Yarışma ile hayata geçirildiğiniz Lüleburgaz Otobüs Terminali'nin proje ve uygulama süreçlerini değerlendirebilir misiniz?
Sıddık Güvendi: Lüleburgaz Otobüs Terminali, kazandığımız altı birincilik arasında uygulamaya dönüşen tek projemiz. Bunun hem siyasi hem ülkenin içinde bulunduğu durumla alakalı bir sürü sebebi var. Üstelik bu sadece bize özgü bir hikaye değil, bütün yarışmacı büroların yaşadığı bir şey. Lüleburgaz Otobüs Terminali, 2013'te üst üste gelen birinciliklerden bir tanesiydi. Belediye başkanı, yarışma sonuçlandıktan sonra binayı yapacağını zaten söylemişti. Kolokyumun hemen ardından bir araya geldik. Şartnamede ne yazıyorsa ona göre hesaplarımızı yaptık, sözleşmemizi imzaladık ve yaklaşık 6 ay gibi bir sürede uygulama projelerini çizdik. Bizim gibi ilk yapı deneyimini yaşayan bir büro için çok heyecan vericiydi.
Kamusal bir yapı olması da anlamlı. Tekil bir ev yerine, şehirle bütünleşen bir yapı yapmış olmak…
SG: Lüleburgaz Terminali, yarışmayla var olmaya çalışan, düşüncesini iyi bir şekilde hayata geçirmeye çalışan bizim ölçeğimizdeki bir büro için büyük şanstı. Gerek o kadar proje içerisinde bizim önerinin birinci seçilmiş olması, gerekse karşımıza çıkan idare ve yapım süreci son derece ideal bir şekilde ilerledi. Sanki biri bize, gelin şurada düzgün bir yapı yapın, alın size bütün şartları veriyoruz dedi. Rüya gibi bir süreçti. İlk yapımız olmasının verdiği heyecanla 1200 metrekareyi 6 ayda çizdik. Belki o kadar sürmeyebilirdi, deneyimsizliğimizden kaynaklanan şeyler de oldu. Ama bir işi ilk yaptığınızda çok daha titizleniyorsunuz, kimse sizi kandırmasın istiyorsunuz, her şeye ikna olmuyorsunuz. Sonrasında 8 aylık bir yapım süreci var. Tunahan, Barış ve ben dönüşümlü olarak haftada bir gün şantiyeye gittik.
Kontrollüğü size vermeleri de çok olumlu bir yaklaşım...
Barış Demir: Tabi, işin işleyişini mimar tarafından kontrol altına alıyor olmak çok önemli. Birçok yapıda işveren mimarın sözünü dinlemiyor, projeden sonraki sürece mimarları dahil etmiyor. Lüleburgaz Otobüs Terminali'nin kontrollüğü Lüleburgaz Belediyesi tarafından direkt bize verildi. Belediye başkanı, bizden onay alınmadan hiçbir şeyin yapılmayacağının garantisini verdi. Her hafta şantiyeye gidilmesi, yeni detayların üretilmesi, mock-up'ların yerinde incelenip uygulama kararının bizim tarafımızdan veriliyor olması ürünün de nitelikli bir şekilde ortaya çıkmasını sağladı. Keşke bütün işlerde dizginler mimarın elinde olsa. Çünkü özellikle kamuya iş yaparken, çizilen detaylar, bunu şöyle yapsak daha ucuz olur diye bozulabiliyor. Hem Lüleburgaz Belediyesi’nin yaklaşımı hem bizim şahsi çabamız sonucunda herkesi tatmin eden bir sonuca ulaşıldı. İlk yapımız olması nedeniyle bu süreci iyi yaşadığımızı düşünüyorum.
SG: Aslında birincilik aldığımız yarışmalar arasında en küçük ölçeklisi buydu. Diğerlerinin arasında iki tane 50.000 metrekarelik kampüs, bir köprü, bir cami vardı. İlk yapı noktasında bunlarla karşı karşıya kalmış olsak Lüleburgaz’daki kadar iyi bir sonuç çıkar mıydı, açıkçası çok emin değilim. Genelde iyi tepkiler de alıyor.
"Nihayet eski terminalden kurtulduk diyen de var, bu bina neden gri diyen de..."
Yapıyı gören mimarlar oldu mu? Onların tepkileri ne yönde?
SG: Terminal inşaatı tamamlandıktan sonra Lüleburgaz’da yarışmalar açılmaya devam ettiği için bir sürü mimar yapıyı gördü. Şu ana kadar kimseden olumsuz bir tepki gelmedi ama yüz yüzeyken gelmiyor da olabilir (gülüyor). Belediye çektiği fotoğrafları internet sitesine yükledikten sonra altındaki yorumları okumak çok keyifliydi. Çok beğenenler, nihayet eski terminalden kurtulduk diyen de var, bu bina neden gri, her yer zaten beton diyen de...
