Gehry'nin Yeni Manhattan Çıkarması: Şah mı, Şahbaz mı?
E. Seda KAYIM
/ 24 Şubat 2011
80 yaşındaki Frank Gehry'nin ve üretimlerinin, özellikle son yıllarda "her kesimin sevgilisi" olduğu iddia edilemez. Öncelikle MIT kampusu içerisinde gerçekleştirdiği Stata Center'ın akıtması/ dökülmesi nedeniyle üniversite ile mahkemelik olan, ardından kriz döneminde umutlarını bağladığı Brooklyn Atlantic Yards projesinin sansasyonel iptali ile –en azından medyaya verdiği serzeniş ve öfke dolu demeçlerin yansıttığı kadarı ile- sarsılan Gehry'nin, o günden bugüne kamuoyunda artan bir sempati ve empati ile karşılandığı da söylenemez.
Dünyaca ünlü mimar Pritzker konferanslarında LEED sertifikasına "sahte ıvır zıvır", Playboy röportajlarında ise "star mimar" adlandırmasına "yeteneksiz gazetecilerin icadı" diyedursun, "adı çıkmış dokuza, inmez sekize" misali uluslararası basının döverek sevdiği meşgalesi olmaya devam ediyor. Frank Gehry'yi saran safsata bulutundan nem kapan en son proje, mimarın aşağı Manhattan'da gerçekleştirdiği, ilk altı katında bir devlet okulu ile hastaneyi kapsayan, toplamda 76 katı ile New York'un "en yüksek lüks konut binası" unvanını alan Beekman Tower oluyor.
"Frank Gehry'nin Yeni Büyük Şeyini Nasıl Adlandıracağız?"
Proje görsellerinin ilk olarak basına sunulduğu 2006 yılından bu yana tartışmalara konu olan ve amorf geometrili metal giydirme cephesi ile artık klasikleşmiş Gehry tarzını yansıtan gökdelene yöneltilen –çoğunlukla esprili ancak bir o kadar da sert- eleştirilerden ilki, projenin ilan edilmesinden bu yana defalarca değişen ismi… Geliştiricisi Bruce Ratner tarafından ilk olarak "Beekman Tower" şeklinde ilan edilen yapının, aradan geçen dört seneyi aşkın süre içerisinde bir dönem "The Beekman", ardından New York adresi uyarınca "8 Spruce Street" olarak tanıtılması, kamuoyuna epeyce malzeme vermiş durumda. Üstelik müteahhidin, bunca ad karışıklığı yetmezmiş gibi ani bir karar ile "New York by Gehry at 8 Spruce Street" şeklindeki yeni markayı duyurması, çorbanın tuzu oluyor.
Konut yapısının tasarımsal süreçlerini gösteren bir dizi üç boyutlu çalışma.
Öncelikle projeye halk tarafından, asıl markadan çok daha popüler ve resmi olmayan "Frank's Big Frank" ismi takılıveriyor. Curbed NY isimli gayrimenkul sitesi ise, gerçekleştirdiği web tabanlı anket üzerinden ziyaretçilerine "Frank Gehry'nin Yeni Büyük Şeyini Nasıl Adlandıracağız?" sorusunu yöneltiyor. Ankete verilen yanıtlar, mevcut tepkiyi özetlemeye yetiyor: Ziyaretçilerin % 65,7'si ilk isim olan "The Beekman Tower"ı seçerken, % 9'u "8 Spruce Street"i ve yalnızca % 3'ü "New York by Gehry"yi uygun görüyor. Asıl sürpriz (!), % 22 ile ikinci en fazla oyu "Aşağı Manhattan siluetine yapılan çirkin bir hakaret" adının alması oluyor.
Donald Trump ile Frank Gehry Arasında Bir Saç Çekişmesi
Gökdelenin ahvali ve meali kamuoyunda dalga konusu oladursun, mimarlık ve emlak alanlarının ağır topları da "New York by Gehry" projesini tartışıyorlar. Gündemde kalmak konusunda en az Gehry kadar başarılı bir figür, New York'un nüfuzlu gayrimenkul devi Donald Trump, kentin "en yüksek konut yapısı" unvanını kendi geliştirdiği Trump Tower'dan "çalan" gökdelenin, iddia edildiği gibi "oyunun kurallarını değiştiren bir lüks gayrimenkul" olamayacağını belirtiyor. Trump'ın "New York by Gehry"ye –Curbed'in imasına göre- bir garezi var mıdır, bilinmez. Ancak emlak gurusunun "Üst sınıf bir binayı başarılı kılmak, içinde devlet okulu varken zor olacaktır" tespiti haksız kaçmıyor.
Eski dostlar: Gehry ve Trump.
Öte yandan Frank Gehry, kendisi hakkında tam da bu paragrafın başında yapılan tespiti yerde bırakmıyor ve Trump'ın ifadesini kişisel bulduğunu söylüyor. Medya manipülatörü mimar Observer'a verdiği röportajda, kendisine getirdiği bir projeyi reddetmesinden bu yana aralarında "soğukluk" olduğunu belirttiği Trump'ın –amiyane tabiri ile- çekemezliğinden bunları söylediğini öne sürüyor ve ekliyor: "Saç şeklini zaten hiç sevmemişimdir!"
