Sulukuleliler resimlerinin çekilmesinden hoşlanmıyorlar. Başlarına gelenleri ancak ses kayıt cihazları kapalıyken anlatıyorlar. "Evler yıkıldıkça bizim ciğerimiz yanıyor" diye bağırıyor bir kadın, yayına gidiyoruz susuyor...
Aslı Kıyak İngin'e refakat eden Ali Haşhaş'a soruyoruz biz de bir Sulukuleli olarak neler hissettiğini;
"Buradaki insanların çoğunun okuma-yazması yok. Aydın insanların mahalleye gelip gitmesiyle bir şeyler öğrenmeye başladık ama iş işten geçti. Çünkü, biz yıkımların bu kadar çabuk olacağını tahmin etmiyorduk.
Evleri bir bir yıkıyorlar, bizi bir bir dağıtıyorlar. Türkiye'deki bütün Roman mahalleleri için bu böyle. Artık, Türkiye'de roman kültürü diye bir şey kalmayacak. Bu kültür, insanlarla birlikte kaybolup gidecek. Bir roman mahallesi kaç senede meydana geliyor?
Ben şunu merak ediyorum; burada romanlar değil de başkaları oturuyor olsaydı, onların da evlerini, mahallelerini yıkacaklar mıydı? Hayır yıkmayacaklardı.
Nasıl olsa kimsenin sesi çıkmayacak diye kafalarında ne varsa onu yapıyorlar. İnsanları mağdur ediyorlar. Zaten 1992'de Hortum Süleyman, Saadettin Tantan burayı mağdur etti.
Buradaki eğlence evlerinden insanlar karınlarını doyuruyorlardı, para kazanıyorlardı. Fuhuş var diyerek burada bir oyun oynadılar. O oyunun devamı olarak da şimdi burayı yıkıyorlar."