NK: Bu sene bir de International Architecture Awards’da 4 kategoride ödül aldınız. WILO Pompa Merkez Ofis Eğlence ve Dinlenme Alanı, BJK Nevzat Demir Tesisi, Çatı Katı Loft ve Line Lighting. Biraz da bunlardan konuşalım.
FK: Wilo’nun Genel Müdürlük Binası Tuzla’da. Ben onlarla daha önce çalışmamıştım. Alt katta atıl bir alanları varmış. Burayı beyaz yakalılar için stres atabilecekleri, keyifli bir alan olarak kullanmak istediler.
Görüşmeye gittiğimde, showroom olarak kullanılan bekleme alanında karıştırıcı olarak kullanılan çok büyük bir pervane vardı, devasa boyutta. Daha ne konuşacağımızı bilmiyorken onu bir şekilde kullanmak istedim. Sonra alanı gösterdiler. O pervane benim projemin başlangıcı oldu aslında. Wilo’nun 3 tane kurumsal rengi var. Fonksiyonları konuştuk, ne amaçla kullanılacağını konuştuk. İçinde Play Station da var, pinpon, langırt, satranç, tavla oynuyorlar, kitchenette alanları var. Büyük bir projeksiyon perdesi koyduk, özel kutlama alanları var, doğum günü vs. kutlayabiliyorlar. Bu süreçte yaptıkları etkinliklerin fotoğrafları için bir duvar oluşturduk. 20 yıldır orada çalışan birinin belki gençlik ve yaşlılık fotoğrafları bile var. Böyle bir alan oluşturduk ama alanın çıkış noktası pervaneydi. Onun altına kocaman bir küre yapıp, onu aydınlatma elamanı olarak kullanırken, onu mekanın ana aksı olarak ele aldım, ondan sonra da zemin epoksi kurumsal rengi, tamamen onun etrafında oluştu. Dolayısıyla aslında kendi ürünlerini orada bir espri kaynağı olarak kullanmış olduk. Tabi açık tavan kullandığımız için akustik ihtiyacımız oldu. Bu akustik ihtiyaçlarını yaparken de kurumsal renkler, kurumsal çizgileri de değerlendirip keyifli, küçük ama güzel bir alan haline geldi.
Wilo Genel Müdürlük Binası
BJK Nevzat Demir Tesisi projesinde ise, zaten mevcut bina ve onun atıl bir bodrum katı vardı. Salonlar var ama koltuklar konmuş, çok iyi kullanılmıyor. Futbolcuların da sağlık amacıyla kullanmaları gereken bir havuz ve spa alanına ihtiyaçları var. Orada aynı zamanda hem masaj yapılıyor, hem de idman yapmaları gerekiyor. Havuz için 140 cm derinlik lazımdı. Sonra baktık temelde öyle bir imkanımız var, biraz daha inerek ve aynı zamanda da zeminde yüksek bir platform oluşturarak, 140 cm’lik havuz alanını yarattık. Çok güzel bir alan oldu. Vaha gibi, o bodrum katından hiç böyle bir şey beklemiyorsunuz; büyük bir havuz alanı, masaj odaları, sıcak yatakları, saunası, buhar odası olan bir alan oluşturduk futbolcular için. Barisol aydınlatmalarla da ferah bir alan oluştu. Zemin katında, bodrumu gören cam döşeme vardı. Onun mevcut halini de kullandık. Oradan gün ışığı da alan bir havuz oldu. Keyifli, 570 metrekare bir alan yarattık.
BJK Nevzat Demir Tesisi
Attic Loft ise benim çok sevdiğim bir proje. Almond Hill Acıbadem’de, çatı arası bir alan. Oradaki çatı arasını bir alt katındaki daireleri satın alırken alıyorsunuz. Münferit kendi girişi var ama insanlar genelde depo olarak kullanılıyor çünkü hiç ışık almıyor. Alt kattan dubleks yapıyorlar. Benim müşterim, karı koca doktor, oğulları da üniversiteye başladı, o da tıp okuyacaktı, onun için bir proje geliştirdik. “Dubleks yapmayalım” dedik. Çünkü dubleks yapınca iki kattan da alan kaybedecektik. 85 metrekare ve zifiri karanlık bir alandı. Mekanda içe doğru ikinci bir duvar örüldüğünü gördük, biraz kafa kurtarsın diye yapılmış. Biz onların hepsini kaldırdık, o hacmi tamamen kullandık. 16 adet çatı penceresi koyduk. İnanılmaz aydınlık oldu. Bir de daha loft mantığında yaptığımız için alanları da duvarlarla bölmedik. Yaşama alanı içinde; mutfağı, çalışma ve spor alanı, hepsini tek bir alanda topladık. Bir tek banyosunu, onu da camla böldük, jaluzi koyduk. Hatta banyoya da ses sistemi getirdik, banyoda jakuzide otururken televizyon seyredebilsin diye. Ortada da çok renkli ve büyük tek bir koltuk koyduk, ki o bizim aksımız oldu aslında. Ve o kafa kurtaramadığınız alanları da depo alanları olarak, yatak ve banyo kısmında kullandık. 135 metrekare bir alan oldu. Küçük ölçekli bir proje ama karalık bir depo alanındaki bu dönüşüm beni gerçekten heyecanlandırdı.
Attic Loft
NK: Genel olarak projelerinizin çoğunda özellikle canlı ve parlak renkleri kullandığınızı gördüm. Projelerinizde renk kullanımına dair neler söylemek istersiniz? Önemli bir yeri var, kurumsal kimlikten gelen de var ama Attic’te sizin ortaya koyduğunuz bir şey aslında.
FK: Kurumsal kimlikten gelenler de var, evet. Attic Loft’ta mümkün olduğunca aydınlık olsun diye beyaz ve gri renkler hakimdi. Genelde bir rengim var, o rengin içinde patlatacak başka bir renk koymaya çalışıyorum. Renkleri paylaştırmak değil de tek bir noktada buluşturmak. Şimdi üzerinde çalıştığımız bir konut projesi var, uygulaması bitmek üzere. Genel olarak çok ferah beyaz ve açık meşe kaplamanın hakim olduğu mekanlar. Ben projede vurgulamak istediğim noktaya göre, arada tek bir şeyi patlatmaktan yanayım, mesela kırmızı bir kapı yapmak.
NK: Favori renginiz var mı, projeden projeye değişiyor mu?
FK: Favori rengim değişiyor. Sarı, kırmızı, turuncuyu kullanmayı seviyorum ama projeden projeye değişiyor. Çok rengarenk sevmiyorum çünkü insanı yorsun istemiyorum. Özellikle evlerde çok baskın duvar kağıtları ve renkleri kullanmayı sevmiyorum. Bence yoruyor insanı, ben öyle hissediyorum. Bir objede çok renklilik, tek bir koltukta çok renklilik, vurgulayıcı bir iki öğe tercih ediyorum.
Line Lighting