Serginin hazırlık aşaması ne kadar sürdü?
Her iki sergi için yaklaşık 1,5–2 senelik bir hazırlık aşaması oldu. Tabi süreç ivme kazanarak ilerledi. Son birkaç ay kitap hazırlıkları çok vaktimizi aldı. Kitapların Türkçe-Yunanca, Türkçe-Ermenice ve Türkçe-İngilizce olmak üzere 3 dilde hazırlanmasını istedik. Bu da, her bir makalenin iki ayrı dile tercüme edilmesi demek.
Öncesinde sizin biriktirdiğiniz bilgiler vardı. Peki işbirliğinde bulunduğunuz kurumlar sürece nasıl bir katkıda bulundular?
Her iki sergi için de listeler hazırladım. Fotoğrafçılara kolaylık sağlaması amacıyla, binaları ve mimarları semtlere göre düzenledim.
Ermeni mimarlar sergisi üzerine çalışırken destek aldığım HAYCAR Mühendis ve Mimarlar Dayanışma Derneği, mimarların yurt dışında yaşayan akrabaları ile iletişim kurdu. Böylelikle o kanaldan elimize bazı ekstra bilgiler ulaştı. Bunun yanı sıra Agos Gazetesi de iki defa isim listesi yayımladı, ama umduğumuzdan daha az geri dönüş oldu.
Serginin Rum mimarlar ayağında HAYCAR gibi doğrudan mimarlık ile ilgili bir STK yoktu. O projede kimlerin desteğini aldınız?
Zoğrafyon Lisesi Mezunlar Derneği'nin bir lokali var. Orada, 4-5 kişiden oluşan bir Destekleme Komitesi kurduk. Önümüze çıkan sorunlarla bu komite ilgilendi. Ayrıca, şu anda Yunanistan'da yaşayan eski dostum, İTÜ Mimarlık mezunu Savas Çilenis de bize yardımcı oldu. Kitabın editoryal işlerini ise sanat tarihçisi Doç. Dr. Eva Şarlak ile birlikte yürüttük.
Ermeni mimarlar projesinde olduğu gibi Rum mimarlarda da birincil ilişkiler üzerinden iletişim kurulmaya çalışıldı ama dış yardım maalesef cılız kaldı.
Arşiv alışkanlığı gelişmemiş bir toplum olduğumuzdan, akrabalara ulaşılsa dahi, çizim ya da belgelerin saklanmış olma olasılığı zayıf kalıyordur…
Evet, maalesef. Doğrusu başlangıçta, cemaat gazetelerinde isim listeleri yayımladığımızda çok sayıda geri dönüş olacağını umuyordum. Hiç biri gerçekleşmedi. Birkaç kişi geri dönse de pek işe yarar bir malzeme toplayamadık.
En ilginci, Süreyya Sineması'nın mimarı (Keğam Kavafyan) ile ilgili… Geçtiğimiz Temmuz ayında, 40-45 kişiden oluşan bir Ermeni grubu ile HAYCAR'ın düzenlediği Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu turlarına katıldım. Oda arkadaşım Parisli Daron Manuelyan ile çok yakın dost olduk. Bana, Amerika'da yaşayan ve babası mimar olan bir Ermeni arkadaşından bahsetti. Ama o sırada soyadını tam hatırlayamadı. Bu sayede, HAYCAR vasıtasıyla Keğam Kavafyan'ın oğlu olduğunu öğrendiğimiz Philippe Kavafyan'a ulaşmış olduk. Bize, babasının Fransa'da okuduğu dönemki pasosuna varıncaya kadar pek çok bilgi ve belge gönderdi. Neredeyse küçük çaplı bir Keğam Kavafyan sergisi açacak kadar belge oluştu elimizde. Ama maalesef bunları henüz değerlendiremedik. Yakın dönemde Keğam Kavafyan'ı tanıtan bir makale yazmayı planlıyorum.
Süreyya Sineması, Mimar: Keğam Kavafyan, Foto: Atölye MD
Süreyya Sineması'nın mimarının Keğam Kavafyan olduğunu ilk kez siz ortaya çıkardınız. Restorasyon sırasında da bu konuda bir bilgiye ulaşılmamıştı sanırım. Keşif sürecinizi paylaşabilir misiniz?
Süreyya Sineması tescilli eser olduğu için projenin öncelikle Koruma Kurulu'ndan geçmesi gerekiyor. Kurul; belge, bilgi, dönemin resimleri vs her şeye ait bir dosya istiyor. Uygulayıcı da her birini tek tek araştırıyor. Bu arada Süreyya Paşa'nın anılarını yazdığı kitap referans alınıyor. Kitapta Paşa, Süreyya Sineması'nı nasıl yaptırdığını 20-30 sayfa boyunca anlatıyor. Ama bu arada binanın mimarından söz etmiyor.
Süreyya Paşa çok ilginç bir kişilik ve Kadıköy ile de çok ilgileniyor, dernekler vs kuruyor. Kurtuluş Savaşı için para toplamak üzere müsamere yapılacak. En müsait salon Rum Kilisesi'nin salonu, ama müsamereye izin verilmiyor, hatta bu nedenle birtakım gerginlikler de yaşanıyor. Bu durum Süreyya Paşa'nın içine dert oluyor ve kendi mekânını yaptırma kararı alıyor. Restorasyon ekibi anlaşılan incelemesini bu noktada sonlandırmış. Ben ise okumaya devam ettim ve 40-50 sayfa sonra, başka bir inşaat anlatılırken, sinemayı yapan mimarın adı da geçti. Sonrasında, az önce bahsettiğim tesadüfler yaşandı ve oğlu ile yazışarak gerekli bilgileri edindik.