Fotoğraf: GAD
İstanbul'un telaşlı semti Beşiktaş'ın Çarşı'sı, İnönü Stadı ve Balık Pazarı, semt merkezinin su götürmez simgelerinden belki yalnızca bir kaçı. Örneğin Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün taraftar organizasyonu Çarşı'nın her derbide, uluslararası maçta ve yönetim değişikliğinde tantana çıkarması, ya da İnönü Stadı'nın yıllardır gerçekleşemeyen güçlendirme planları ve "Türkiye'nin en iyi stadı" iddiaları, bizim için tamamen tanıdık. Ancak beklenmedik şekilde Tarihi Beşiktaş Balık Pazarı, semtte dolaşan değişim rüzgarlarından payını almışa benziyor. Üstelik de Beşiktaş'ın merkezinde yoğunlaşan kamusal güce dair yepyeni ve ilham verici nitelikte bir hikaye veriyor.
Beşiktaşlı balıkçılar ve yerli nüfus, yıllardır taze balık almak, satmak ve işlemek için her gün Beşiktaş Çarşısı'nın, yani semtin ticari merkezinin kalbindeki üçgen planlı bir meydanda buluşuyordu. Hijyen konusundaki şikayetlerden, aynı sebepten ödenen cezalardan, üstüne üstlük bir de ekonomik gücünü sürekli olarak kaybetmekten yorgun düşmüş pazaryeri, Aralık ayından bu yana ise bu eski faaliyetlerini çarpıcı modernlikte bir strüktürün altında gerçekleştiriyor. Hem de tamamen pazar esnafının çabalarının sonucu olan bir strüktürün altında…
Büyük marketlerin ve alışveriş merkezlerinin hijyenik balık reyonlarıyla rekabet etmekte zorlanan pazar esnafının kendi kaderini değiştirmeye karar vermesi, onları Beşiktaş Belediyesi'nden destek almaya itiyor. Esnaf ardından da uzun soluklu müşterileri Gökhan Avcıoğlu'na dertlerini anlatıyorlar. Beşiktaş Belediyesi'nin destek ve hoşgörüsü, Avcıoğlu'nun ücretsiz tasarımı ve Eczacıbaşı'nın sponsorluğu derken Beşiktaş halkı, bu projenin gerçekleştirilmesi için tüm sorumluluğu üstüne alıyor. En başta yalnızca öneri sunmak üzere işe girişen, fakat sonrasında kendini meselenin tam ortasında bulan Avcıoğlu ise, böylelikle sadece gıda satışı yapılan bir market pavyonu değil, bölgenin geleceği için optimistik bir sembol yaratmış oluyor.
Fotoğraf: GAD
Gökhan Avcıoğlu'nun mimarlık pratiği Global Architectural Development (GAD), marketlerde olduğu gibi hem halka hem esnafa rahat alışveriş imkanı tanıyan bir çevre oluşturma fikrinden yola çıkmış. İlk işe koyulduklarında ise, 600 metrekarelik üçgen planlı alan içinde neye ellerini atsalar çürüdüğünü görmüşler. Bu yüzden de üç ay içinde baştan aşağı her şeyi yıkarak yenilemişler.
GAD'den Özlem Avcıoğlu, girişimi haberleştiren Metropolis Magazine'e bir deniz kabuğunu düşünerek tasarlamaya başladıklarını belirtiyor. Ekip bu kabuğun kenarlarını keserek pazaryerini, çevresini saran Arnavut kaldırımının gündelik yaşamına açıyor. Böylelikle tamamen yabancı olan strüktür, semtin tarihi dokusu içerisine yeniden "dokunuyor".
Balık Pazarı'nın yeni strüktürü için seçilen malzeme; hijyenik, uzun ömürlü ve kaliteli beton ile paslanmaz çelik olarak belirleniş. Aynı zamanda çatının çok hafif olmasına, kolay müdahale edilmesine ve kolay temizlenmesine özen gösterilmiş. Örtü, kendini üçgenin köşelerinden destekleyecek şekilde yekpare olarak oluşturulmuş ve bu sayede iç mekan tamamen serbest, kolonsuz olarak kurgulanabilmiş. Avcıoğlu, "İnsanlar rahatlıkla içinden geçebiliyorlar" diyor; "Çevresinden dolansalar bile, doğrudan içeriyi görebiliyorlar". Hem açık hem de alanı koruyan bu sistemde, çatının üstüne yuvarlak bir boşluk açmak da ihmal edilmemiş. Sonuç olarak mekanın gökyüzüyle ilişkinin kopmaması ve güneşin tezgahlara daha net ulaşması sağlanmış.