BD: Korteni (paslandırılmış çelik) ne zaman boyayacaksınız diye soranlar var mesela.
SG: Binanın bir totemi var; Caner Bilgin’in tasarladığı saat kulesi. Ondan nefret ediyorlar. Metrekare maliyeti olarak binadaki en pahalı malzeme, korten. Bizim de çok sevdiğimiz bir malzeme ama garip bir şekilde binanın en sevilmeyen yeri orası. Zannediyorum bir gün bize sormadan boyayacaklar.
Yapının inşaatı tamamlandıktan sonra mimarlık fotoğrafçısı Engin Gerçek’le birlikte gidip çekim yaptık. Kullanıma açıldıktan sonra ekipten yapıyı ilk gören benim. İtiraf etmeliyim ki gerçek bir hayal kırıklığı yaşadım. Kullanıcı yapının içine girdiği andan itibaren binaya kötü müdahalelerde bulunmaya başlamış. Bunu görmek gerçekten çok üzücüydü. Gerek belediye gerekse kullanıcılar tarafından yapının çok sevildiğini duyunca bu sizi çok mutlu ediyor. İnsanlar gerçekten öngörülemez bir şekilde binayı çok seviyor ve orada olmaktan mutlular. Az önce ölçeğin küçüklüğünü ve sürecin tamamını şans olarak yorumlamıştım. Ancak şöyle bir şansızlık söz konusu; şu anda binada yaklaşık 25 kiracı olduğu için her birinin ayrı talepleri ve müdahaleleri oluyor.
Ticari alanlar para kazandıran birimler olduğu için de bu duruma pek engel olunamıyor maalesef.
SG: Bina kullanıma açıldıktan sonra doğrudan belediyeden aramalar geldi. Şurada şöyle bir revizyon talebi var, ne dersiniz diye. Sonuçta bu revizyonun ölçeğine bağlı bir şey. Büfe diye tasarlanan birim küçük bir restorana dönüştürülmek isteniyorsa, bu başka bir mesele. Mekaniği başka, sistemi başka, tabi ki buna onay vermiyorsunuz. Bir aramada onay vermediniz, ikincide vermediniz, üçüncüde vermediniz, sonra yapıyı dolaşırken bunun yapıldığını görüyorum.
"Kullanıcının yapı kültürüne sahip olamamasından kaynaklanan bir sürü müdahale söz konusu"
Siz terminali kurgularken bina programını söylemediler mi?
SG: Zaten kızdıran tarafı orası. Çok basit bir örnek vereyim, terminal içindeki tuvaletlere girerken para atılıp atılmayacağı konusunu bir toplantıda uzun uzun konuştuk ve doğrudan başkandan paralı olmayacağına dair bilgi aldık. Sonra binayı dolaşırken o bir lira atılan turnikelerden görünce bayağı üzüldüm. Bir de tuvalet için tasarladığımız ara geçişe sığdıramayıp önüne koymuşlar. Bunun gibi, kullanıcının yapı kültürüne sahip olamamasından kaynaklanan bir sürü müdahale söz konusu...
BD: İşlevsel olarak önerdiğimiz yapı bileşenlerinin orada ticari kullanımlarla farklılaştığını görüyoruz. Market olarak tasarlanan yerin restorana, büfe yapılan yerin kafeteryaya dönüşmesi gibi... İşletmeci devreye girdikten sonra orası şu anda belediyede değil. Belediye, terminali Şoförler Federasyonu’na kiralıyor. Federasyon da diğer işletmecilere kiraya veriyor. İşletmeci fonksiyonu kendisi belirliyor. Öyle olunca yapının mekanik ve elektrik altyapısı değişmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla bitmiş bir ürünün üzerinde istenmeyen görüntüler meydana geliyor. Bunu kontrol altına alamıyorsunuz.
SG: Terminalin kullanıma açıldığı sekiz ay oldu. Bugün gidip çekelim, o yapı yok. Çıkan sonuç şu; yapı kullanıma açılmadan önce fotoğraflarını çekip, ondan sonra çok bakmamalısınız (gülüyor).
BD: İçten içe takıldığımız, bu da olur mu dediğimiz birçok nokta var ama dıştan baktığınız zaman yapı o bütünselliğini koruyor. Mekansal olarak bir sürü faktör olsa da üstteki saçakla ilgili bir şey öngöremiyorlar.