Dijital Çağın Dönüm Noktası ya da Tüyleri Koparılmış Bir Tavuskuşu
"New York by Gehry" projesi etrafında dönen tüm "eğlence"nin bununla sınırlı kaldığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Projenin tamamlanmasından önce gerçekleşen tüm bu spekülasyon ve safsata, bugünlerde yerini daha dişe diş bir eleştiri ortamına bırakmış bulunuyor. Kiralanmak üzere piyasaya sunulan 76 katlı gökdelenin basın ön izlemesinin gerçekleştirilmesi, görüş çarpışmalarının katalizörü olurken, mimarlık eleştirmenlerinin metinleri gerçek bir kutuplaşma ortaya koyuyor. Şimdilik Gehry için "bir iyi bir de kötü haber" bulunuyor.
İyi haber, New York Times mimarlık eleştirmeni Nicolai Ourroussoff'tan geliyor. Yapıyı "Eero Saarinen'in 46 sene önce gerçekleştirilen CBS binasından sonra New York'ta yükselen en iyi şey" olarak nitelendiren Ouroussoff, şöyle devam ediyor: "Bina, kültürel tarih içerisinde belli bir noktada kristalleşmiş gibi duruyor; bu durumda, modern çağın dijital çağa dönüm noktasında…"
Binanın en "başarısız noktası"nın (Trump'ın kulakları çınlasın), girişte yer alan altı katlı ve tuğla kaplı kütle olduğunu vurgulayan Ouroussoff, işverenin –ve dolayısıyla Gehry'nin- politik nedenlerden ötürü bina programı içerisinde kamusal işlevlere yer vermek zorunda bırakıldığını hatırlatıyor. İlk beş katında bir devlet okulunu ve en üst katında sağlık hizmetlerini kapsayacak olan yapının, tuğla kaplama içerisinden parlayan ağır çelik pencere sistemleri ile bir fabrika izlenimi verdiğine de değinen Ouroussoff, tam olarak da bu bölümdeki iç mekanların Gehry'nin elinden çıkmamış olmasını yadırgıyor: "Öğrenciler, kendilerinin üstünde yaşayan şımarık genç profesyonellerin bir mimarlık süperstarı tarafından tasarlanan dairelerde otururken, kendilerinin neden adı sanı bilinmez bir gencin mekan tercihleri ile idare etmek durumunda kaldığını sorgulayacaklardır."
"New York by Gehry"nin 36. katından bir oturma odası görünümü ve binanın konut alanları lobisi.
Öte yandan Ouroussoff'un bu insaflı eleştirisi, RealDeal'in mimarlık eleştirmeni James Gardner'ın ifadeleri yanında övgü gibi kalıyor. Öncelikle Ouroussoff'un da dikkatlerinden kaçmayan "kırmızı tuğladan löp gibi bina üzerinde yükselen metalik ıvır zıvır" detayını "tamamen yabancı ve uygunsuz" bulduğunu belirten Gardner, şimdiye dek hiç sıkıcı bir iş yapmadığını söylediği Frank Gehry'nin Beekman Tower'ını "tamamen üzücü ve ilginçlikten uzak" olarak nitelendiriliyor.
"Nasıl bir tavuskuşu, tüylerini kopardığınızda hindiden farksızsa, bu bina da öyle: Cephesindeki tüm ıvır zıvırı ve ışıltılı giydirmeyi kaldırdığınızda, rijit planı ve dik açıları ile kentteki diğer gökdelenlerden farksız!"
"New York City, dünyanın en cesur mimarlarının gelip, olabilecek en sıkıcı projelerini bıraktıkları yer" diyen Gardner, Gehry özelinde bu tespitini bir adım ileri taşıyor: "Uluslararası alanda şahlaştırılan, ancak sıkıcılığın güçleri tarafından da etkisizleştirilen ve şahbazlaştırılan bu starın gösterişinin ardında can sıkıcı bir şeyler var."
Gehry, Beekman Tower için üretilen cephe panellerini incelerken...
New York'u Başka Gehry'ler mi Bekliyor?
Gardner'ın da belirttiği gibi, uluslararası basın tarafından çoğu kez alkışlanan Frank Gehry'nin bu aralar çok sayıda "can sıkıcı" proje yürüttüğü bir gerçek… Gehry'nin, modern dünyanın diğer tüm "star"ları gibi sürekli olarak iğnelenmeye, alay edilmeye, hatta aşağılanmaya açık bir figür olması ise, tüm bu fikir üretim ve paylaşım ortamını verimli kılan yegane özellik olarak görülebilir.
Diğer taraftan, "New York by Gehry" üzerine süren tüm bu tartışma, eleştiri ve espriler, önümüzdeki bir-iki sene içerisinde tamamen unutulacak ve yapı, daha biz anlamadan New York siluetinin alışıldık ve dahası tanıdık simgelerinden biri haline gelecektir.
Zaten bizde asıl merak uyandıran –tam açılımı ile- "New York by Gehry at Eight Spruce Street" isminin, Gehry tarafından tasarlanacak bir dizi gökdelenin önünü açıp açmadığı yönünde… Yakın zamanda –örneğin- bir "New York by Gehry at Madison Avenue" görebilecek miyiz?
O zamana kadar -Twitter hesabı akronimine göre- NYbyGehry@8SpruceStr projesiyle yetinecekler, şu linke göz atabilirler.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın