"Mimarlık sosyal olmanızı gerektiren bir meslek"

24 Kasım 2019

NKFEZA diye bir mobilya tasarım markanız var, sivil toplum çalışmalarınız var, akademisyen tarafınız var. Bu farklı alanlar, tasarımınızı, mimarlık pratiğinizi nasıl etkiliyor, besliyor? Mimarlıkla bunlar arasında nasıl bir ilişki var?

FK: Mimarlık sosyal olmanızı gerektiren bir meslek. Her ne kadar mimarlık çok vakit alıp sosyal alanınıza çok az vakit bıraksa da bunu yapmak zorundasınız. Mimarlık biraz görsel ve iletişimsel bir konu olduğu için ne kadar bunu desteklerseniz dışarıda kendinizi o kadar besliyorsunuz. Bunu da sadece ofiste oturarak yapmanız mümkün değil. Bir de sosyal sorumlulukların manevi tarafı var. Mesela Darüşşafaka Okulları’nda benim uzman olduğum konularda yapılması gerekeni ben orada sosyal sorumluluk olarak yaptığımda hem kendi mesleğimi yapmış oluyorum, hem oraya olan borcumu ödemiş oluyorum. Bu beni çok iyi hissettiriyor. İyi hissedince başka konulara da kendimi daha iyi hissederek başlamış oluyorum. Bir de orada başka bir ihtiyaç çıkıyor yine kendi mesleğimle ilgili bir şey öğrenmiş oluyorum. Bir yatılı okulda günümüzde çocukların ihtiyaçları nedir, bunu çalışmış oluyorum. 

Akademisyen kimlik süper, çocuklar acayip şeyler öğretiyor. Hepsiyle ayrı proje çalışıyorum. Şu anda iki tane proje veriyorum. Proje 1’de “Container House” yapıyoruz. Bir konteynerdan ev yapıyoruz, hepsinin ayrı senaryoları ayrı kullanıcıları var. Benden öğreniyorlar ama onlar araştırdıkça ben de onlardan öğreniyorum. Proje 5’te de ‘Office’ projesi yapıyoruz. Hepsinin ayrı kullanıcısı var, hepsi farklı markalara ofis yapıyor. Çok zorlu bir süreç tabi, benim kendi ofisime vermem gereken vakit azalıyor. Daha çok çalışmak gerekiyor yorucu ama mesleki olarak beni çok besleyen bir durum.

NKHazır bu konuya girmişken mimarlık görüşlerinizi de dinlemek isteriz. Neden mimar olmak istediniz? Tekrar mimar olmak ister miydiniz? Mimar olmanın keyifli yönlerinden biraz da zahmetli yönlerinden bahsetmek gerekirse neler diyebiliriz? Genç mimarlara neler söylemek istersiniz?

FZ: Çok bilinçli değil aslında benim mimar olma isteğim. Bilmiyordum mimarlığın nasıl bir şey olduğunu. Zaten bizim zamanımızda bilgiye ulaşım bu kadar kolay değildi. Hayatımda mimar görmemiştim. Sadece lisedeyken resim yapmayı çok seviyordum ve matematik derslerim iyiydi. Resim hocamız bana tercih yaparken “sen mimarlık yaz” dedi, böyle yazdım. Tamamen bilinçsiz bir tercih aslında. 

İlk sene değil de ikinci sınıftan sonra sevdim bu mesleği. Şu anda da çok seviyorum. Hep diyorum “para kazanma problemi olmasa mimarlık dünyanın en güzel mesleği”. Mimarlar gerçekten çok donanımlı insanlar. Ukalalık yapmak istemiyorum ama her konu hakkında bilgi sahibi olmak zorundasınız. O kadar çok şey bilmeniz gerekiyor ki. Sürekli olarak öğrenmeye çalışıyorsunuz. Ama ne yazık ki bu mesleğin değerini sadece mimarlar biliyor. 

Bu meslek, hiç bir zaman da karşılığını almayan, okuması da yapması da çok zor bir meslek. Bazen tekrar mimar olur muyum diye sorguluyorum. Ama şu anda çok seviyorum. Mesela kızım mimarlığa yatkın olmasına rağmen bu düzeni görünce mimar olmak istemedi. Ben istemiştim benim sayemde 10 adım ileride başlayacaktı.  

Her sene Nisan ayında Milano Design Week’e gidiyorum. Oraya gidince iyi ki mimarım diyorum. Ortamlar, tasarımlar, konuşulan konular çok güzel. Biraz zor günler geçiriyoruz ama herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor.

NK: Gelecek hedefleriniz arasında neler var?

FZ: Mobilya tasarımı yapmak istiyorum. Çok hayallerim var bu konuyla ilgili. Mimari tasarım haricinde, biraz daha sanatsal çalışmalar yapmak istiyorum, resim gibi. Mimarlığı bırakmayı hiç düşünmüyorum çünkü ben mimarlığın belli bir yaştan sonra yapılabileceğini düşünüyorum, biriktirdiğim tecrübelerimi kullanmak zorunda hissediyorum. Vakit buldukça akademisyenliğe de devam etmek istiyorum. Hedeflerim spesifik değil ama birbirini besleyici çalışmalar, üretimler yapmak istiyorum. 

NK: FEZA’dan da bahsedelim o zaman biraz?

FK: Mobilya için Elips’ten ziyade kolay bir isim olsun istedik. Onun için ismi FEZA. Mobilya tasarımlarım ilk olarak 2012 senesinde All Design’da, Elips Tasarım adı altında sergilenmişti. O zamandan beri de bir çok fuar, bienal, design week vs. etkinliklerde sergilendi ve kullanıldı. Hepsinin bir hikâyesi var. Elle üretildikleri için hiç biri birbirinin aynısı da değil. Benim mobilya tasarım anlayışıma gelince, durduğunda bağırmasın; “ben şifonyerim”, “ben dolabım” diye. İçerdiği fonksiyonu kullanmadığımız zamanlarda mekâna farklı bir görsellik katmalı. 

UD: Siz bu tasarımlarınızı sadece kendi projelerinizde mi kullanıyorsunuz yoksa ticari satışı var mı?

FK: Ticari satışı henüz yok. Sosyal medya hesaplarımızda paylaşıyoruz, talepler geliyor ve üretiyoruz ama bir satış kanalımız henüz yok. Yurtdışında satış yapmak için görüşmeler devam ediyor. En son Tomtom Back to Home ve Designhood’da sergilendi. Geçen sene DesignWeek’e gitti. En son, BRUCO puf tasarımlarımız, Contemporary İstanbul’un orta alanında kullanıldı. Gördüğünüz gibi ofisimiz aynı zamanda da showroom.


Feza Ökten Koca ile...
Mimari ekipten...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :