Tasarımda katılımcı sürecin önemine değindiniz. Uygulama aşamasında da kontrolluk hizmeti vererek, projenin en iyi şekilde hayata geçirilmesini sağlıyorsunuz anladığım kadarıyla...
Yudum Boytorun: Onun peşine biraz geç düştük. Eskiden "projeyi alalım kendi ekiplerimizle yapalım" denildiğinde, kabul ediyorduk ancak o kadar kötü sonuçlarla karşılaştık ki... Bambaşka detaylar ortaya çıkıyordu. Şu anda işin en başında yapım kontrollüğünü de sözleşmemize ekliyoruz. Çünkü biz o detaylara mesai harcıyoruz, özen gösteriyoruz ve bunların uygulanmasını bekliyoruz. Bunu da yerinde, çizildiği şekliyle görmek bence işverenin hakkı. Neden işi X bir yükleniciye bırakayım? Tabii ki her şeyin daha uygun fiyatlısı var ancak bu kez ortaya çıkan iş de farklı oluyor. Mimar iyi niyetli olabilir, çok iyi detay vermiş olabilir ancak eğer şantiyeyi üstlenmiyorsa iş yüklenicide ve onun ustasında bitiyor. Bence en doğru çözüm, uygulamayı yapmıyor olsa bile mimarın işin sonuna kadar en azından yüklenici ve alt yüklenicileri kontrol edecek şekilde projesinin başında kalması. Aslında bu işverenin de yararına. Çünkü biz işi zaten bütçelendirmişiz, reçete elimizde. Ne kullanılacak, onun yerine bu kullanılırsa artı mıdır? Belki o kalemde daha uygundur ama başka bir yerden ek yük getirir mi? Altyapı sorunu oluşturur mu? Biz bütün bunların cevaplarını pat diye verebiliyoruz. Belki yüklenici bunu göremeyecek, bir kalemde rakam düşecek, ancak farklı bir yerde ek bir maliyet gelecek. O nedenle de yapım kontrollüğü sürecinde danışman olarak işverenin yanında bulunmak önemli.
Sonrasında revizyon nedeniyle danışmanlık verdiğiniz projeler oldu mu?
YB: Evet, mesela şu anda PepsiCo ofisinde böyle bir çalışma yapıyoruz. Projeyi yapalı 2-3 sene oluyor. Şimdi personel adedi değişikliği, birtakım personel kaydırmalar, büyümeler nedeniyle revizyon yapmak gerekiyor. Sonuçta şirket yaşıyor ve biz de onlara destek vermeye devam ediyoruz. Neredeyse herkesi isim isim tanıyoruz. Bence bu çok doğru bir yaklaşım...
Semih Boytorun: İyi iş ve iyi malzemeyle proje ürettiğinizde işverenle tekrar karşı karşıya gelmekte de bir endişeniz olmuyor. İki sene idare etsin sonra ne olursa olsun derseniz mahcubiyet başlıyor. Biz proje yaptığımız hiçbir firmayla kopmadık. Mutlaka tekrar işlerini yapıyoruz. İletişimimiz devam ediyor.
"20-40 sene önce mimarın işi çok daha kolaydı"
Peki yeni projeleri nasıl elde ediyorsunuz?
SB: Bütün müşterilerimiz ya tavsiyeyle ya daha önce yapmış olduğumuz bir işimizi görerek geliyor.
Proje alma, ikna aşamasında tasarım kadar onu nasıl sunduğunuz da çok önemli...
YB: Projelerimiz bizden daha çok konuşuyor. Her zaman üçüncü kişilerin çok rahat anlayabileceği bir biçimde sunmaya çalışıyoruz. Bence 20-40 sene önce mimarın işi çok daha kolaydı. Sunum tekniği olarak sadece teknik çizimler vardı. Artık öyle değil. Model, malzeme, ölçek adına ne yapıyorsak onu doğru aktarmaya çalışıyoruz. Kendimizi iyi anlatabilelim ki 6 ay sonra yanlış hesap Bağdat'tan dönmesin.