İstanbul Kargaşasına İlaç Gibi Şemsiye!
E. Seda KAYIM
/ 08 Şubat 2011
Yağmurlu bir günde toplu taşıma araçları ve kişisel araçlar arasında sekerek işe yetişmeye çalışan tüm metropol insanlarının yüzlerce kez deneyimlediği bir durumdur "şemsiyeye sahip çıkma" mücadelesi… Bir yandan cep telefonlarındaki yılan oyunundan edindiğiniz marifetleri kullandığınız, ancak bu kez kendinizi yılan yerine koyup, yararak aşmaya çalıştığınız insan selini de size "işe daha erken gelinen dakika puanı" kazandıran engeller addederek ilerlediğiniz sabahlarda, normal şartlarda bir "kurtarıcı" vasfı yükleyeceğiniz şemsiyeniz ise baş düşmanınız olur çıkar.
Yeni fönlediğiniz saçlarınızı yağmurun kabartıcı etkilerinden korumak ya da şiddetli yağmur altında en azından gömleğinize kadar ıslanmamak adına şemsiye, sığınılan bir barınak olur çıkar. Kentin düzensiz kaldırım taşları üzerinde dengeyi kaybetmemek için sarf edilen çaba da, deve kuşu misali kafayı yerden kaldırmadan ve kamburu çıkararak yürüme konusunda sizi sınar, ustalaştırır. Fakat bu anlarda şemsiye, karşıdan gelen hararetli kalabalığın gözlerine doğru yöneltilmiş bir silahtır. Şayet siz bu silahı kullanmazsanız, bilirsiniz ki başkaları durumdan istifade edecek; üstelik sizin itinayla gökyüzüne doğru 30 derece açı ile taşıdığınız o şemsiye, başka şemsiyelerin "kötü emellerine" meydan verecek.
Öte yandan illa ki deve kuşu modeli bir yürüyüşü benimsemenize gerek de yok! Kuş bakışı bir algı üzerinden "kızgın şemsiyeler savaşı" intibaı yaratacak o yağmurlu metropol sabahlarında, sahip çıkılamayan şemsiyenin azizliği sizin her boş anınızı yoklayacaktır. ATM'deki işini bitirmiş kişinin zarif bir kafa hareketi bile, arkasında biriken mekan tasarruflu kuyruğa şemsiye zorbalığını tattıracaktır. Veya motora hızla hücum eden yine şemsiyeli kalabalığa sırtı dönük kişinin, gişeden salınırken attığı bir adım, insan-şemsiye savaşının en hararetli anlarından birini ortaya koyacaktır.
Tayvanlı tasarım pratiği 25togo'nun "Googles" –yani deniz gözlüğü, ya da bizim yakıştırmamız ile "denizaltı"- şemsiyesi ise, tam da bu noktada metropollülerin imdadına yetişiyor. Üzerinde deniz gözlüklerinin formunda şeffaf bir alan bırakılan şemsiyeler, kendilerine sığınan kişiyi yüz üstü bırakmıyor ve görüş açısını korumasına destek oluyor.
İsminden de anlaşılacağı üzere "henüz 25'e çok yolu olan" muziplikteki insanlara yönelik tasarımlar ortaya koyan 25togo'nun üretim konsepti, "kid" (çocuk) ve "adult (yetişkin) kelimelerinin birleşiminden oluşturdukları "kidult" terimi ile tanımlanıyor. Tasarımcıların "Googles" şemsiyesi, işte böylesi esprili bir çizgiyi koruyor ve ağlanacak hallere gülünebilmesini sağlıyor.
Standart şemsiyelerden farklı çan formu sayesinde kullanıcının kafasını tamamen saklayan "denizaltı şemsiye", tepenize kadar çekmeseniz de sizi yağmurdan koruyor. Bu yüzden bloke olan görüş açısı handikabını da, deniz gözlüğü şeklinde kesilmiş ve şeffaf bir PVC gerilmiş "pencere"si sayesinde bertaraf ediyor. Denizaltı periskopu formundaki ucu da bu ilginç tasarımın "pasta üstündeki çileği" oluyor.
Tasarım, gri ve sarı renklerde üretiliyor. Özellikle de sarı renkli olanı, Beatles'ın "Yellow Submarine" (sarı denizaltı) şarkısına verdiği çocuksu referans ile dikkat çekiyor; dolayısıyla şemsiyeye de "denizaltı şemsiye" yakıştırmasını bir kez dana anlamlı kılıyor.
İlişkili Haberler
İlişkili Haberler
İlişkili Haberler
İlişkili Haberler
İstanbul'a tarihsel bir bakış
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın