DEĞİŞİKLİK TASLAĞININ MADDELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Madde-1 : Bu madde ile su yüzeylerinin kullanımına düzenleme getirilirken ‘suni göl' kavramının içi boş bırakılmıştır. Bu baraj ve göletleri kapsamakta mıdır belli değildir ve gerekçelerde de bir açıklama yoktur.
Ayrıca mevcut birinci maddedeki ;
"………sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını………"
tanımlaması yerine, taslakta ;
"………sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek toplumun yararlanmasına açık kamu yararı doğrultusunda koruma ve kullanım esaslarını………"
şeklinde değişiklik yapılmaktadır. Önceleri önemsiz bir değişiklik gibi görünen bu yazımda, eğer dikkat edilirse ‘koruma' kavramı ‘toplumun yararlanmasına açık kamu yararı' ndan sonraya alınarak, kullanma korumadan daha öncelikli bir konuma gettirilmiş ve bir doğal varlıkla ilgili olarak ekolojik bakış açısında birinci sırada yer alan ‘koruma' kavramı, ‘kamu yararı' arkasına sığınılacak ‘kullanma' karşısında feda edileceği hükme bağlanmıştır. Bu değişiklik Anayasanın 2, 11, 17, 43, 56, 63 ve 168nci maddelerine aykırıdır.
Madde-2 : Burada yasanın kapsamının genişletildiği ve kıyılara ilave olarak yüzey sularının da kullanım esaslarının düzenlenmeye çalışıldığı görülmekte olup, bu madde değişikliği de yukarıda açıklanan gerekçelerle Anayasanın 2, 11, 17, 43, 56, 63 ve 168nci maddelerine aykırıdır.
Madde-3 : Bu madde ile Kıyı Kanununun 4ncü maddesinde değişiklik yapılarak ‘kırsal ve kentsel yerleşmelerin yerleşik alanlarında' kıyılar adı ‘sahil şeridi'ne dönüştürülerek 50m'ye düşürülmektedir. Hiçbir kıyı, bir kırsal ve kentsel yerleşmenin dışında değildir. Ayrıca ne anlama geldiği belli olmayan bir ‘yerleşke' kavramı yaratılmaktadır ki, ucu açık bu kavramla bütün kıyılarımızda 100m lik sahil şeridini 50m'ye düşürülebilecek çok tehlikeli bir yoldur. Büyük bir rant kapısı aralanmakta olup, böyle bir konunun bahsinin geçmesi dahi kıyılarımızda çok yoğun sahil şeridi tecavüzlerini başlatacaktır. Bu açıkça Anayasanın 2, 11, 17 ve 43ncü maddelerine aykırıdır.
Madde-4 : Bu madde asıl kanunun 5nci maddesini değiştirmekte olup, ‘su ve dolgu alanlarından yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir' diyerek, ‘kesinlikle' yerine ‘öncelikle' diyerek kamu yararı dışında kullanımının kapısını açmakta ve ayni zamanda ekolojik bir facia olan kıyıları doldurmayı teşvik etmektedir. Bu bir yandan da ekolojik ve ekonomik bir olumsuzluk abidesi olan ‘Karadeniz Sahil Yolu'nu aklamaya çalışmaktadır.
Madde-7 : Madde de kıyıların yanında dolgu alanları ile su alanlarında yapılaşmaya esas imar planlamaları yönünde düzenlemeler yapılarak, Kıyı Kanununun 6ncı maddesi değiştirilmektedir. Maddenin dördüncü fıkrasının a) bendindeki ‘kıyının kamu yararına kullanımı ve kıyıyı korumak amacına yönelik alt yapı ve tesisler' tanımlaması bölünerek, özellikle b) bendine kıyının kamu yararına kullanımı adı altında dolgu alanlarına yapılması düşünülen bir çok yapı ve tesis için bir taraftan kapı açılmakta, diğer yandan halihazırda yapılmış ve kanunsuz durumda olanlar da bir önceki maddede belirttiğimiz gibi aklanmaktadır. Bu çalışmayı yapanların 1999 Marmara Depremini ve özellikle Gölcük'te denizin doldurma yoluyla kendisinden alınanları nasıl geri aldığını unuttukları anlaşılmaktadır.
Madde-8 : Bu madde ile Kıyı Kanunun 7nci maddesinde değişiklik yapılmakta ve bu yapılan değişiklikle ‘sözde bürokrasi aşılarak' İDARE HUKUKU AÇISINDAN BİR HUKUK GARABETİ OLUŞTURULMAKTADIR. İdare Hukukunda ‘İdarenin Sessiz Kalması Red Anlamındadır' ilkesi yerine ‘İdarenin Sessiz Kalması Kabul Anlamındadır' gibi garip bir durum ortaya çıkmaktadır ki, hukuken kabul edilemez.
Madde-9 : Mevcut yasanın 8nci maddesinde uygulama imar planına göre sahil şeritlerindeki yapıların devamı niteliğinde alanlarda ‘konaklama hariç günü birlik tesisler' yapılrken, bu kavramdan ‘konaklama hariç' tanımı çıkartılarak, izinli tesislerin kaçak yapılarına örtülü af çıkartılmaktadır. Açıkça Anayasanın 2, 11, ve 43ncü maddelerine aykırıdır.
Ek Madde-3 : Yeni eklenecek olan bu maddenin 4ncü fıkrası tam bir zorbalık düzenlemesidir. Fıkra aynen aşağıya alınmıştır :
"Kıyıda yapılacak yapı ve tesislerin özel mülkiyete konu arazilere rastlaması durumunda bu arazilerin kamulaştırılma bedelleri yatırım yapan kurum, kuruluş ve kişilerce karşılanır."
Toplumsal barışı bozabilecek bu maddeye göre, bir yere göz diken kişi uygun bir tesis izni ve biraz da iktidar desteği ile, kamulaştırma adı altında parası ile alamadığı istediği yeri, sözde yasal olarak ve kamulaştırma maskesi altında ama aslında Devlet zoru ile ve çok daha ucuza el koyabilecektir. Bu Anayasanın 2, 11, 17, 35, 43, 46, 63 ve 168nci maddelerine aykırıdır.