"Mimarlıktan önce felsefe okumaya başladım"

01 Mart 2013

Lao Tzu ve Tao Te Ching ile ilk tanışmanızdan başlayalım istersiniz. Sanırım, "İkinci Dünya Savaşı'nın canavarlığı" olarak tanımladığınız dönemde karşılaştınız ilk kez bu ikiliyle…

Tao Te Ching, Türkiye'de ilk kez 1946'da, Ankara Üniversitesi'nin ünlü Alman sinolog hocası Wolfram Eberhard'ın asistanı Muhaddere Özerdim tarafından Türkçeye çevrilerek Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Taoizm adıyla yayımlandı. Özerdim, tek bir kaynaktan Türkçeye çevirmek yerine, birçok eserden derleyerek hazırladı kitabı. Hocası Eberhard da bu çeviriye bir önsöz yazarak eşlik etti. Ben o dönemde üniversitede öğrenciydim. O günden bu yana, 65 yıldır çeşitli dillerden çevirilerini okudum, okuyorum.

Aslında ben felsefe okumaya 70 yıl önce başladım. Üniversitenin son sınıfında Felsefe dersi aldıktan sonra Henri-Louis Bergson'u okudum. Bu alanda okuduğum ilk kitap, Prof. Dr. Mustafa Şekip Tunç'un Türkçeye Yaratıcı Tekamül olarak çevirdiği, Bergson'un L'Evolution Créatrice adlı eseriydi. Dolayısıyla uzmanlık alanım olan mimarlık ve mimarlık tarihinden önce felsefe okumaya başladım.

"Harp içinde geçen hikâyeler hiç de güzel değildir"

Taoizm'i ilk kez okuduğum yıllarda harp (İkinci Dünya Savaşı) içinde bir dünyada yaşıyorduk. Harp içinde geçen hikâyeler hiç de güzel değildir. İnsan öldürmek üzerine kurulu bir sistemin varlığını sürdürdüğü böylesi bir ortamda hayata tutunmanızı sağlayacak şeyler ararsınız. Dolayısıyla, başka devirlerde de çıkış yolu arayan insanların resme, şiire, felsefeye, tasavvufa gittikleri gibi ben de bu öğretiye yöneldim. Çin kültürüne ilişkin okuduğum bu ilk kitap adeta benim başucu kitabım oldu. O dönemde Çin kültürü üzerine ayrıntılı bir çalışmam ve bilgim yoktu. 1962'de Amerika'ya gittiğimde gördüm; Zen Budizmi çok modaydı. Ben de Budizm, Zen Budizmi vb derken Çin tarihi, sanatı, Doğu felsefesi üzerine eserler okumaya başladım. O okumalar aşamalardan geçerek bugünlere geldi; bir felsefe kitaplığım bile oluştu.

"En çok okuduğum dönem, askerliğimi yaptığım dönemdi"

Ben mimar olarak yetiştim ancak felsefeye de ilgi duyduğumdan, mimarlık sanatı ve estetiği üzerine elime ne geçerse okudum. O yıllarda Fransızcadan başka yabancı dil bilmiyordum; Türkçe doğru dürüst bir yayın da yoktu işin gerçeği! Üniversitede okumalarım başladı ama 1949'da üniversiteyi bitirdikten sonra en çok okuduğum dönem, askerliğimi yaptığım sıralarda oldu. Askerliğimi yaparken çok sayıda sanat tarihi ve felsefe kitabı okudum. Askerliğin ardından 1952'de asistan olarak İTÜ'de görev yapmaya başladıktan sonra ise yoğun bir biçimde sanat tarihi, mimarlık tarihi, estetik vb konularda okumalar yaptım.


Prof. Doğan Kuban'la Taoizm Üzerine...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :