Studio Vertebra Beylerbeyi Ofis
Her şeyi çok önceden göz önünde bulunduran, tasarımla birlikte projenin fizibilitesini çözümleyen, kısaca ayakları yere basan bu mimari yaklaşımı yabancı fonlarla çalıştığınız dönemde edindiniz sanırım. Şu anda Türkiye’deki müşteri-mimar ilişkisi biraz daha farklı.
Gencer Yalçın: Evet, bu disiplini fonlarla çalıştığımız dönemde kazandık. Fon projelerinde fizibilite sürecimiz 2 ay sürüyordu. Ama proje sonunda bütçeyi yüzde 1 ya da 2 oranında aşıyorduk. AVM’lerin, büyük komplekslerin satışında ya da kiralamasında tutturmanız gereken bir ciro vardı. Tüm bunların mimarlıkla alakalı olmadığını düşünebilirsiniz. Ancak oldukça alakalı. Mimar bu işlerle ilgilenmediğinde ve sadece tasarım işini üstlendiğinde projenin kalitesi de düşmeye başlıyor. En başta sizin fizibiliteyi müşteriye kabuk ettirmeniz lazım. Türkiye’de işe öncelikle tasarımdan başlanıyor. Müşteriye sunulan render’lar müthiş, proje güzel çözümlenmiş. Ancak rakamlar müşterilerin önlerine geldiği zaman, hemen bir yerlerden eksiltmeye başlanıyor. “Burayı prekast eleman ile yapmasak da mantolama gibi bir şeyle mi yapsak acaba” gibi konular tartışılıyor. Mimarlar olarak önceden müşteriye “Sizin bu iş için ne kadar bütçeniz var?” sorusunu sormamız lazım. Kurumsallaşmış, uluslararası alanda çalışan büyük ölçekli firmalar, bu konularda hassas; çünkü onların bir projede geri adım atma şansları yok, itibar onlar için çok önemli. O yüzden de projeyi ciddi başlatıp, sonuçta ciddi bir noktaya gelmeleri gerekiyor. Her şeyin kâğıt üzerinde görülmesi gerekiyor.
Biz Türkiye’de önümüze gelen verileri doğru okuyamıyoruz. Mimarın çizdiği her bir detayın işin realitesinde, ekonomik bir karşılığı var. Bu, projenin maddi anlamda kazanmasına ya da zarar etmesine yol açabilir. Kısaca, müşterinin ne kadar maddi gücü olduğunu önceden tanımlamamız gerekiyor. Örneğin, tanımadığımız bir grup, bize gelip “Şurada bir konut projesi yapmak istiyorum” diyor. Daha ilk toplantımızda, “Siz ne yapmak istiyorsunuz, vizyonunuz nedir, ne kadar bütçeniz var, bu projeyi ne kadara mal edip ne kadara satmayı düşünüyorsunuz, ne kadar sürede işi bitirmek istiyorsunuz?” gibi sorular soruyoruz. Kendi sektörünü bırakıp yapı sektörüne girmiş birçok bilinçsiz kişi var bugün piyasada. Bu nedenle bazı konulara netlik kazandırmak gerekiyor en başta.
Bir de özellikle devletle çalıştığımız projelerde fizibiliteye çok önem veriyoruz. Burada çok hassasız, sonuçta devletin kasasından çıkan bir para, bunu iyi değerlendirmek lazım. Özel sektöre bakıldığı zamansa Türkiye’nin ekonomisinin lokomotifinin yapı sektörü olduğu görülüyor. Yapı sektörü de darbe yerse, süreç yanlış tanımlanırsa Türkiye için iyi olmaz. Biz bazen dev firmaların yaptığı fizibiliteleri gördüğümüzde hayret ediyoruz. Kâğıt üzerindekilerin hiçbir gerçek karşılığı yok. Bu çok şaşkınlık verici.
Efe Kağan Hızar: Bir de bazen bizden sadece bir cephe çalışması yapmamız isteniyor. Ama biz bu şekilde çalışamıyoruz. İç-dış ilişkisini çözümlemeden projeye başlayamıyoruz. Bütün kat planları, daireler, her daireye ışık alımı, şaftlar, yangın kaçışları, kısaca tüm detaylara varıncaya kadar işi kafamızda bitirmemiz gerekiyor. O yüzden bizden hiçbir zaman sanal bir proje çıkmıyor, çıkamıyor.
Bütün ekip bir araya gelip her konuyu tartışır mısınız?
Efe Kağan Hızar: Herkes konuyla ilgili fikir beyan etmek için cesaretlendirilir, tasarım sürecinde ya da bitiminde herkesin yorum yapması istenir. Konsept tasarım aşamasında ekip her zaman 15 dakikalık sunumlar hazırlar. Ekip içi sunumlar bizim için önemli. Bu şekilde birbirini denetlemiş oluyorsun ve yaptığın işi her defasında sunup anlatmak kişiye bir otokontrol sağlıyor.
Peki, projeyi aldığınızda dört ortak arasındaki iş paylaşımı nasıl oluyor?
Efe Kağan Hızar: Net bir ayrım yok. Baş mimarımız Gencer Yalçın, şirketin ana lideri ama bizde herkes işin bir parçası olmakla sorumlu. Konsept, avan ve uygulama departmanlarımız var. Biz tasarım ağırlıklı bir ofisiz. Tasarımını yapmadığımız işin uygulamasını almayız. Benim ve Dilşad Öktem Aslaner’ın liderliğindeki konsept departmanından çıkan işin avan projesi de gerçekleştiriliyor. O yüzden avan ile konsept projeyi bir arada düşünebilirsiniz. Bahar Yücel’in başında olduğu uygulama bölümünde de aynı hassasiyetle süreci ilerletiyoruz ve burada da yönetmelikler, belediye işleri ve bütçe gibi pek çok girdiyi oturtuyoruz.
Projeler için maket yaptığınızı görüyorum. Her proje için yapıyor musunuz?
Gencer Yalçın: Evet, yapıyoruz. Bunu müşteri için değil, daha çok kendimiz için yapıyoruz. Kendimiz kütle çevre ilişkisini doğru tanımlayalım, oranlar ya da yaklaşım doğru mu sorgulayalım diye birçok ölçekte maket yapıyoruz. Maketler müşteriye kendimizi anlatma araçları. Çok temiz bir şey çizmiş olabilirsiniz, render’larınız da harika olabilir ama müşterinin ölçeği kavramasını, hayal etmesini istiyorsanız maket en iyi aktarım yolu. Öte yandan teknolojiyi de kullanmak gerek. 3 boyutlu çizimler de çok önemli bizim için. Yaptığınız işi karşı tarafa en iyi biçimde anlatabilmek, ikna edici olmak için işe hâkimiyet kritik bir nokta.