Sürdürülebilir mimarlık üzerine yoğunlaşan Barselonalı mimarlık ofisi Pich-Aguilera Architects'ten mimar Miguel Angel Romero, İspanya'daki mimarlık eğitimi "hem yaratıcı, hem insancıl, hem de teknik olarak mükemmel" olarak tanımlıyor. Romero, bu mimarlık eğitiminin mimara, hem görünüş anlamında hem de yapısal anlamda binanın tüm gereksinmelerinin farkına varma şansını verdiğini söylüyor.
İstanbul'daki ikili görüşmelerden...
İspanya mimarlığında yerel malzeme kullanmak gerçekten de o kadar önemli mi?
Çok açık ki, yerel malzeme kullanmak inşaatın sürdürülebilirliğine giden bir yoldur, ancak malzemenin de ötesinde bizi ilgilendiren kısım, emeğimiz ve araştırmaları, yenilikleri ve teknolojiyi geliştirmek için ortaya koyduğumuz çabadır.Bu bağlamda, biz yıllardır ağır endüstri ve altyapı alanında yenilik için uğraşıyoruz; belirli projelerin daha esnek olmasına ve inşaat endüstrisi için daha çok hizmet geliştirmeye çalışıyoruz.
İspanya, bugünkü çevresel şartlara ve iddialı esnek ürünlere adapte edilmesi gereken çok büyük bir beton endüstrisine sahip. Açıkça görülüyor ki, ağır endüstri yerelde geliştirilmeli ve ne kadar büyürse büyüsün, odağı yine yerel olmalı. Bizim tecrübelerimize göre, Türkiye gibi bir ülkeye bizim sahip olduğumuz "know-how" ihraç edilebilir ve bu Türkiye'de uygulanabilir.
Betonun ve İspanya'daki gelişmiş endüstrinin de ötesinde, malzemeler sistem geliştirmek için kullanılmaya başlanmalı ve kendi ürünü dışında başka hizmetler de sağlanmalı. Bu yüzden, bütün bu özelliklere ek olarak işlenmemiş malzemeden tutun da bir binanın tümüyle geri dönüştürülmesine kadar geniş bir süreçte çevreye saygılı olmalı.
Peki, İspanya mimarisinin bugünü nasıl değerlendirilmeli?
İspanya'da hem yaratıcı, hem insancıl, hem de teknik olarak mükemmel bir mimarlık eğitimi var. Bu da mimara, hem görünüş anlamında hem de yapısal anlamda binanın tüm gereksinmelerinin farkına varma şansını veriyor. Mimarın özgeçmişi, bugünün mimarlığı için gereken bütün uzmanlık alanlarında bir katalizör işlevi görerek onun hızlanmasını sağlıyor.
Ayrıca İspanya'daki mimarlık eğitimi, her mimariye değer veren ortaklıklar yaratmak için uygun donanıma sahip.
Artık, yerel özelliklerin dikkate alınmasını gerektiren küresel bir dünyada yaşıyoruz. İspanya, birçok inşaatın yapılmasına olanak sağlayan iyimserlik yılları geçirdi ve bunun sonucunda da teknoloji ve yapıların inşaat kalitesinin yanı sıra sürdürülebilirlikleri hakkında sağlıklı bilgiye kavuştu.
Sizce İspanya mimarlığı ve Türkiye mimarlığı arasında herhangi bir bağlantı var mı? Ve bu bağlantıyı hangi unsurlar sağlıyor?
Türkiye, bugün daha az da olsa tarih boyunca doğu ve batı arasında bir geçiş bölgesi olmuş, İspanya da öyle. Türkiye kültürünün zenginliğinde, tıpkı İspanyanınkinde olduğu gibi, (bu iki ülkenin tarihteki) işbirliğinden doğan ortak pek çok unsur var.
İspanyalı mimarlar neden Türkiye'de çalışmak istiyor? Örneğin sizi Türkiye'ye getiren ne oldu?
Temel olarak, artık tek bir nesneymiş gibi hareket eden, bir tarafta olan olayların diğer tarafı da etkilediği ve kültürlerin ve bölgelerin bütünleşmelerini gerektiren dünyada, Türkiye'nin stratejik konumu nedeniyle usulüne göre bir küresel entegrasyon sağlamak gerekiyor.
Türkiye kendi kültürünü ve geleneklerini korurken, aynı zamanda da Batı'ya saygı duyan bir ülke; bugün içinde yaşadığımız global dünya anlayışına izin veren ve onu kabullenen bir ülke.
İspanya, daha çok yeni olan bir gelişim hareketi geçirdi ve sonuç olarak, yavaş ancak gerekli olan bu sürecin ihtiyaçlarını ve yeniliklerini anlayabildi.