30 hektarlık bu park alanının inşa süreci ve surların restorasyonu devam ederken, eski Kahire'nin Memluk döneminde gelişen ve birçok önemli dini, ticari ve yönetim yapısını barındıran Darb Al-Ahmar bölgesi, canlandırma/rehabilitasyon süreci başlatılmış. Kentsel gelişme, afet ve düşük gelirli popülasyonun bu bölgede neden olduğu mimari bozulmalara ve sosyo-ekonomik yapıya yönelik projeler programlanmış. Ayakkabı üretimi, mobilya yapımı, el yapımı turistik ürün tasarımı gibi küçük işgücü eğitimleri ve mikrokredi desteği sunulmuş. Ancak dünyanın her yerinde bu ve benzeri projelerde görüldüğü gibi, mahalleliye sunulan konut kredileri, ev sahiplerine avantaj sağlarken kiracıları yerinden eden bir sürece dönüşmüş. Kente önemli bir soluk getiren, başlı başına bir odak noktası olduğu gibi çevresini de fiziksel ve ekonomik anlamda "gelişmeye teşvik eden" park projesi, bu dönüştürücü etkiye hazır olmayan, altyapı ve konut stoğu ile çarpışır bir durumda, doğası gereği...
Gelelim park içindeki deneyimlerimize… Öncelikli konu, kapıda farkettiğimiz giriş ücreti. 1 Mısır pound'u, çok değil. Ancak bize açıklandığı üzere bu ücret, Mısır'da sayısı oldukça fazla olan evsizlerin parka girişini sınırlayacak ölçüdeymiş. Bizler "kamusal mekanın giriş ücreti olur mu" derken, çevremizdeki Kahireliler bu uygulamadan çok memnun olduklarını, hatta Nil kıyısındaki çoğu mekanda giriş ücretlerinin aynı sebeplerden ötürü uygulandığını belirttiler. 20 milyonluk mega şehrin çelişkileri…
Ölçeği, giriş ücreti, etki alanı vb. önbilgiler nedeniyle olsa gerek, içeride çok fazla insan ve etkin kullanım göreceğimi tahmin etmiyordum. Sonrasında gördüklerim ise beni epey şaşırttı. Demek ki asıl ihtiyacı, kültürün şekillendirdiği sosyal mekan alışkanlıkları veya mevcut kent hayatında yaşananlar etkilemiyormuş. Asıl ihtiyaç açık, rekreatif, yeşil bir alanmış. Ve bu alan mümkün olduğunca yerel estetiğe ve kültüre uygun tasarlanmıştı… Kimi zaman dekoratif bir hava hissettirse de etrafıma baktıkça, insanların bu park ile ne kadar bütünleşip, burayı nasıl kullandıklarını gördükçe, onların benim algıladıklarımdan öte bir mekanı farkedip kullandıklarına birebir tanık oldum. Ailece, kadın kadına veya çiftler halinde birçok alternatif mekanı kullanıyorlardı. Yeme içme yerleri her keseye ve zevke hitap edecek şekilde çeşitleniyordu. Mini konserler, geniş çim alanlar, Kahire silueti önünde oluşturulmuş tepeler, seyir terasları, su kenarı parkurlar...
Sonunda bir terasa çıkıp öylece Kahire'yi izlemeye koyulduk. Geceydi. Darb Al-Ahmar mahallesi tam karşımızda duruyordu. Pencerelerden süzülen ışıkları ile… Merak ettik… Kim bilir daha ne kadar sürecekti parlaklıkları?
Al Azhar Parkı ile vedalaşarak, ertesi gün kent merkezinin dışını keşfetmek üzere yola koyulduk…