Yatırımı Gülaylar Group tarafından gerçekleştirilen City's Nişantaşı; 17 bin metrekarelik kiralanabilir alanı, 150 mağazası ve 600 araç kapasiteli katlı otoparkıyla Nişantaşı'nda açılan ilk alışveriş merkezi olacak. City's Nişantaşı projesinin yönetimini üstlenen Mimar Sinan Kafadar, alışveriş merkezinin bölgenin mimari ve tarihi dokusuyla uyum içinde olacağını söylüyor. City's Nişantaşı projesi nasıl gidiyor? Proje şu anda Türkiye'deki en derin kazı olmasından dolayı, mesela bazı noktalarda eksi 40 metreyi bulan kazılar oluyor, Kasım ayında tamamlanmış olacağını düşünüyoruz. Şehir merkezinde çalışılması zor bir yer olduğu için Nişantaşı trafiği açısından sıkıntı yarattı, hala da yaratıyor, ama büyük metropollerde şehir içinde yapılan bu tür inşaatlar sıkıntı veriyor. Mimar olarak bizim getirebileceğimiz bir çözüm pek yok. Yükleme ve boşaltmayla ilgili bir takım pratik çözümler getirmeye çalıştık ama bir yere kadar çalıştırabildik.. Alışveriş merkezi açıldıktan sonra da hayata geçtikten sonra nasıl olacak? Özellikle zaten yoğun olan bir Nişantaşı trafiğine alışveriş merkezinin ekstra yük getireceği yönünde endişeler var... City's Nişantaşı'nın 600 araçlık bir otoparkı olacak.Vale hizmeti de verilirse daha fazla araç kapasitesine sahip olabilir. Trafik konusunda, Belediye ve İstanbul Trafik İdaresi'ne de iş düşüyor, cadde üzerinde park edilmesini engelleyebilirlerse trafik daha akıcı olabilir. Çünkü şu andaki trafik araç adedinden mi yoksa mevcut caddenin doğru kullanılamamasından mı doğuyor, onun değerlendirmesini yapmak gerekiyor. Şehir planlama açısından şehir merkezine ilave yük getirmez diyemiyorum ama böyle bir ruhsat verildikten sonra çok da düşünmemek lazım. Kişisel olarak bu çapta bir otoparkın yapılıyor olmasının Nişantaşı'nı rahatlatacağı inancındayım. Gülaylar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hurşit Şen böyle bir yatırım yapmaya karar verdikten sonra şehir dışında dev bir alışveriş merkeziyle şehir içinde bir cazibe merkezi kurmak arasında kaldıklarını, ancak tercihlerini Nişantaşı'na bir ziynet eşyası olarak gördükleri City's Nişantaşı'yı yapmaktan yana kullandıklarını belirtmişti. Sizce alışveriş merkezleri şehir içinde belli bir yoğunluğa ulaştıktan sonra şehir dışında da kurulamaz mı? Şehrin genişlemeye başlaması mı insanları rahatlatıyor yoksa şehri olabildiğince kompakt hale getirmemiz mi lazım? Yani her ihtiyacınızı bir noktada karşılamanız daha mı doğrusu ? Dünyada bir çok örneği var, örneğin New York alışveriş merkezlerinin kompakt halde sunulduğu bir şehir. Başka bir örnek ise Moskova. Ortası daha da yayılmış bir şehir. Her iki kentte de farklı metotlar denenmiş ama trafik sıkıntısı hala sürüyor. Ben bu şehirde yaşayan biri olarak İstanbul'un daha fazla yatayda genişlememesi gerektiğini düşünüyorum. İstanbul'un şehir içindeki mevcut arazilerinin mümkün olduğunca çok maksatlı kullanılması, birden fazla fonksiyonu olan binaların üretilip, insanların yürüme mesafesinde tüm ihtiyaçlarını karşılayacağı, mümkün olduğunca az taşıt kullanacakları bir hale getirmek gerekiyor. City's Nişantaşı, semtin mevcut mimari dokusuna ne ölçüde sadık kalacak? Binanın yüksekliği 24-50 yüksekliği olacak. Bu proje geldiği zaman alternatiflerden biri açık koridorlu bir bina yapmaktı. Yani binayı geri çekelim, önünde mümkün olduğunca teraslar ve açık alanlar yaratalım, sokağı yukarı taşıyalım diye bir görüş vardı. Caddede bir yarık yapalım, insanları önce bir avluya alalım sonra içeri taşıyalım da bir diğer alternatifti. Dış cephe açısından da başka seçenekler vardı. Ama Nişantaşı'nın cazip kılan unsurlardan bir tanesi oradaki yerleşmiş