Parametrik tasarım vb. konularla yakından ilgilenen mimarlar olarak, 3D yazıcıların mesleğin geleceğini nasıl etkileyeceğini de dinleyebilir miyiz sizden?
MA: 3D yazıcı önceden ulaşılmaz bir aletken artık ev tipine dönüştü. Canımız sıkıldı, hadi bir tane tabak altlığı yazdıralım gibi bir durum söz konusu (gülüyor).
AD: Normal yazıcıdan farklı bir şey değil aslında. Neredeyse her evde olması gereken basit bir alete dönüştü. Biz de bazı denemeler yapıyoruz. Mesela Salon Technologies kapsamında ürettiğimiz şeyleri deniyoruz, kendi projelerimizi basıyoruz.
MA: Nasıl ki kağıda eskiz yapıyorsak, bilgisayarda bir türlü dokunamadığımız o 3 boyutlu modeli alıp, bir an önce karar vermeniz açısından tasarım süreci içerisinde bize çok faydası oluyor.
AD: Melike de ben de çok fazla maketle çalışan insanlar değiliz. O bakımdan da bizim için çok önemli. Diğer yandan, (genelde form odaklı gibi görünen) yenilikçi teknolojileri kullanan ve özgün formlar üzerinde çalışan ofislerden farklı olarak; malzeme, ölçek ve projenin tamamlanmış halinin bağlamla kurduğu ilişkinin önemli olduğunu düşünüyoruz. O bakımdan neyin nasıl ilişkileneceğini birebir deneyimleyebildiğimiz 3D printer, CNC, laser cut gibi sayısal üretim teknolojileri bizim için ayrı bir önem taşıyor. Çünkü üretmek istediğimiz bu modeller elde yapılabilecek ürünler değil.
MA: Malzeme olarak GRC kullandığımız bir projemiz var. Tasarladığımız formları GRC ile kalıpta şekillendiriyoruz. Projenin maketini üretmeye çalıştığımız firmayla ise bu konuda zorluk yaşıyoruz. Çünkü binanın kendisi CNC teknolojisiyle üretilecek bir yapı iken, maketçi bunu elle eski alışılagelmiş yöntemler kullanarak yapmaya çalışıyor. Maket daha küçük ölçekli olmasına rağmen elle üretirken sorun çıkıyor çünkü biz fabrikada üretilip sahada birleşen bir sistem öneriyoruz; müteahhitin gelip sahada uyguladığı bir proje değil. Neredeyse otomobil gibi bir üretim tezgahı söz konusu. Bu durum, Türkiye'deki mühendislerin ve üretici firmaların da üretim teknikleri ve alışkanlıkları açısından değişim süreci içerisinde olmalarını gerektiriyor.
AD: 3D yazıcıdaki mantığı bina ölçeğine kadar birçok aşamada hayata geçirmek üzerine çalışıyoruz. Ofis içinde belli bir tasarım ve üretim kültürü oluşturmaktan bahsederken, bu da onun bir parçası. Özellikle yakın çevremizde çok denenmemiş bir teknik ama biz bunu daha da geliştirmeye; düşüncedeki ve sahadaki ürün arasındaki bütünlüğü daha iyi bir şekilde kurmaya çalışıyoruz. Salon'un dışarıdan bakıldığında "dijitalle iç içe" olarak algılanması, aslında sahada üretilen işin kontrolünü de geliştirmek üzerinden kurulduğu zaman çok daha farklı bir anlama sahip olabiliyor.
MA: Tabii bunun tasarımdan başlayarak, sayısal üretim/sayısal bilgilendirmelerle üretim, uygulama, saha gibi çok farklı seviyeleri söz konusu.
AD: Bir taraftan BIM (Building Information Modeling - Yapı Bilgi Modellemesi), bir taraftan sayısal üretim teknikleri kullanıyoruz. Bazı mimari değerleri hayata geçirebilmek için olabildiğince kayıpsız ve sağlıklı bir iş akışı tasarlamaya, geliştirmeye çalışıyoruz. Fikirlerin gerçekten hayata geçebilmesinde, fikrin kendisi kadar iş akışı da önemli. Yoksa fikrin parodisi oluyor; bir şey düşünüyorsun, orada da bir bina oluyor. Onun üzerine sayfalarca yazı yazabilirsin ama biz arada ne kadar bilgi veya üretim kaybı olduğunu da önemsiyoruz.