MesutT: Ne kadar zamandır burada çalışıyorsunuz?
Öğrenci olduğum dönemde stajyer olarak başladım ve 25 yıldır da burada çalışıyorum.
MesutT: Ne oldu sizi buraya bağlayan?
İlk stajer olarak geldiğimde evime çok yakın olması önemliydi, çünkü aynı zamanda öğrenciydim. Yolda kaybedeceğim zamanı evimde geçirdim. Zamanla yapılan projeleri ve Cafer Bey'i tanıdıkça başka bir büroyu düşünmedim. İş ortamının huzurlu olması da benim için önemli, yoksa işteki stres eve de yansıyor. Huzursuz ortamda insan üretken olamıyor.
MesutT: Bu 25 yılda nelere tanıklık ettiniz?
Her yönden geliştiğini söyleyebiliriz. İlk başlarda toplu konut, yalı restorasyonları, hatta apartman projeleri yaparken, şimdi daha çok kitleye hizmet veren oteller, kültür merkezleri, tatil köyleri, golf club projeleri yapıyoruz. Örneğin, yakın zamanda Süreyya Operası'nın restorasyonunu yeni bitirdik. Çok güzel bir iş başardığımızı düşünüyorum.
MesutT: Sizin, özellikle restorasyon projeleri üzerinde çalıştığınızı öğrendik. Neden?
Eski eser binalarla uğraşmak hoşuma gidiyor. Şimdi Kılıç Ali Paşa Hamamı üzerinde çalışıyoruz ki bir Mimar Sinan dönemi yapısıdır. Müthiş keyif aldım. Hele bir de inşallah restorasyonunu da yaparsak çok mutlu olacağım. Yeni çağdaş yapılar yapmak da güzel, ama o eski eserleri orjinalliğini bozmadan günümüz şartlarında değerlendirmek, topluma yeniden kazandırmak çok güzel bir olay aslında. Eskiden beri severim tarihi yapılar üzerine çalışmayı.
Sanırım herkesin bir tarzı var, bende bu tarz işleri seviyorum.
MesutT: Bir çalışan için ‘büro' ne demektir?
Benim için ‘huzurlu bir iş, işverenle çalışanlar arasındaki karşılıklı saygı-sevgi-güven alışverişi vede insanın kendine güvenini kazandıracak işler yapması' anlamına geliyor. Burada çalışmak bana her zaman keyif vermiştir ve bundan hiç pişmanlık duymadım. Hiç kendi ofisimi açmayı düşünmedim, çünkü burada yirmibeş senemi geçirdim zaten kendi bürom gibi oldu. Kendi bürom olsa bundan ne daha az nede daha çok çalısırdım. Aşırı hırslı ya da iddialı bir insan olmayışım da belki etken olabilir.