mimari olduğu için ona çok da aykırı olmayacak bir mimari anlayışı benimsemek istedik. Bina şu anda bu anlayışla yapılıyor. Nedir bu anlayış? Modernize edilmiş art deco diyebiliriz. Fibro beton, granit, kısmen limestone kaplama bir bina olacak. Binanın dış cephesinde oldukça büyük yüzeyli reklam panoları yer alacak, bu panolar binanın önemli bir girdisi haline gelecek. Özellikle karakola bakan silindirik bir yüzeyimiz var, o yüzeyde değişken görüntülü bir reklam panosu olacak.. City's Nişantaşı'nın karşı kaldırımında açılan The Sofa Otel'in iç mimarisi size ait.. Nişantaşı'nın turizme açılan iki kapısında da imzanız olması sizi nasıl etkiliyor? Şu anda çok kötü etkiliyor. Sofa'nın hem iç mimarıyım hem de ortaklarındanım, o yüzden iş olarak sürekli bir gürültü var karşısında. Ama bir sene sonra City's açıldığında ikisi birbirini pozitif etkileyecek diye düşünüyorum. Sofa Otel iç tasarım açısından sanat galerisi gibi düzenlenmiş bir otel. Alışveriş merkezinde de sanat kendini gösterebilecek bir yer bulacak mı? Olacak ama bir otel gibi olmayacak. Burası daha ticari bir yer. Akmerkez'de sanat gösterileri ne kadar oluyorsa onun kadar bir yer ayrılır ama sanatsal bir taraf planlanmadı.
Yatırımcı mimarı nasıl yönlendiriyor? Yatırımcının ne istediğini bilmesi mimar için çok önemli. Bazı durumlarda her şey mimara kalır. İçinde bulunduğum 3 alışveriş merkezi var. City's, Paladium ve diğeri de Makyol tarafından yapılan Etiler-Tepecik yolundan TEM'e bağlanan noktada inşaatı süren bir yapı. Sonuncusunun üst katları Movenpick Residence, alt tarafı ise alışveriş merkezi olarak tasarlandı. Daha önce otelcilik tecrübem var. Alışveriş merkezleri projelerine girince şunu anlıyorum ki ikisinin arasında bir ortaklık var, bunu pazarlayacak olan markanın otelcilikte belli bir imajı ve pazarlama tekniği var. Alışveriş merkezi de böyle. Piyasada bilinen birkaç ekip var, onlar siz alışveriş merkezi tasarlarken tasarımınıza yön verebilirler, veya daha sonraki etaplarda devreye girebilirler. Aslında alışveriş merkezlerini pazarlayıcılar yönlendiriyorlar. Alışveriş merkezinin nasıl bir ürün olduğunu, hangi ürünlerin satılacağını, dükkan sahiplerinin kim olacağını onlar beliriliyorlar. Danışman olan firma alışveriş merkezini pazarlayıp emlakçı gibi çalışıyor. Sizin aklınızdan geçen hedef rakamınızla uyabilecek isim markaları getiriyor. City's Nişantaşı binası 33 yıllığına kiralandı. Yapının 2. yaşamı olacak mı? Terakki Vakfı'na devredilecek. Vakıf aynı kiracılarla devam da edebilir başka da bir şey olabilir. Yılda 3 milyon dolar kira ödenecek. Binanın sonraki yaşamı için rezervasyonları düşünerek harekete ediyoruz. Strüktürde de dış cephede de zaman içinde çok fazla zarara uğramadan dönüştürülebilecek şekilde tasarlamaya çalıştık. City's Nişantaşı'nın web sayfasında yer alan tanıtım slaytlarından bir tanesinde, City's diğer alışveriş merkezlerine göre konumlandırılarak müşteriye "Size ne ayrıcalık sunuyor" başlığında bir soru soruyor. Sizce, City's Nişantaşı tüketiciye ne vaad ediyor? İstanbul'da belirli bir gelir düzeyinde yaşayan insanların kullandıkları bir şehir merkezi yok, bir meydan yok. Taksim Meydanı belki ama Eminönü, Sirkeci ; Aksaray değil.. Kanyon belki bu manada hiçbir şey almak düşüncesi olmayan, sokakta yürünebilecek bir yere dönüştü. Ama hala aynı gelir seviyesindeki insanlar için otomobile binip gidilecek bir yer. Yürüyerek ulaşmanız çok mümkün değil. Akmerkez'e yakın nüfus yürüyerek gelebilir ama bunun dışındakilerin hepsi için bir araçla oraya gitmeniz gerekiyor. Nişantaşı'nın öyle bir avantajı olabilir. Bütün o çevrede ciddi bir nüfus var. Nişantaşı'na gelen insan