Hayalleriniz arasında bir opera binası yattığını öğrendik. Peki Uysalkan Mimarlık'ın diğer hayalleri ve hedefleri neler?
Son dönemde şuna takılmış vaziyetteyim: Mimarlığı hayatımın hedefi yapmayacağım. Mimarlık benim mesleğim, çok sevdiğim bir alan, hobim. Mesleğimi gerçekten severek yapıyorum ama bu benim gecemi gündüzümü, hayatımın bütün gündemini belirleyen bir iş olmaktan çıkacak. Bunu yaptığınız zaman otomatik olarak o yarışanlar kulvarından çıkıyorsunuz. Ne Ağa Han Ödülü almaya adayım ne de Türkiye'nin en iyi beş mimarından biri olmak gibi bir derdim var. Gayrimenkul Fikirleri gibi güzel projeler yapayım. En son bir arkadaşıma ev yaptım, o çok içime sindi.
Aslında hedefi sadece rekabetçi anlamda kullanmamıştım…
Kötü işler yapmayayım, bana yeter (gülüyor). Bu çok önemli çünkü bu ülkede kötü şeyler yapma şansınız çok fazla. Sizi ister istemez öyle sulara sürüyorlar ki yapmış olduğunuz iyi iş dahi bir anda çok kötü olabiliyor ve kontrolü elden kaçırıyorsunuz.
Şu anda Uysalkan ekibi kaç kişiden oluşuyor?
Beş kişilik bir kadromuz var.
Az önce hayatınızı işe adamak istemediğinizi belirttiniz. Çalışma saatleriniz de bu doğrultuda diğer ofislerden farklı olmalı?
Çalışma saatlerimiz insancıldır. Yarışma dönemlerinde biraz artıyor, onun dışında günde 8 saat çalışıyoruz. Bazen arkadaşlardan bir saat daha kalmalarını rica ederim. Zaten aramızda patron-çalışan ilişkisi yoktur. Avusturya'da 60 kişilik ofiste çalışırken de hep bunu gördüm, öğrendim. Ciddi, soğuk bir yapımız yok, kardeş gibiyiz. Üretim performansımızdan da memnunum.
Dolayısıyla kalabalıklaşma durumunuz projelere bağlı olarak gelişecektir diyebilir miyiz?
Tabi, proje oldukça çalışan sayımızı artırabiliriz.
En fazla kaç kişiye çıkmayı tercih edersiniz?
On kişiyi geçmemeye gayret ederim. Bu rakamla her şeyi yapabilirsiniz. Diyelim ki 10 kişiyle üç proje yapabiliyorsunuz, üç projeyle ilgilenmek zaten benim maksimum. Daha fazla sayıda proje gelmeye başladığında inisiyatifi arkadaşlara bırakıyorsunuz. Ondan sonra o sizin mimarlığınız olmaktan çıkıyor. Tabi sizin çizginiz yine bellidir ve insanlar ona saygı gösterir fakat arada bazı şeyleri kaçırmış oluyorsunuz. Ondan sonra sadece, demin de sözünü ettiğim dış etmenler değil iç etmenler nedeniyle de kötü şeyler yapabilirsiniz.