Bugünkü durağım, Minoa. Sahipleri Nazım ve Petek Tokuz çifti bu sıcak ve büyüleyici mekâna yeniden hayat vermiş. Kentsel dönüşümle ve rant kaygısıyla birçok güzelliği katlettiğimiz bugünlerde nice örnek canımı sıkarken burası yüzümü güldürdü.
Karlı ve soğuk havaya mola vermişken keyifli bir mekân için niyet ettim. Beni tanıyanlar iflah olmaz bir kitap kurdu olduğumu bilirler. Okuyarak insanın nasıl haz aldığını anlatmak çok zor ama kokusuyla, dokusuyla iletişime geçip sonra da bunu okumalıyım diye sürüklendiğim çok kitabım oldu. Sağolsun annemin en güzel emanetidir bana... Hatta bir dostum yere sigara kâğıdı düşse okursun diye takılırdı.
Kitapla nefes alan, öğrenme ile yol alan biri olarak kitabevleri benim için gezilesi yaşanası yerlerdir. Hele uzun soluklu vakit geçirmek için ortam yaratılmışsa…
Bugünkü durağım, Minoa. Epeydir ziyaret etmeyi planladığım bir yerdi. Sahipleri Nazım - Petek Tokuz çifti bu sıcak ve büyüleyici mekâna yeniden hayat vermiş. Aile yadigârı bir yer ancak bu kadar mükemmel değerlendirilebilirdi. Kentsel dönüşümle ve rant kaygısıyla birçok güzelliği katlettiğimiz bugünlerde nice örnek canımı sıkarken burası yüzümü güldürdü.
Nazım Bey’le sabah kahvesinde buluştuk. Minoa’nın hikâyesini anlatırken gözlerindeki ışığı fark etmemek mümkün değildi. Belli ki burası onunda uzun süredir emek verdiği hayaliydi. Herkesin bir şifa kaynağı var; bence Minoa da onun ve de artık bizim şifa kaynağımız…
Nazım Tokuz, mimar olmanın avantajıyla şekillendirmiş burayı. Minoa'nın sade bir ruhu var ve sizi vuran da aslında bu sadelik oluyor. Ahşabın sıcaklığı, yerdeki karoların geometrik motifleri, aydınlatmalardaki detaylar ve tabii müthiş kahve çeşitlerinin kokusu… Önünde küçük bir bahçesi var. Baharı burada okumaktan bıkmayacağım Magda Szabo’nun satırları ve bir yudum kahve ile karşılamak ilk hedefim…
Minoa yaklaşık iki yıl önce açılmış. İki katlı mekânın alt katında tam bir kitap mahzeni saklı; çizgi romanlar tuğla duvarların arasındaki rafları rengârenk kucaklamış. Ağzımın suları aktı desem yeridir… Yakın zamanda giriş katını büyütüp yan tarafı da mekâna katarak ikinci el kitaplar için alan oluşturmuşlar. Oldukça ferah. Küçük bir tüyo vereyim; bu yeni bölümde etkinlikler planlamak için hazırlıklar yapılıyor. Sinema geceleri, akşam erken saatlerde müzik, hatta kapalı gruplara özel oturumlar…
Çok zengin ve seçkin bir kütüphanesi olan Minoa'nın rafları arasında dolaşırken ilk dikkatimi çeken, yemek kitapları ve mimari literatür konusundaki iddiası oldu. Butik kitabevlerinin keyfi de bu; sizin için ne sakladığını keşfetme heyecanı… Birlikte kahve içerken Minoa’nın nasıl can bulduğu, kafe bölümünde ne kadar özenli oldukları, menüdeki çeşitlilik, yurtdışındaki örnekler, yaşadıkları keyfi buraya taşımanın yolculuğu üzerine de sohbet ettik. Anlayacağınız, size sabah gelip akşam dükkânı kapatıp çıkabileceğiniz bir konfor alanı sunuluyor.
Ben havayı koklamak, gözlemlemek istediğim için randevu saatinden bir saat önce buraya geldim. Zencefilli çay eşliğinde nefis bir omletle kahvaltı ettim. Servis elemanları hızlı ve ilgiliydi. İyi bir organizasyonda keyifle çalıştıkları belliydi. Buranın olmazsa olmazı elbette kitap ancak kafe bölümü de en az onun kadar ön planda. Özellikle çalınan müzikler lezzet algınıza ciddi bir katkı sağlıyor. Şehrin göbeğinde kendinize ayıracağınız birkaç saatin bu kadar anlamlı olacağı bir mekân bulmak oldukça zor.
Eğer yolunuz Akaretler’deki bu cennete düşerse hiç tereddüt etmeyin ve hemen içeri dalın. Rafların arasında nazlı nazlı dolanın; ilginize göre bir kitap seçip alın. Güneşin sırtınıza gülümsediği bir masada kahvenizi yudumlarken bana da bir selam yollayın...
A: Süleyman Seba Cad. Park Apt. No:52/A Vişnezade, Beşiktaş / İstanbul
T: (212) 236 94 52
Minoa'yı Instagram hesabından da takip edebilirsiniz.