Viyana Chicago Üzerine: "Tüm mimarlar bir yapının karşısına geçip konuşmaya başladıkları zaman durum çok hoş oluyor"

04 Nisan 2008

 

Viyana-Chicago'ya gelecek olursak... Fikir nasıl ortaya çıktı? Siz bu oluşumun içinde nasıl yer aldınız?

 

İki sene önce Viyana'ya, ardından da geçen sene Chicago'ya gittik. Gezilere hem kendi mimarlık bilgimi geliştirmek hem de gördüklerimizi düzenli bir şekilde belgeleyebilmek için ben de katıldım. Bu benim için çok hoş bir deneyimdi ve gerçekten diğer tüm çalışmalardan farklıydı. Bunun bir kaç nedeni var. Biri, çevrenizde bir çok mimar oluşu. Bu mimarlar, yükseklisans öğrencileri ve üniversite kadrosundan farklı isimlerdi. Tüm mimarlar bir yapının karşısına geçip konuşmaya başladıkları zaman çok hoş oluyor. Tek başınıza gidip orada fotoğraf çektiğiniz veya bir binayı incelediğiniz zaman durum çok daha farklı. Oysa o ekibin yarattığı fikirlerle farkına varmadığınız bir çok şeyi de görmeye başlıyorsunuz ve bu durum çok heyecan verici hale geliyor. Bunun üzerinden sen de başka bir şekilde bakmaya başlıyorsun.

 

İkincisi ise şu: Ben her iki şehire de ilk defa gittim. Yapıların çoğunu kitaplardan görmüş ve  okumuş olmama rağmen, gidip görmüşlüğüm yoktu ve kendimi sabah dokuzda başlayıp, akşam altıda biten bir çalışma süreci içinde buldum. Elimizde günlük programımız vardı ve yüksek tempolu bir gezi olması nedeniyle yapıların başına geçip, "ışığı beklemek" ya da daha uzun süreler kalmak gibi bir lüksüm yoktu. Gidiyorsun, orada konuşululuyor, sonra ekip yürümeye başlıyor kimi zaman birkaç dakika kimi zaman ise 10-15 dakika şansım vardı. Hemen fotoğrafları çekiyorsun ve onların peşinden koşmaya başlıyorsun. Bir sınav, bir koşu gibiydi adeta. Bu süreç içinde süratle karar verip fotoğrafı çekmem gerekti. Bu iki deneyim benim için çok güzeldi.

 

 

Dolayısıyla yapıları hangi ışık düzeyinde, günün hangi saatinde, hangi mevsimde çekebileceğinize dair bir seçim şansınız yoktu.

 

Evet, ama benim çok özendiğim bir şey de var. O da, bu yapıları gördükten sonra, hepsine birer gün ayırıp fotoğraf larını çekmek. Mesela Farnsworth Evi'nde ya da Frank Lloyd Wright evinde  bir kaç gün geçirip, fotoğraflarını çekebilmeyi çok isterdim. Tekrar bakmak, anlamak, tekrar anlamak... Anlayıp tekrar çekmek çok muhteşem olmalı.

 

Peki sergi fikri ortaya çıktığından beri fotoğrafları ‘kamusal alanlar', ‘yapılar', ‘mimarlar' olarak kategorize etmek niyeti var mıydı?

 

Böyle bir sergi hazırlanırken kullanılacak malzemenin hem kalitesi hem de içeriği çok önemli. Bu yüzden her iki yerde de bir kaç bin fotoğraf çektim. Bunları bir araya getirip, iki üç kez elekten geçirip, çıkan fotoğraflar üzerinden böyle bir tematiğe gitmeye karar verildi. Çekimler çok hızlı bir şekilde geliştiği için, böylesi kararları baştan almamız mümkün değildi.

 

Serginin sonucundan memnun kaldınız mı? Objektifin arkasında durmak ile sonrasında çıkan ürünün karşısına geçip çok daha büyük bir boyutta incelemek, çok farklı iki deneyim olsa gerek...

 

Öncelikle ben sergiden çok memnun kaldım. Beni en çok sevindiren başta sözünü ettiğim iki konu üzerinden de beni tatmin eden bir kalitenin oluşmasıydı. Objektifin arkasında olmak ile ürünü karşınıza almak ise, aslında çok yakın iki deneyim. Ben yaptığım işin farkına, daha ziyade, başkaları tarafından eleştirilmeye başlandığında varabiliyorum. Çünkü  işin o kadar çok içerisindesin ki! Bir başkasının, olumsuz veya olumlu, bazı noktalar üzerine bir şeyler söylemesi yaptığım işi geliştiriyor. Fotoğrafı çekerken sonucun nasıl olacağını, nasıl manipüle edeceğimi biliyorum, fakat çekim bittikten sonra, bir bilgi birikimi üzerinden bütüncül bir eleştiri yapılmasının işin tamamlanması açısında çok önemli olduğuna inanıyorum.


Mimarlık, Fotoğraf ve Diğer Gerekli Şeyler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :