İstanbul'un olimpiyat adaylığıyla başlayan süreçte spor yatırımları artarken, özellikle üç büyük kulübün başını çektiği kulüpler, gelirlerini artıracak yatırımlar için kollarını sıvadılar. Bu amaçla şirketleşmeye başlayan kulüpler, önemli bir gelir kalemi haline gelen spor tesislerinden elde edecekleri gelirleri önceden planlar hale geldiler. Bunun için yeni yatırımlar bir gereklilik olarak ortaya çıktı. Bu kapsamda ilk ciddi girişimi yapan kulüp Galatasaray oldu. Mecidiyeköy'deki mevcut Ali Sami Yen stadyumunun bulunduğu arazi için 1997 yılında (yanında bulunan Likör fabrikası arazisini de içine katmayı isteyerek) uluslararası kalitede çok işlevli bir proje yaptıran kulüp, 2001 yılındaki ciddi girişimlerine rağmen finansal sıkıntılar nedeniyle bu projeyi hayata geçiremedi. Daha sonra devreye TOKİ'nin de girmesiyle üst kullanım hakkı Galatasaray'a ait olan Ali Sami Yen stadyumu arazisi karşılığında Galatasaray kulübüne devredilen Seyrantepe arazisi için Almanya'daki ASP firmasına, yine çok işlevli olarak kullanılabilecek, uluslararası standartta, Türkiye'nin çatısı açılır kapanır ilk stadyum projesi hazırlatıldı. İhale süreci tamamlanan projenin temeli geçtiğimiz ay atıldı.
Fenerbahçe kulübü yola daha sonra çıkmasına rağmen 1999'da açıkladıkları yeni Şükrü Saracoğlu Stadyumu projesini aşamalı bir şekilde gerçekleştirerek kullanıma sokmayı başardı. 50530 oturma kapasitesine sahip stadyum, 2009'daki UEFA Kupası finalinine de sahne olacak. Ayrıca Fenerbahçe Spor Kulübü, Ataşehir'de 10 bin kişilik bir spor salonunun da içinde yer alacağı, kulübe gelir getirecek diğer ticari alanlarla da desteklenen bir proje için arazi tahisisi konusunda Kadıköy Belediyesi'yle görüşmelerini sürdürüyor.
Beşiktaş Jimnastik Kulübü de sportif rekabetin yanında tesisleşmede de rakipleriyle boy ölçüşebilmek için harekete geçti. İstanbul'da faaliyette bulunan en eski stadyum olan Beşiktaş İnönü Stadyumu'nda 2004 yılında yaptığı genişletme çalışmasıyla kapasiteyi 33 bin kişiye çıkartırken, yeni bir projenin de çalışmalarına başladı. Öngörünüm ve tarihi eser statüsü nedeniyle Dolmabahçe Sarayı tarafındaki açık tribüne müdahale edilememesi nedeniyle yeni stadın şu anki stadın orta sahasından arkasındaki Büyükşehir Belediyesi'ne ait araziye doğru yapılması planlanıyor. Ayrıca deniz tarafındaki tribünün yine yeni stat projesi içinde yer alacağı fakat farklı etkinlikler için kullanılacağı vurgulanıyor. Bu yeni projede VIP locaları, restorantlar, mağazalar gibi gelir getirici bir takım birimlerin de bulunması hedefleniyor. Yeni projeyle kapasitenin 45-50 bin kişi düzeyine çıkarılması planlanıyor. Kulüp ayrıca geçtiğimiz yıllarda Akatlar Spor Salonu'nu basketbol takımının maçlarını oynanabileceği şekilde modernize ederek hizmete sokmuştu.
Trabzonspor ise stadyumunu yenileme çalışmasını, kentin gelişimine de büyük katkı sağlayabilecek bir "spor kenti" projesiyle birleştirerek, kenti 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatları'na aday konuma getirmeyi hedefliyor. Bu projede çeşitli spor alanlarının yanısıra kültür ve kongre merkezi, alışveriş merkezi, rezidans, hastane ve otel gibi tamamlayıcı işlevler de öngörülüyor.