yine yürüyüş yolu içinde burayı dolaşabilir. Farklılığı illa aracınızla ulaşacağınız bir yer değil, bir bölgede yer alması. Diğer alışveriş merkezide direk o noktaya gidiyorsunuz. Burası yürüyüş parkurunuzun içinde olan bir yer Nişantaşı'nda... Alışveriş merkezlerinin aslında kamusal alan izlenimi yaratmaktan ibaret olduğu ve alışveriş ideolojisinin benimsetilerek ihtiyaçları manipüle etmek için var olduğu yönünde görüşler var. Ne diyorsunuz? Alışveriş merkezi manipüle etmek için olabilir, katılıyorum. Tüketimi hızlandırmak ve manipüle edip noktasal çekim gücü yaratıp o gücün etkisiyle insanların psikolojisini de manipüle ederseniz orada bir ticaret oluşabilir. Alışveriş merkezi böyle bir şeye hizmet ediyor. Hiçbir şey olmasa insanlar meraktan dolaşır. Gitmişken de mutlaka birşeyler tüketilir. Alışveriş merkezi tüketim toplumuna dönüşümde çok etkili bir role sahip. İstanbul'da çok sayıda alışveriş merkezi var. Dünyayla karşılaştırma yaptığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Bu projelere dahil olduğumdan beri yurtdışında bu gözle bakıyorum. İstanbul, alışveriş merkezlerinin adedi ve vasfı itibariyle çok çok iyi bir yerde bir çok metropole göre. Mimari açıdan, Türkiye'deki mimarinin her noktasında olduğu gibi, içi kadar ilginç değil dışı. Yakınlarda Çin'e gitme imkanım oldu, Hong Kong'da çok sofistike alışveriş merkezi var. Arazinin değerinden dolayı Hong Kong ve Şangay'da katlı alışveriş merkezi daha çok, bu dünyanın diğer yerlerinde olmayan bir şey... Özellikle Amerika'da arazi imkanlarının olmasından dolayı yatay genişlerken, şehir merkezinin yoğun olduğu noktalarda düşey olmuş. Berlin'de, Düseldorf'ta da böyle. Bu alışveriş merkezi de ilk defa düşeyde sirkülasyonu daha yoğun olan bir merkez olacak ilk defa. Biz de ilk defa deniyoruz. Siz daha çok turistik yapılar üreten bir mimarsınız. Alışveriş merkezlerini turizm mimarlığının içine katarsak, turizm mimarlığını, mimarların bir tür oyun bahçesi ya da mimarın kendini gösterebileceği bir sahne olarak değerlendirebilir miyiz? Turizm ve bu tür alışveriş merkezi projeleri , tasarıma bedel verilmesi gereken bir alan. Aynı zamanda da yapılacak binanın özellikli bir bina olması gerektiğini işverenin idrak etmek zorunda kaldığı işler. Cazibe yaratmak için mutlaka bir şey olmalı. Her şey fonksiyon diyagramlarından veya mutlak ihtiyaçlardan yola çıkmıyor. Buraya bir kuş kondurmamız lazım diye konuşuruz ofiste. Buluyoruz bir şekilde o kuşları da... Üzerinde çalıştığınız başka alışveriş merkezi projesi var mı? Makyol Etiler var, 2008'in sonuna doğru bitmesi planlanıyor. Paladium Asya yakasının en büyük ve en vasıflı alışveriş merkezi olacak. Anadolu yakasındaki alışveriş merkezleri genelde süpermarketin ilintileri, ancak bu öyle olmayacak. İçindeki süpermarket bölümü metraj olarak da önem olarak da çok büyük bir yer kaplamıyor. Kozyatağı'nda yer alacak, Bağdat Caddesi'ne de çok yakın olduğu için Asya yakasının sahile yaklaşan güney kısmında önemli bir alışveriş merkezi olacak. İçindeki markalar buradaki Metrocity ya da Kanyon muadilinde olacak. Dünyada yeni yapılan alışveriş merkezine baktığımızda Dubai hakikaten bir laboratuar. Son yapılan Emirate Mall içinde bir kayak pisti bile var. Dünyada bir çok insan bunu konuşuyor, herşey fonksiyondan ibaret değil, bunun gibi sadece konuşulsun diye yapılan yapılar var. Akla hayale gelmeyecek şeyler yapılıyor. Sonuçta müze binası değil bu , belli bir ticari kaygıdan yola çıkan, yatırımcının bin bir değişik hesabı çerçevesinde önümüze getirilen istekleri, bir şekilde harmanlayıp, mimari ögeleri de içine katarak oluşturmaya çalıştığımız matematiksel bir çözüm. |