Projenin uygulamasında bazı değişiklikler oldu. Bunların önemlilerinden biri, garajın bir kattan iki kata çıkartılması oldu: İlk ihaleyi alan müteaahhit iksa yaparken, kademeli olan bodrumu blok halinde kazmıştı. İkinci mütehhit firma ise bu kazıyı "projeye uysun" diye doldurmaya başladı. Biz uyardık: "Hazır kazılmış... iki garaj katı yapalım, hem maliyet de fazla artmıyor" dedik. Ancak Dışişleri Bakanlığı'ndaki aynı yetkili meslekdaşımız "Garaja gerek yok!" diye buna da karşı çıktı. Sorun, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü'nün bizi destekleyip, Dışişleri Müsteşarı'nı ikna etmesiyle aşıldı. Bugün, ikinci garaj katı bile araçlara yetmiyor.
Diğer sorun ise cephe malzemesinin seçiminde ortaya çıktı: Ana bina brüt beton olduğu için, ek bina cephesi dea brüt beton olarak tasarlanmıştı. Ancak inşaatın başladığı tarihte "ısı yalıtım yönetmeliği" değişmiş ve yalıtım kuralları daha katı koşullar içermişti. Ayrıca ana binanın brüt betonlarında da iklim nedeni ile bozulmalar başlamıştı. Yüzeydeki kılcal boşluklara giren yağmur suları kış şartlarında donarak cephede dökülmelere neden olmuş, hatta yer yer teçhizat ortaya çıkmıştı. Bu nedenle, brüt beton uygulamasından vazgeçtik ve cepheyi dışarıdan mantolayarak, beton rengi ile uyum sağlayacak gri granitle kapladık. Bu inşaatın "birim fiyat" esası ile yapılmış olması değişime imkan tanıdı. Eğer sözleşme, bugünlerde kullanılan "anahtar teslim" usulü yapılmış olsaydı (ki bir açıdan bunun doğru bir yöntem olduğunu kabul etmekle birlikte) ek yapıda bu değişikliği yapmak mümkün olmayacaktı.
Ek binanın inşaatı boyunca "mesleki kontrolluk" hizmetini bu kez biz üstlendik. Bu da pek çok detayı iyileştirme, malzeme konularında tasarımı güncelleştirme olanağı sağladı. Ayrıca bazı tadilatları hızla yapabilmek gibi bir avantajı da oldu. İnşaat boyunca Dışişleri Bakanlığı'nın teşkilat şeması birkaç kez değişdi: Yeni birimler açıldı, kimi birimler kapatıldı veya birleştirildi... Bunların her biri oda ihtiyacını değiştirdi. Bu nedenle üç kere yerleşim düzenini değiştirmek zorunda kaldık. Yapılan duvarları korumak ve yıkımı azaltmak amacıyla - adeta bulmaca çözer gibi - müdürlükler çeşitli katlara yerleştirildi. Bu arada bizim bodrum katta yer ayırdığımız sağlık birimi bodrum kata girmek istemedi ve bina bitince içine taşınmadı; bahçedeki gecekonduda kalmayı tercih etti ve bunda da başarılı oldu.
İnşaat sürerken ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar sadece ilave bürolarla sınırlı kalmadı: İki binayı bağlayacak olan 'geçit'in, karşılıklı birer katı değil, iki katı bağlaması isteği ortaya çıktı. Bu arada "yangın yönetmeliği" de değişmiş ve yangın için ilave su deposu ihtiyacı doğmuştu. Böylece bodrum katı su deposu olarak kullanılan, zemin katta ise toplantı salonlarının fuayesi gibi çalışan bir "geçit yapı" tasarımı yaptık. Bu çelik- cam bina, ek bloğun cephesindeki çelik makasları yapı içinde de sürdürüyordu. Bu bölüm hızla inşa edildi. Bağlantı bloğunu tasarlarken ilave proje bedeli gündeme geldiğinde biz, "Büyüklüğü belli: 700 m2 yapı, YİGM kendi ücret tarifesine göre hesaplasın, ne çıkıyorsa onu ödersiniz" dedik. Ancak YİGM bir hesap yaptı ve tüm proje bedeli için (bugünkü parayla) 1500 TL gibi komik bir ücret buldu. "Nasıl hesapladınız?" diye sorduk, "Ek bina 25.000 m2. Bu yapı ise 700 m2. 25.700 m2 üzerinden proje bedelini hesapladık, 700 m2 karşılığı gelen bedeli bulduk" dediler. İtirazlarımız sonuç vermedi. Sonuçta o hesapladıkları bedeli bile alamadık ve böylece devletimize bir "hediye yapı" tasarlamış olduk.
Ana bina Konya Yolu kavşağına çok yakın olduğu için, Eskişehir Yolu üzerinden alana giriş vermemiştik. Ek yapı kavşaktan daha uzakta olduğu için, yaya girişine olanak veriyordu. Ayrıca metro istasyonu çıkışı da buradan yapılacak bir girişi anlamlı kılıyordu. Bu arada Dışişleri Bakanlığı'nın bulunduğu alanın bütünlüğü ve güvenliğinin sağlanması için, güneydeki sokağın kullanım hakkı Belediye'den alınarak yerleşkeye katılmış ve burası bir iç yola dönüştürülmüştü. Bu gelişmeler üzerine Eskişehir Yolu üzerindeki giriş binasının önemi arttı. Bu bina yeniden ele alındı ve daha geniş bir kapasiteye göre yeniden projelendirildi. Kızılay yönüneki yaya akışını kapıya yönlendirecek üçgen bir saçak ve altında giriş birimlerini barındıran çelik bir nizamiye yapısı tasarlandı. Tüm alanın yapısal ve bitkisel peyzajı yeniden ele alındı. Yüksel Öztan bitkilendirmeyi özenle gerçekleştirdi. Bu düzenlemenin son halkası ise araç yaklaşımını düzenleyecek bir giriş yapısı oldu. Bu yapı da Eskişehir Yolu üzerindeki yaya nizamiyesi ile aynı dili sürdürerek tasarlandı. Ancak giriş üzerindeki asma- germe saçaklar, bizim olanca muhalefetimize rağmen, Bayındırlık Bakanlığı tarafından "çöker" gerekçesiyle çelik kolon ilavesi yapılarak uygulandı.