Bir Fil, Bir Akvaryum, Bir De Atlas Adam

04 Temmuz 2008

E. SedaK: Sözünü ettiğiniz teknik zorluklar ve yeni malzemelerden biraz bahsedebilir miyiz?

 

Sinan Paker: Bunlardan tek tek bahsetmek aslında çok zor, çünkü çok fazla iş var. Bence yaşadığımız en büyük zorluk, işin lojistik tarafıydı. Etrafınızda gördüğünüz pek çok şey yurtdışından geldi. Bunları Türkiye'de imal ettirmeyi çok denedik; yerel kaynakları kullanalım dedik. Ama iki önemli nokta vardı: Bir, dünyadaki diğer Rainforest Cafe'lere benzemesi lazımdı. Bunun için de seçtiğimiz yol "Amerika'yı baştan keşfetmeyelim, bilinen yöntemlere başvuralım" oldu. İkincisi ise, her inşaatta olduğu gibi, malzemelerin siparişlerinin zamanında verilmesi, zamanında gelmesi ve buraya çıkarılabilmesi gibi konulardı.

 

Verebileceğim en basit örnek, hemen arkanızda duran şu fil. Mekanın, alışveriş merkezi tasarlanırken bir mağaza olarak düşünülmüş olmasından kaynaklanan, sıkıntı yaratabilecek bir planimetrisi vardı. Şu anda göremediğimiz ve iç mekana eklediğimiz teras alanı olmasaydı, bu fil buraya yerleşemez ve belki de bu proje gerçekleşemezdi. Çünkü standın üzerinde duran şu fili görene kadar onun ne olduğunu hiç birimiz bilmiyorduk.

 

ÖzerÖ: Sinan'ın da söylediği gibi, malzeme konteynırla kapının önüne geldiği zaman nasıl bir lojistik çalışma yapılacağı ortaya çıkıyor. Filden akvaryumun parçalarına, Atlasman heykelimizden ağaçlar, kayalara dek her şey için bu geçerliydi.

 

SinanP: Akvaryumlar, örneğin, biliyorduk ki bir konteynırla geliyor. Konteynırın ölçüleri, içinde ne olduğu belli! Ama akvaryumlar dik mi duruyor, yan mı duruyor bilmiyorduk. Bunu bilmediğimiz için nasıl bir hazırlık yapacağımızı ancak öngörmeye çalışabildik.

 

 

E. SedaK: Bazı proje standartları üzerinden tasarım yapmanın hem kendine göre zorlukları, hem de kolaylıkları vardır. Burada bu anlamda nelerle karşılaştınız?

 

ÖzerÖ: Açıkçası ana yerleşim olarak bir takım doneler zaten hazırda vardı. Bunlar Rainforest'ın kendi franchise'ı içinde oluşturmuş olduğu standartlar... Mekana girdiğinizde genelde sağ tarafınızda bir perakende bölümü teşkil edilir. Bunun aksi tarafı veya tam arkasında, mantar şapkasından oluşmuş üst örtüsüyle bir bar bulunur. Daha sonra, restaurant kısmına geçereken ‘archway tank' tabir ettiğimiz kemerli bir akvaryumun altından ulaşırsınız. Mekanın ortasında veya kenarlarda gördüğünüz diğer akvaryumlar bulunur. Malum, ağaçlarımız var... Son olarak da girişin hemen karşısında ‘Atlasman' heykelimiz ve şelalemiz var. Bunlar bir çok Rainforest'da çok yakın yerleşimler olarak tekerrür ediyor.

 

 

E. SedaK: Mekan metrekare olarak çok da devasa görünmüyor. Bunca zorunlu done varken alana yerleşmekte her hangi bir sıkıntı çektiniz mi?

 

SinanP: Bu her zaman için geçerli! 10 bin metrekare verseler de, yine de yerleşemezsiniz... Şu anda bence bu, o kadar hissedilmiyor. çünkü aslında mutfak ve oturma mekanı olarak oldukça büyük bir lokanta Rainforest. 

 

E. SedaK: Peki kaç metrekareden bahsediyoruz?

 

ÖzerÖ: 1300 metrekare toplam mekanımız. Bunun yaklaşık 300 metrekareye yakın kısmı mutfak; 550 metrekare kadar bir oturma-restaurant. 40 metrekare bar bölümümüz, 160 metrekare perakende bölümümüz var. Geri kalan kısım da teknik odalar, ofisler ve tuvaletlerden oluşuyor.


İstinye Park Rainforest Cafe'de Bir Akşamüstü Yemeği
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :