Tuba Tellioğlu Şeren: Kontra’nın kuruluş hikâyesinden başlayabilir miyiz?
Gülşah Cantaş: Kontra’yı 2009 yılında önceden beraber çalıştığım iki ortağımla beraber kurduk. Daha sonra yollarımız ayrıldı. İlk işimiz ise bir butik otel projesiydi.
TTŞ: Kontra ismi nasıl doğdu? Bir anlamı var mı?
GC: Evet, bir hikayesi ve anlamı var. Tasarım manifestomuzu yansıtıyor aslında. Mükemmel uyum ve dengenin, zıtların birbirini tamamlamasıyla mümkün olduğunu düşünüyoruz. Örneğin, sıcak ve soğuk malzemeleri, renkleri, dokuları bir arada kullanarak daha uyumlu bir dil yaratmaya gayret ediyoruz. Bir mekanın yaşayabilmesi, onu yaşatacak işlevsel ve estetik elementlerin mükemmel uyuma ulaşmasıyla mümkün hale geliyor. Mimari yaklaşımımızın temel amacı mekândaki dengeyi kurgulamak. Aynı zamanda Kontra bizim muhalif tarafımızı da yansıtıyor. Tasarım dünyasında karşımıza çıkan copy-paste iç mekan düzenlemelerine, fabrikasyon işlere duyduğumuz tepkiyi dile getiriyor. İçinde bulunduğumuz sektörün acımasız yönleri de var. Örneğin, çok uzun saatler boyunca yoğun bir tempoda çalışmanız gerekiyor. Kontra’nın tüm bunlara karşı çıkan anarşist tarafımıza hitap ettiğini düşünüyoruz.
TTŞ: Eğitiminizden biraz bahsedebilir miyiz?
GC: Bir dönem Londra’ya ekonomi eğitimi almak için gittim ardından Türkiye’ye dönerek Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’ne devam ettim ve bu bölümden mezun oldum. Yüksek lisansımı ise New York School of Design’da tamamladım.
TTŞ: Ekonomi okumaktan vazgeçip iç mimarlık okumaya karar verdiniz yani...
Kontra ofisinden bir detay
GC: Aslında amacım yurt dışında okumaktı. Ailemin fikirlerinin de etkisiyle Londra’ya ekonomi eğitimi almak için gittim, ancak sonradan hayattaki tutkumun rakamlar değil de kendimden bir şeyler katarak yaratma gücüne sahip olduğum iç mimari tasarım olduğuna karar verdim ve eğitimimi Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nde tamamladım.
TTŞ: Ofisin yerini seçerken hangi kriterleri göz önüne aldınız?
GC: 80’lerin Ankara’sında büyüyünce İstanbul’da tarihi yarımadada yer alan yüksek tavanlı bir ofise yerleşme fikri çok cazip geliyor. Cihangir, Galata ve Gümüşsuyu benim en sevdiğim bölgeler. Bu ofisi bulana kadar bu bölgelerdeki tarihi binaların neredeyse yüzde 80’ini gezmişimdir. Çok özel bir binadayız; küçük ama dokusu ve ışığı çok güzel.
Kontra ofisinden bir detay