ETSM Arama Konferansı'ndan...
Tüm bu süreçte örnek aldığınız kurum ya da kuruluşlar oldu mu? Örnek verebilir misiniz?
Gamze Güven: Bildiğimiz bazı kurumlar var ama "Aynen bu modeli uygulayalım" dediğimiz bir kurum yok. Biz kendimize göre bir model oluşturduk diyebilirim.
Bülent Zorlu: Belki şunu eklemek gerek: Endüstiyel Tasarım Sanal Müzesi hakkında elbette birçok örneği araştırdık. Ama sanal müze olarak açılmış ve salt endüstriyel tasarıma yönelik bir mecra da yok. Daha çok var olan müzelerin dijitalleştirilmiş versiyonları var. Bizimki ise öncelikle sanal müze olarak açılıyor. Belki en başta "Fizikiyi açamıyoruz o zaman sanalı yapalım" demiş ve bunu, bir dezavantaj olarak değerlendirmiş olabiliriz. Ama sonrasındaki izlenimlerimiz ve edimlerimiz, bize bu yargının tam tersinin geçerli olduğunu gösterdi. Aslında sanal dünya, çok daha fazla insanın seyredebileceği bir dünya… Bir yandan kaç kişinin ne zaman geldiğine, ne kadar kaldığına da bakabiliyorsunuz. Üstelik 24 saat gezilebilme imkanı sunuyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan araştırmalar, fiziksel müzelerin ziyaretlerinin azalırken, web-sitelerininkinin arttığını gösteriyor. Bunu sanal ortamda başlatmış olmak, hem tasarım öğrencileri hem tasarımcılar hem de bir şeyler yaptırmak isteyen sanayiciler için çok büyük bir kaynak… Sonuç olarak işin, bizim ulaşmak istediğimizden çok daha önemli bir noktaya geldiği inancındayım.
Gamze Güven: Öte yandan fiziksel bir müze için de gerçek bir arşiv ve koleksiyon çalışması başlatılmış oldu. Bu, ilk basamak… Hatta sanal müzeyi görüp, "Bizim mekanımız var, gerçek müzeyi burada kurun" gibi teklifler gelmeye başladı!
Biz tasarım eğitimimizde Batı endüstrisi ve tasarımının tarihini gördük. Kendi tarihimize ilişkin bu anlamda çok fazla kaynak yoktu. Örneğin mimarlıkta bu var. Bizim ise genç bir meslek oluşumuzdan kaynaklı olarak geniş bir yazılı belgelememiz yok. Tasarım öğrencileri için bu çok büyük bir eksiklikti ve bu anlamda sanal müze, bence çok önemli bir misyon üstlendi. Tanzimat'tan bugüne kadar Türkiye sanayileşmesi ve modernleşmesindeki kimlik sorunsallarını ortaya koyuyor. Zanaat ile endüstriyel tasarımın kesişim kümesindeki geçişi ve Türkiyeli tasarımın kimliğine ilişkin ipuçlarını ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. İtalyan tasarımı, İngiliz tasarımı denilince insanların aklına bir takım imgeler geliyor. Biz ise kendi tasarım tarihimizi çok fazla bilmeden bu farkları ve farklılığı tanımlayamıyorduk. Öte yandan dünyada ve Türkiye'deki sosyo-ekonomik ve sosyo-politik gelişmeleri paralel olarak okuyan ve "Ne oldu?" dediği kadar "Neden oldu?"yu sorgulamayı mümkün kılan bir kronolojimiz var. Örneklerle, görsellerle, tanımlamalarla rahat okunan ve özgül okumalara da imkan sağlayan bir müze bu…
Bülent Zorlu: Endüstriyel Tasarım Sanal Müzesi'nde dünya tasarımında neler olduğunu, Türkiye'deki dönüşümleri, Türkiye'den tasarım ve üretime dair notları paralel olarak okuyabiliyorsunuz. 1960'da Gırgır'ın reklamını görebiliyorsunuz mesela… Bisan bisikletlerini, Arzum'un retrospektif ürünlerini, Anadol'u görebiliyorsunuz. Biraz nostaljik ilerlediği bile söylenebilir. Bu, benim eğitimim esnasında sahip olamadığım bir kaynak… İnsanların da buraya kaynak sağlayacağını ve belleğin genişlemesine katkı koyacağını düşünüyoruz.
O halde ETSM, sürekli katkıya ve paylaşıma açık bir platform, değil mi?
Gamze Güven: Kesinlikle! Müzenin sürdürülebilirliği için bu çok önemli.