Nefes mi heves mi?: Al Azhar Parkı ve çevresi

Birer defa ziyaret ettiğimiz Çöp Şehir ve Ölüler Şehri'nin tam tersine, Al Azhar Parkı'nın önünden defalarca geçtik. Kahire'ye gelmeden önce yapılan sunumlar ve internet araştırmamızdan ötürü hakkında bilgi edinmiş, ölçeği ve projesi karşısında şaşırıp yadırgamış, bu büyüklükte bir kent parkının Ortadoğu İslam kentindeki işlerliğini sorgulamıştık. Ancak edindiğimiz bir diğer bilgi ise, çalışmalarına ve bakış açısına güvendiğim Project for Public Spaces oluşumunun hazırladığı "Dünyanın 60 Muhteşem Kamusal Mekanı" listesinde yer alıyor olmasıydı.

Ağa Han Kültür Vakfı'nın desteğiyle gerçekleşen proje, park inşasını çevresiyle birlikte ele alarak parkın hafriyat sürecinde ortaya çıkan eski ortaçağ kent surlarının restorasyonunu ve yakınında bulunan Darb Al-Ahmar mahallesinin rehabilitasyonunu da hedefleniyor. Park işlevi verilmeden önce 500 yıldan uzun bir süre boş kalan, moloz ve çöp yığınlarıyla dolu bu alan, zaman içinde kentin dayandığı ve içine aldığı bir bölge haline gelmiş, park projesi ise kentlinin nefes alma arayışına çözüm olmuş.

1992 yılı itibariyle başlayan kazıları; tonlarca toprak taşınması, projelendirme süreci, bitkilendirme ve peyzaj tasarımı izlemiş. Hatta ilk etapta parkın yapımı için sorun teşkil edeceği düşünülen ve 80'li yıllarda kentin su ihtiyacını karşılamak üzere çöp alanına yerleştirilmiş olan su tankları, önemli bir potansiyel olarak peyzaja entegre edilmiş. 30 milyon dolara mal olan proje, 2005 yılında Kahirelilerle buluşmuş.

>>>>>