Yalova'nın eski belediye başkanlarından Yüksek İnşaat Mühendisi Cengiz Koçal da, bizzat tanık olduğunu belirttiği Termal Büyük Otel'in hasar ve kusurları hakkında şunları aktarır: "(...) Tamir aşamasında bütün kolonların, kirişlerin ve döşemelerin, kısacası kullanılmış bütün demirlerin son derece korozyona tabi olduğu ve kelimenin tam anlamı ile elle ovulduğunda dağıldığı görülmüştür. Kişisel kanaatim odur ki, bilhassa bodrum katındaki kaplıca banyo suları bu korozyonun oluşmasında büyük rol oynamıştır. Bu paslanma, demir kesitlerinin sadece dıştan bir iki milimlik kısımlarının değil, tüm demir kesitlerinin elle ovalanacak hale gelmesine neden olmuştur. [Bina] en ufak bir çekme kuvvetini dahi taşıyamayacak duruma değildi.Yıkılma kararı alınmadan önce bu tamir aşamasında Ankara'dan gelen teknik heyetle bu durumu gördüğümde, o binanın o güne kadar nasıl ayakta kaldığına hala daha şaşarım."
Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mükerrem Taşçıoğlu'nun Termal Oteli ile ilgili anlattıkları ise şöyledir: "Bu otelin zaman içinde fonksiyonunu kayıp ettiği, bugünün modern otelcilik anlayışı ile bağdaşmayacak bir görünüme, bir hüviyete kavuştuğu için artık hizmet dışı bırakılmasının yanında, alt katındaki kükürtlü suların tesiri ile betonarme demirlerinin korozyona uğramış olması, bir tehlike arz etmesi ve bu konuda alınmış bir rapor sonucuna göre de binanın yıkılması ve yerine yenisinin yapılması öneriliyordu. Bu karara bir kısım kimseler "Atatürk'ün hatırasıdır" diye büyük iddialarda ortaya atılmak suretiyle "Aman ha dokunmayın" dediler. Hadise o kadar geniş boyutlara ulaştı ki, "Bunun saçakları o devrin mimari özelliğinin bir simgesidir" dediler. Çareyi Sayın Cumhurbaşkanımızı da alıp buraya getirip, bu işi neticelendirmekte bulduk."
Sonuç olarak dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 31 Temmuz 1984 günü Termal tesislerine gelir. Her katı ayrı ayrı inceleyen ve raporlara bakan, söylenenleri dinleyen Evren'in de otelin balkonuna çıkarak "Raporlar ortada…Haklısınız, yıkın burayı!" dediği konuşulur. Otel, 1984 senesinde yıkılır.
Geçen yıllar içinde Termal Otel'in yıkımına giden sürecin 12 Eylül döneminin iddia edilen "anti-kemalist" söylemleri ile ilişkilendirilmesi de söz konusu olur. Hatta gazeteci – yazar Faruk Kırtay, otelin "korozyondan değil, ideolojik erozyon"dan yıkıldığını öne sürer. Fakat otel arazisinin 84'ten 2000'e dek boş kalması, ancak 2004 yılında Gazi Üniversitesi tarafından hazırlanan projeler eşliğinde yeni bir inşaat ile anılması, ideolojik tartışmaların çok ötesinde, çok daha vahim bir sorunsala işaret eder: Türkiye'de pek çok yapı, plansız ve programsız şekilde, ardından gerçekleştirilebilecekler üzerine neredeyse kafa yormadan ve değerlendirme alternatifleri ilgili uzmanlar ile görüşülmeden yok olup gidiyor gibi gözükür. Termal Otel'in yıkımı, bu uzmanlığı arkasına almış olsa da sonraki süreçte onlara yer vermeyerek kentsel dönüşümün dinamiklerine katkı yapmakta gecikmiş, ve hatta bunu imkansız kılmıştır.