Abdullah Sırt
02 Ocak 2014
Kartvizitimde illüstratör-tasarımcı yazıyor. Bu, tasarımın bayağı geniş bir yelpazesini kapsar. Gerektiğinde maketi de içine alır. Tasarım süreci eskizlerle başlar sonra genel konseptle ilgili görüşler ortaya çıkar. Ardından Autocad çizimleri yapılır, finalde yine projenin sunumuyla ilgili görselleştirmeler yaparız. Dolayısıyla projenin Autocad çizimi haricinde diğer bütün safhalarda yardımcı oluyorum. Görsel tasarım ekibi dört kişilik bir ekip. Arkadaşlar genelde Autocad ve 3Dmax kullanarak görselleştirme yapıyorlar. Fakat bilgisayarla aram pek iyi olmadığı için fazla bulaşmıyorum. Elle eskiz yapıyorum veya en fazla Sketch up'ta kendi altığımı halledecek kadar üç boyutlu model yapıyorum. Dolayısıyla ekipte Autocad'le haşır neşir olmayan tek insan benim diyebilirim.
Başlangıçta bir tane konsept maketi yapılıyor ki o da genel ambiyans ortamı görmek için küçük ölçekli bir maket olabiliyor. Bazen onun da detayına girilebiliyor örneğin çok çetrefilli bir yol var yolun kenarında binalar var vs. Bunların nasıl bir araya geldiğini görmek için çok detaylı denebilecek maketler yapmak durumunda kalabiliyorum. Onun dışında konseptin içinde var olan birtakım objelere, örneğin saat kulesine ya da meydan içerisindeki bir havuzun kenarındaki objeye varana kadar tasarlayıp maketini yapabiliyoruz. Ama genelde standart, çalışma maketi diyebileceğimiz bir vaziyet planı maketi yapılıyor. Tabi bu bahsettiğim çalışma maketi, hiçbir zaman sunumda kullanılabilecek detayda olmuyor.
Burada belki bir sürü büroda olmayan çok yoğun bir el eskizi çalışması var. Mehpare Hanım elle eskiz döneminden geldiği için seviyor bu çalışma şeklinin. Bu iş el eskiziyle başlar ondan sonra dijital ortama dökülür gibi bir ilkemiz var bizim. Vakit oldukça ofisteki mimar arkadaşlara eskiz ve suluboya teknikleri dersleri de veriyorum. Bu işin çiçek böcek kısmı en zahmetli ve zor kısımdır. Onun daha gerçekçi ve çabuk üretilmesini istediğinizde el devreye giriyor. O eskizlerden sonra üç boyutlu bir kaba model yapılıyor yine görmek için. Onlar defalarca yıkılıyor tekrar yapılıyor sonuca ulaşmak için.
Hiçbir büroda bu kadar çok eskiz yapılmıyordur sanırım çünkü artık her şey dijital oldu. Ben de hiçbir şeyi atmıyorum, çok çöpçüyüm, kıyamıyorum. Büromuzda benim gibi Mimar Sinan mezunu birçok mimar çalışıyor. Tabi İTÜ'lü, Yıldız Teknik'li mimarlarımız da var ama sanki akademinin disiplini, bakış açısı daha farklı. Zaten bizim eski logomuz bile baykuştu. Dolayısıyla biz bu işin sanat tarafını her açıdan ön plana çıkıyor. Yaptığımız işlerde de bu görülüyor zaten. Mesela bizim vaziyet planlarımız kıvrak dokulardan oluşur; hatta yapılarımızın geometri bile öyledir. Öteki türlüsüne elimiz gitmiyor sanırım.
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın