyatroda vaazlar vermeye başlamış. Hristiyanlığı kabul edenlerin sayısı her geçen gün artmaya başlayınca, Artemis'in gümüş adak heykelciklerini yapıp satan esnaf duruma müdahale etmiş. Aziz Pavlos'un tiyatroda vaaz verdiği bir gün gümüş ustası Demetrios, peşine taktığı kalabalıkla tiyatroyu basıp Pavlos'u yuhalayarak kentten ayrılmasını sağlamış.