Son yıllarda Trabzonspor dışında bazı Anadolu kulüpleri de stadyumlarını yenilemek için atılım içerisinde. Bunlar arasında Kayserispor, Konyaspor, Bursaspor, Antalyaspor, Ankaraspor ve Manisaspor gibi kulüplerimiz yer alıyor. Bu yatırımların toplam maliyetlerinin 430 milyon $'ı bulacağı tahmin ediliyor (Alp, Furkan; Anadolu Futbola 430 milyon $ yatıracak, Sabah Gazetesi, 1 Nisan 2007) (http://arsiv.sabah.com.tr/2007/04/01/eko115.html)
Bu kulüplerimiz arasında yatırımlarını en kısa sürede hayata geçiren kulüp ise Kayserispor oldu. Belediyenin de desteğini alarak 33 bin kişi kapasiteli modern bir stadyumun inşasına geçen sene başlayan Kayserispor, projeyi, stadyumla entegre bir spor salonu, bir yüzme havuzu, bir adet idari bina, bir atletizm pisti ve tenis kortlarından oluşan bir spor kompleksi olarak el aldı. Yapımı hızla süren stadyumun bahar aylarında tamamlanması hedefleniyor.
İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nun 2003 yılında hizmete girmesiyle İstanbul'un adaylık sürecinde diğer spor dallarıyla ilgili tesislerin yapımıyla ilgili oluşan beklentiye rağmen bu konuda beklenen atılımın gerçekleştirilemediği söylenebilir. Örneğin Ataköy'de yapımına 10 sene önce başlanan Sinan Erdem Çok Amaçlı Spor Salonu'nun inşaatı uzun bir süredir ilerlememekle birlikte, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası organizasyonunu gerçekleştirme hakkını elde eden Türkiye, tesislerini zamanında yetiştirememe ve Dünya Şampiyonası'nı düzenleme hakkını kaybetme riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Ayrıca bu salona, seyircilerin sahanın etrafındaki atletizm pisti nedeniyle oyun alanına uzak kalması nedeniyle FIBA ve Türkiye Basketbol Federasyonu tarafından da, sıcak bakılmıyor. İstanbul'un daha merkezi bir yerinde inşa edilecek, atmosferi basketbola daha uygun ve ulaşımı daha kolay bir basketbol salonunun inşasıyla ilgili girişimler sürüyor. Bu amaçla eski şehir planlarında da spor alanı olarak gözüken Maçka Parkı'na zemine gömülü olarak planlanan 15 ila 20 bin seyirci kapasiteli bir spor salonu inşa edilmesi düşünülüyor. (Kaynak: http://sporvizyon.zaman.com.tr/?bl=81&hn=12152)
Bu tür büyük organizasyonlar sayesinde yeni tesislere kavuşan bir başka ilimiz de İzmir. 2005'de kentte düzenlenen Universiade (Üniversite Olimpiyatları) sayesinde İzmir, Halkapınar Spor Salonu ve daha birçok yeni tesise kavuşurken, kullanışsız olması nedeniyle uzun bir zamandır atıl durumda bulunan Atatürk Stadyumu da modernize edildi.
Spor tesisleri konusunda bir başka heyecan verici gelişme ise 2007'nin başlarında yaşandı. İki yıldır uluslararası WTA İstanbul Cup Tenis Turnuvası'nı düzenleyen İstanbul Cup şirketi, Türkiye'ye her yıl 200 bin tenisseveri çekecek 15 milyon dolarlık 'tenis köyü' inşa etmeye hazırlandığını duyurdu. Milli Emlak'ın, Yeşilköy'de İstanbul Atatürk Havaalanı'nın karşısında ihaleye çıkardığı 40 dönümlük araziyi almak için girişimde bulunan şirket, buraya 10 bin kişilik bir arena, sporcu oteli ve 30 civarında kort yapmayı planladığını açıkladı. WTA Tour'un yıllık genel kurul toplantısı sonucunda WTA Tour Şampiyonası'nın 2011-2013 yılları arasında da üç sene süre ile İstanbul da olacağı açıklandı. Şampiyonanın bu tesislerde gerçekleştirilmesi hedefleniyor.
Bütün bu yatırımların yanısıra Türk mimarları ve inşaat firmaları da Türkiye dışında uluslararası standartta bazı spor tesislerine imza atıyorlar. Bunlardan yapımı devam eden ikisi; tasarımı Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından yapılan ve Sembol ve Alke İnşaat firmalarının gerçekleştirdiği Kazakistan'daki Astana Stadyumu ile Ukrayna'nın Donetsk kentinde Enka İnşaat'ın yapımını üstlendiği Shaktar Stadyumu.