NK: Kurumsal kimliğin iç mekana yansıtılması sürecinde nelere dikkat ediyorsunuz? Kurumsal kimlik mekana nasıl yansıyor projelerinizde?
ZA: Konut projeleri yapmayı çok seviyorum, ayrı bir keyfi var. Oradaki ailenin yapısını incelemek, anlamaya çalışmak, onlar için onların en kıymetli alanını tasarlamak çok keyifli. Ama her zaman ticari alanlar tasarlamayı daha bir sevdim. Bu çünkü size farklı bir tasarlama güdüsü de getiriyor. Konutta yapabilecekleriniz sınırlı ama bir işletme için yapacağınız mekanda bazı şeyleri daha kolay yapabiliyorsunuz. Yapmak istediklerinizi daha net ortaya koyabiliyorsunuz. Çünkü orada bir kurum kimliği oluşturmak amaç. Karşınızdaki kişiyle bakış açınız uyuşmalı. O kurum kimliğini oluştururken çok sohbet etmeniz lazım. O kurum üzerine, onun yapısı, çalışmaları üzerine, nasıl bir duruşu olacağına dair birçok şeyi konuşup sonra onu tasarlama sürecine aktarıyorsunuz. Bu tabii bazen formlarla, bazen malzemeyle, birçok şekilde olabiliyor.
NK: Proje süreçlerinizde malzeme seçimleri nasıl konumlanıyor, bu konuda kriterleriniz nedir?
ZA: Malzeme sürecini ne yazık ki biraz bütçe yönetiyor aslında. Gönül çok şeyler istiyor ama bazen bütçeler elvermiyor. Ama en nihayetinde rengiyle, dokusuyla, formuyla bütçe neyi kaldırıyorsa doğru malzemeyi yerine yerleştirmek önemli. Çünkü malzeme dediğimiz şey, mekanın üç boyuttaki, artık sizin dokunduğunuz, gördüğünüz, elemanı. O yüzden malzemenin sizin tasarımınızdaki rolü çok fazla. Doğru malzemeyi, doğru renkte kullandığınızda tasarımda elde etmek istediğiniz sonuç da doğru olmaya başlıyor.
NK: Mekanlarda renk kullanımınız nasıl?
ZA: Renk kullanmayı seviyorum. İddialı renkler kullanmayı da seviyorum. Rengin o mekana bir katma değer kattığına da inanıyorum. Tabii ki doğru projede, yerinde ve tam kıvamında olması çok önemli. Ama pastel renklerden ziyade daha baskın ve canlı renkleri, cesaretle kullanmayı tercih ediyorum.
Uğur Doğan: Liona Mimarlık’ın en kapsamlı ya da referans diyebileceğimiz projesi hangisidir? Ya da Liona Mimarlık öncesinde yer aldığınız projelerden hangileri önemli mesleğiniz açısından?
ZA: Hepsini seviyorum galiba, ayıramıyorum. Bahsettiğim iki spor salonu olabilir. İkisinde de (P&T Lab, SuperSlow Zone) bambaşka tarzlar denedim. O yüzden bu iki projeyi diyebilirim, keyifli projelerdi.
Liona Mimarlık öncesi ise İstanbul’a ilk geldiğimde bir dönem Torium AVM’nin şantiyesinde, design kısmında çalıştım. Sonrasında City Center var. Orada çok farklı bir tecrübe edindim. Bir AVM’de neler önemli, siz tasarlarken nelere dikkat etmelisiniz, ne tür malzemeler seçmelisiniz gibi… Günümüzde çok fazla alışveriş merkezi yapılıyor. Projede; kiralama alanlarından, sirkülasyon alanlarına, kullandığınız malzemelere, uygulama detaylarına kadar çok şeyi doğru yorumlamanız lazım. Gün içinde onlarca, yüzlerce insanın hareket ettiği bir yer tasarlıyorsunuz. Malzemeleri doğru seçmeniz, ıslak hacimleri doğru projelendirmeniz lazım.
P&T Lab
UD: Liona Concept’ten biraz daha bahsedebiliriz. Oradaki tasarımlarınızı kendi projelerinizde mi kullanıyorsunuz yoksa tasarım olarak bir üreticiye vermek gibi bir düşünceniz mi var?
ZA: Daha çok yeni, henüz tasarlanmış ama üretim aşamasına geçmemiş, ilk "mock up"lara yeni geçmiş birtakım ürünler var. Liona Concept yakın zamanda kendi çatısı altında birkaç koleksiyon çıkartacak. Yurtdışındaki fuarlara göndermek hedefimiz. Ürünü tanıtabilmek, alıcısını bulmayı hedeflemek ama sadece satmak değil. Burada amaç aslında bir şeyi tasarlamak. O biraz kendi sürecini kendi yönetecek. Çünkü; sunarsınız, karşı taraftan da nasıl bir reaksiyon gelecek bakarsınız. Ben şu an onu gözlemleme aşamasındayım. Çünkü bu hiç deneyimlemediğim yeni bir alan.
Hiçbir şeye bağlı kalmadan, bir veri olmadan, tek başına bir şey tasarlamanın da çok başka bir keyfi olduğunu fark ettim. Bir çok mekan için farklı ürünler tasarladık ama tek başına bir obje tasarlamak fikri çok keyifli ve bambaşka. Hiçbir referansı yok sadece sizin hayal gücünüz, sizin yapmak istediğiniz. Bunu yaşamak istiyorum.
NK: Aslında biraz daha dışavurum bağlama problemi olmadan o an içgüdüsel olarak nasıl geliyorsa…
ZA: Benden daha güzel özetlediniz.
UD: Peki farklı fonksiyonlara mı dikkat ediyorsunuz yoksa sadece görsel olarak tasarımın farklılığına mı?
ZA: İç içe fonksiyonlar olmasını seviyorum aslında. Bir şeye başka bir fonksiyon daha yüklediğinizde bence o daha anlamlı oluyor, daha kullanılabilir oluyor. Ama aynı zamanda da benim amacım kimsenin bakmadığı gibi bakmak, kimsenin yapmadığı gibi yapmak. Ama en önemlisi kendimden bir şey katmak…