Biraz da ofisin iç yapısından bahsedebilir miyiz? Sonuçta salon architects sadece bir mimarlık şirketi değil ve bu bağlamda farklı bir yapıya sahip olduğunu düşünüyorum.
AD: Çeşitli alanlardan beslenen bir mimarlık şirketi demek daha doğru olur. 2011'de ofisi yeni kurduğumuz dönemde süregelen konut projelerinin yanısıra üç yapı yapıldı ve haliyle bunlar öne çıktı; 'Augmented Structures', 'Panorama' ve 'Gate'. Bunlar klasik anlamda mimarlık tanımından farklı projeler olsa da Arkitera Genç Mimar Ödülü'ne ön ayak oldu, Arkiv Seçkileri'ne girdi ve çeşitli uluslararası mimarlık yayınlarında büyük ilgi ve destek gördü. Sıkça, mimarlığı farklı görmemizi sağlayan işler olduğu yönünde yorumlar alıyoruz.
Augmented Structures v.1
Panorama
Gate
MA: Tabii bu mimarlığın algısal anlamda direkt bina ölçeğiyle ilişkilendirilmesiyle ilgili bir durum. Tasarım ne gerektiriyorsa, herkesin fikrine ve emeğine açık şekilde, farklı disiplinlerin katılım gösterdikleri projeler de yapıyoruz. Öte yandan 'bilgi mimarlığı' denilen bir husus var ve bu işlerimizde önemli bir yere sahip.
AD: Kesinlikle, çünkü mekan belli bileşenlerden oluşuyor ve buna bağlı bir mekan algımız var. Ama bu algı da değişiyor çünkü günümüzün büyük bölümünü bilgisayarlar, akıllı telefonlar ya da diğer dijital araçlar ile iç içe yaşıyoruz. Mekanlar her ne kadar aynı kalsa da anlamları değişiyor. Bir yerin içinde geçirdiğin zaman, daha önceden geçirdiğin zamanla ya da deneyim olarak oradan aldığın şey, daha önce aldığın deneyimle aynı olmayabiliyor. Yani algı biçimlerimiz de gittikçe evriliyor.
VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi'nin 'Hayallerden Gerçekler' sergisi için ürettiğin 'Kolektif Okul' adlı iş de bu konuya işaret ediyor sanırım.
AD: Evet, o da 3 boyutlu bir mekan deneyimini, fiziksel bir ortam olmadan yaşatmaya yönelik bir iş. Yine mimari bir düzlemin daha farklı bir uzamda gerçekleştirilmesi. Yarının dünyasında okul kavramının nasıl şekillenebileceğine dair spekülasyonlar yapıyor. Birbirinden öğrenme, yaparak öğrenme ve bilgi üretmeyi mekanın merkezine alan bir tasarım.
"Projeler değişse de konseptlerimiz daim"
Konut/yerleşim projesi anlamında da farklı çözümler geliştiriyorsunuz. Platea bu anlamda oldukça ilginç bir örnek. O konudaki yaklaşımınızı da öğrenebilir miyiz çünkü şu anda uygulanmakta olan projelerden farklı bir perspektife sahip.
AD: Platea, az önce Melike'nin de bahsettiği gibi, Türkiye'de işlerin farklı şekilde yapılıyor olmasının bir örneği ne yazık ki. Projenin iki farklı yüzü var; bir yandan çok vizyoner bir hayat ortaya koyuyor, diğer yandan müşteri ile ilişkilerimizde farklı gelişmeler yaşanıyor.
Platea standart bir kule yapısını alıp, etrafındaki 3 boyutlu virütik hareketlerle buna çeşitlilik kazandırarak, çok verimli mekan üreten bir tipolojiyle çok daha çeşitli ve özgün perspektiflere yol açabilen bir başka tipolojiyi bir araya getirdiğimiz, çarpıştırdığımız bir proje.
Belli tasarım perspektiflerini her projede olabildiğince hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bu stil ya da tarz yaratmak gibi bir şey değil; bildiğimiz, çalıştığımız ve altyapısını oluşturduğumuz fikirleri derinleştirip hayata geçirebilecek pozisyona getirmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.
MA: Projeler değişse de konseptlerimiz daim.