Sulukule için süreç nasıl devam ediyor, peki?
Bir yandan belediye inşaatın başlaması için hazırlıklarını yaparken, diğer yandan da hukuki süreç işliyor. Uluslararası anlamda "Sulukule baskısı" sürüyor. Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Kültür Bakanlığına ve diğer çeşitli kurumlara verdiğimiz dilekçelerin, dilekçemizin işleme konulduğu yolundaki geri dönüşlerini alıyoruz. UNESCO'nun kültür mirası listesinden çıkarıp çıkarmamayla ilgili yeni bir ziyareti olacak, o ziyarette. UNESCO temsilcilerine "alternatif projeyi de değerlendirdik" diyebilmeleri için en azından bir bakmaları gerekecek alternatif projeye.
Bu noktadan sonra hala geri dönüş mümkün mü?
Ben hala geri dönüşün mümkün olabileceğini düşünüyorum. Daha inşaatlar başlamadı, eğer yapılan hata fark edilirse, eski Sulukule'ye benzer mütevazı, küçük konutlarla orası Romanlar için yeniden tasarlanabilir. Ama bunun için iyi niyet gerekli.
Bir de Türkiye'de kamu çok yavaş öğreniyor. TOKİ, artık Romanlara apartman vermekle hata yaptıklarını ve onlar için şimdi tek katlı evler yapacaklarını söylüyor. Sorun yine kentin dışında Romanlara tek katlı evler yapmak değil ki! Sorun onların birlikte yaşama alışkanlıklarını, dayanışma ağlarını ortadan kaldırmak ve onları istihdam sağlayamayacakları kent dışındaki uzak alanlara yerleştirmeye çalışmak.
Bir ağacın ancak köklerini saldığı yerde büyüyebileceğini TOKİ'ye ya da kamuya anlatmamız için sanırım bir iki-üç sene daha geçmesi gerek…
Ama bu süreçteki tek teselli diyebileceğim şey, Türkiye'nin sivil projeleri hiç tanımadığı bir noktadan, bizim alternatif proje üzerine Bakanlıklar, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık ile resmi yazışmaların yapılıyor olması ve kurumların bu projeyi nasıl inceleyeceklerini müzakere etmeleri. Bu noktada kamunun vizyonunu biraz açtığımızı düşünerek sevinebiliriz.