İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü'nden 1998 yılında mezun oldum. Bilgi Üniversitesinde MBA mastırı yaptıktan sonra farklı şirketlerde çalışmaya başladım. Utarit İzgi, Sinan Genim, Pozan Köktentürk'ün yanında deneyim kazandım. Bu sene de benim için tasarımdaki yeri çok önemli olan Permakültür eğitimi alarak Permakültür Tasarımcısı oldum. Evrenol Architects'te beş senedir çalışıyorum. Bir tanıdık vasıtasıyla burada çalışmaya başladım. Eski çalıştığım ofiste Archicad programı kullanıyordum. Burada da o tarz üç boyutlu projeler ve çalışmalar yapılıyordu. O sebeple geldim, daha sonra da farkı nitelikteki konsept, ruhsat ve uygulama projelerinde çalıştım.
Ağırlıklı olarak Bosphorus City projesinde çalıştım. Projedeki iki, üç binanın ruhsat ve uygulama proje çalışmalarından sonra mimari tasarım ofisi tarafında tüm projenin, genel koordinasyonunu yaptım. Daha sonra da Ankara Çankaya'daki şu an satılmakta olan Altın Oran konut projesinin çalıştım. Evrenol Architects'te çalışmanın en önemli tarafı yaptığımız her proje, insan için çok önemli olan su, yeşil gibi farklı öğeleri içinde barındırıyor.
Permakültür tasarımcısı olduktan sonra bu öğelerin önemini daha çok kavrayıp, tüm tasarım bileşenlerine daha farklı bir açıdan bakmaya başladım. Bizim yaptığımız tüm projeler yaklaşık bir iki sene içinde ayaklanmış oluyor. Yani çizdiğimiz her çizgi bir şekilde uygulanıyor, bu da yaptığımız işe değişik bir heyecan ve realite katıyor.
Mehpare Hanım'la beraber Evrenol Architects'te çok güzel bir aile ortamı var. 2012 yılında aramızdan ayrılan Alp Evrenol da bizlere çok şey katmıştır. Kalabalık bir ofisiz, bir arada güzel projeler yapıyoruz. Projelere göre farklı ekiplerle de çalışabiliyoruz. Mehpare Hanım ile gerek tasarım ve uygulama, gerekse koordinasyon ve yöneticilik açısından güzel sonuçlar çok kolay ve hızlı çıkıyor.
Ofis olarak güzel projeler yapıyorduk ama kendimizi tanıtmakla ilgili çok fazla uğraşmıyorduk. Son zamanlarda yaptığımız projeler yurtdışında da duyulmaya başladı. Mimarlık dünyasında önemli olan MIPIM ve diğer başka organizasyonlarda farklı kategorilerde ödüller aldık. Koyduğumuz emeğin bir karşılığı olduğunu görmek de bize ayrı bir mutluluk katıyor. O yüzden yaptığımız yeni projelere de uluslararası alanda, tanınacak şeklinde bakmaya başladık.
Daha önce Bağdat Caddesi'nde güzel bir ofisimiz vardı. Projelerin artması sebebi ile 30 çalışanı geçtikten sonra Koşuyolu'na taşındık, bu semti ve kent dokusunu çok beğendik. Öğlen arasında ve çıkışta vakit geçirmek için çok keyifli bir yer. Ofisimiz 4 katlı, ve bir çok odadan oluşuyor. Her odada belli bir proje çalışılıyor, o açıdan da iyi çünkü projelerde daha konsantre çalışılabiliyor. Proje grupları genelde 4 ila 8 kişi arasında değişiyor. Biz de ona göre 1 oda veya 2 oda olarak çalışabiliyoruz.
Mimari ofislerde bazen zor da olsa, normal mesai saatleri içinde çalışıyoruz. Ama çok sık olmasa da projenin yoğunluğuna ve proje teslim programımıza göre, Cumartesi ya da akşam çalışmaları yapabiliyoruz. Ama genel ortalamaya baktığım zaman güzel çalışma şartları olan bir ofiste çalıştığımı düşünüyorum.