"Kent Portesi" dizisi ilk ortaya çıktığında kitaplar çok daha sınırlı sayfa ile yayımlanıyordu. 1987'de hazırlanan "İstanbul" 24 sayfa idi, yenisi ise 80 sayfa. İlk basımla karşılaştırıldığında neler söylenebilir?
Yenisini yaparken eskisini tamamen silmedik tabi ki. Başlıklar aynen kaldı ama metinlerin büyük bölümü değişti ve fotoğraflar yenilendi. "Güncel İstanbul" (Istanbul contemporaine) başlığı ise yeni eklendi.
Kitabın en ilginç yanının, kent tarihine ve kentsel dokuya ilişkin araştırmamız olduğunu düşünüyorum. Tabi kentsel dokunun yanında mimariyi de inceledik. Bizans dönemindeki ve Osmanlı dönemindeki evlerin nasıl olduğunu sorguladık. Çünkü günümüze ulaşan evler en fazla 18. yüzyıla dayanıyor. Hatta sivil mimaride 19. yüzyıl öncesine ait yapıya pek rastlanmıyor. 19. yüzyıldan kalma ahşap ev ise çok nadir. Zeyrek'teki ahşap evler bile 20. yüzyıldan kalma…
1987'de ilk portreyi hazırladığımızda gerek Alain Borie gerekse ben İstanbul üzerine çok sıkı çalışmıştık. Yine de o günle bugünü kıyaslayınca, yazılarımızı oldukça yenilediğimizi belirtmeliyim. İlk kitabın hazırlanmasının ardından, 1988–1992 yılları arasında Stefanos Yerasimos ile birlikte, İstanbul'un batılılaşması ve 19. yüzyıl ile ilgili çok kapsamlı bir araştırma gerçekleştirmiş; özellikle de kent planları ve yangın sonrası parselleri üzerine çalışmıştık.
İstanbul yangınları ve bunların kent dokusuna etkisi üzerine makaleler yayımladığınızı hatırlıyorum…
Evet, bu konuda çeşitli makaleler hazırladım ama uzmanlaşmış çevreler ile sınırlı kaldı ve çok fazla kişiye ulaşamadı. Bu kapsamda, Aix-en-Provence'ta gerçekleşen ve Osmanlı İmparatorluğu'nun sosyo-ekonomik tarihi üzerine çalışan araştırmacıların çağrıldığı bir kolokyuma katılmıştım. Bunun yanı sıra Harvard Üniversitesi ve Belgrad Bilimler Akademisi'nde gerçekleşen toplantılar çerçevesinde makalelerim yayımlandı. Yani yazılarımdan sadece yurt dışındaki bazı bilim adamları, Türkologlar ve Osmanlı tarihçileri faydalandı.
Kentsel dokunun yanı sıra Osmanlı mimarlığı ilgili araştırmalar da yürüttük. Osmanlı mimarlığının 19. yüzyıl sonundaki paradoksları üzerine makaleler yazdım. Fransız ve İtalyan mimarların yarattığı "Neo-Osmanlı" tarzı mimarlıktan bahsediyorum.
Diğer taraftan Henri Prost üzerine araştırmalar yaptık. Geçtiğimiz yıl İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde gerçekleşen sergi de bu çalışmaların sonucunda ortaya çıktı.
Tüm bu araştırmalar sayesinde çok farklı konularda ilerleme kaydettik. Örneğin önceki yıllarda bürokratik nedenlerle inceleyemediğimiz ayrıntılı kent planlarını inceleme fırsatı bulduk. Dolayısıyla birkaç yıl önce kent üzerine yapmakta zorlandığım varsayımları bugün artık daha rahat yapabiliyorum. Hatta 1987'de yazdığımız kitaba baktığımda "bunları yazmış olamayız" dediğim bile oluyor.
Kitabın tamamı 80 sayfa, ama mimarlar ve plancılar için oldukça yoğun bir içeriğe sahip.
Evet, mimarlık ve kente odaklandığımız için özellikle meslek insanlarına hitap ettiğimiz doğru ama konuyla ilgilenen genel kültür sahibi okura da ulaşmak istedik. Yine de kentin genel tarihine, yani sultanların hayatına, siyasi devrimlere vs yer vermedik doğal olarak.
Bence konunun en ilginç kısmı kentin kendisi... İstanbul kent tarihi ile ilgili yayınlarda özellikle mimarlıktan bahsedilir: Bizans döneminde kiliselerden, Osmanlı döneminde camilerden, 19. yüzyıl sonunda saraylar gibi anıtsal yapılardan, yeni kamu binalarından vs söz edilir. Sanki kent anıtlardan ibaretmiş gibi… En kolay incelenmesi kısmın bu olduğu bir gerçek, çünkü gerek Bizans mimarisi gerek Osmanlı mimarlığı gerekse 1900'lerin Art Nouveau mimarisi üzerinde çok çalışılmış konular. Örneğin Afife Batur yönetiminde hazırlanan "İstanbul Mimarlık Rehberi" bu anlamda çok yararlı bir eserdir. Bu konudaki yayınlar giderek artıyor ve daha fazla bilgiye ulaşabiliyoruz. Yalnızca Rum kiliseleri üzerine yazılmış bir yayın bile var. Hatta son dönemde Balyanlar üzerine de yeni bir kitap hazırlandı.
İstanbul'un Ermeni ve Rum mimarlarını konu alan sergiye eşlik eden yayınlarından bahsediyorsunuz sanırım.
Evet, maalesef bu yayınlar kitabımızın hazırlığı tamamlandıktan sonra piyasaya çıktı. Mimarlık tarihi konusunda çok fazla ilerleme kaydedildiğini düşünüyorum. Örneğin Atatürk Kitaplığı, barındırdığı mimarlık çizimlerinin envanterini hazırlamakla meşgul şu sıralar. Arşivin önümüzdeki yıldan itibaren kullanıma açılacağı söyleniyor. Şu anda sayısallaştırma çalışmalarına devam ediliyor. Malzemeler arasında Fransız mimarlara ait çizimler de bulunuyor ve kütüphane yetkilileri, bu konuda benim de danışmanlıkta bulunmamı istediler.
>>>>>