Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile programının yoğun olduğu gerekçesiyle görüşme yapamadık. Fakat, Fatih Belediyesi Yenileme Alanları ile İlgili Danışmanı Mustafa Çiftçi, mail yoluyla sorularımızı yanıtlamayı kabul etti. Mustafa Çiftçi'nin yanıtlarını aynen yayımlıyoruz:
*Sulukule, dünyada bilinen en eski Roman yerleşim bölgesi olarak tanımlanıyor ve sur koruma bandı içinde yer alıyor. UNESCO surların çevresiyle, çevresinde yaşayan insanlarla ve onların kültürleriyle bir bütün olarak korunması gerektiğini söylüyor. Bu projenin UNESCO'nun koruma mantığına ters olduğunu düşünüyor musunuz?
İddia edildiği gibi bu alan, Romanların tarihsel olarak yerleştikleri mekânlar değildir. Osmanlı zamanında ve daha önceki tarihsel dönemde sur dışında yaşayan bu grup, Osmanlının Yeni Çeri Ocağını (1826) kaldırmasıyla (İstanbul Surları ikametgâh ve talim alanları olarak yeniçerilerin kullanımında idi) sur içlerine doğru gelmeye başlamışlardır. Ancak esas yerleşimleri 1918 yangınından sonra oluşmuştur. Yerleşim alanları Edirne kapı ile Topkapı arasında ki Yenibahçe denilen ve şu anda Vatan Caddesinin bulunduğu dere yatağının sağı ve solu idi. Bu alan 1960' lı yıllarda Vatan Caddesinin açılması esnasında tamamen yıkılarak ortadan kaldırılmıştır. Burada yaşayan Romanların bir kısmı komşuları olan Neslişah ve Haticesultan Mahallelerine doğru kayarak buraları ikamet olarak kullanmaya başlamışlardır. Bu alandaki tarihi türbeler, camiiler-hazireler (Neslişah Sultan Camii ve Haziresi, Mihrimah Sultan Camii ve Haziresi), alanın tarihi süreç itibarı ile bir gruba ait eğlence merkezi olarak kullanıldığını değil, tam tersi Osmanlının üst ve orta tabakasını oluşturanlar tarafından kullanıldığını gösteren bir gerçektir.
Tarihi gerçek böyle olmasına rağmen, proje Unesco kararları içeriğinde değerlendirilmiştir. Kara surları ve eklentileri olan tarihsel ve kültürel anıt yapılar tamamen korunarak etrafındaki işgallerden arındırılmış, yaşayan kültürün korunmasını sağlayacak alt yapı, sosyal ve kültürel doku alanları oluşturulmuştur.
Sulukuleliler, meslek odaları ve çeşitli sivil toplum kuruluşları Sulukule Kentsel Yenileme Projesi'ni katılımcı, sosyal ve ekonomik bir proje olmadığı gerekçesiyle eleştiriyorlar. Sulukuleliler, 2005 yılında projeyi televizyondan duyduklarını, belediyenin kendilerini herhangi bir bilgi vermediğini ve projenin hazırlanışı sırasında fikirlerinin sorulmadığını söylüyorlar. Eleştirilere nasıl yanıt vermek istersiniz?
Bölgede yaşayan herkesle haftada iki gün olmak kaydıyla 2006 Mayıs - Temmuz ayları içersinde ada bazında toplantılar yapılmıştır. Toplantıda insanlara ne tür proje istedikleri, bu konuda belediyeden neler bekledikleri, projeye katılım süreçleri ile dilek ve temennilerinin neler olduğu detaylı bir şekilde ortaya konulmuş ve tartışılmıştır.
Tartışmalar sonucu, bölge halkının ekonomik, sosyal ve kültürel durumları itibarı ile projenin sosyal bir proje olarak tasarlanması gerektiği ortaya çıkmıştır.
Bu durum üzerine projenin dönüşümünün sağlanması ve sosyal bir proje olarak hayata geçebilmesi ancak kamu desteği ile mümkün olabileceğinden, bu konuda yatırım yapan ve bir kamu kuruluşu olan İBB ve TOKİ ile temasa geçilmiş ve TOKİ bu konutları maliyetine yapmaya karar vermiştir. Bu durum 13.07.2006 tarihinde karşılıklı imzalanan protokolle karar altına alınmıştır.
Kısacası Proje 2006 yılı ortalarından itibaren oluşturulmaya başlanmış ve bu süreç 2007 yılı Eylül ayı sonuna kadar sürmüştür. Bu süreç, projeyi şekillendirecek olan tarihsel ve kültürel dokunun araştırılması, uluslararası kararların irdelenmesi, hak sahiplerinin talep ve temennileri, sivil toplum örgütlerinin önerileri dikkate alınarak proje oluşturma ve geliştirme çalışmalarıyla geçmiş ve proje tamamlanarak kurulca onaylanmıştır.
Sulukuleliler, Sulukule'den ayrılmak istemediklerini fakat daha iyi koşullarda yaşamak istediklerini söylüyorlar. Onların Taşoluk'a ya da başka yerlere gönderilmesi zorunlu mu? Sulukule'de kalmasını fakat ekonomik açıdan da gelişimlerini öngören başka projeler geliştirilemez mi?
Yaşayan kültürün korunmasını sağlayacak alt yapı, sosyal ve kültürel doku alanları oluşturulmuştur. Bölgede mülkiyet anlamında ve mevcut durumda 620 adet konut, 44 adet işyeri bulunmaktadır. Proje bu hane sayısı ve fiili durum esas alınarak hazırlanmıştır. Projenin hedefi burada ikamet eden ailelerin tamamının burada oturabilmesini sağlamaktır. Ancak kiracıların alanda mülkiyet hakları bulunmadığı için, alandan konut edinmeleri yasal olarak mümkün değildir. Buna rağmen ülkemizde ilk defa bir uygulama yapılmış ve proje kapsamında kalan kiracılara ayni şartlarda konut edinme hakkı sağlanmıştır. Kiracı hane sayısı 434 adet olup eski mülk sahipleri ile anlaşmaları halinde bölgede oturmaya devam edebilirler. Çünkü şu anda mevcut hane sayısı kadar konut ve işyeri üretilmektedir. Bu durum, buradan hiçbir ailenin başka bir yere gönderilmediğinin açıkça ifadesi ve delilidir.
Sulukule'deki somut olmayan kültürel mirası korumak için nasıl çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz?
Bu soruya ilişkin cevap yukarıdaki paragraflar içersinde verilmiştir.