Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ferdan Erkut
"Biz tarihçiler için özgür ve tabusuz bir kamusal alan talebi yaşamsaldır. Çünkü tarihçiler doğru ve mümkün olan en nesnel bilgiyi, ancak birbirleriyle tartışarak, birbirlerinin fikirlerinden istifade ederek ve onları eleştirerek ulaşabilir. Demokratik rejimler, dört yılda bir yapılan seçimlerin varlığıyla değil, karar alma süreçlerine katılım düzeyleriyle tanımlanırlar. Otoriter rejimler ise katılımı çeşitli biçimde kısıtlarlar. Tarihsel bilginin çarpıtılarak, suistimal edilerek, tarihten tek bir doğru ve otorite çıkarılması da bu katılımı engelleme biçimlerinden biridir. Gezi Parkı ve Topçu Kışlası örneğinde de bunun örneklerinden birini yaşadık.
Başbakan'a tarihçiliğin bazı olmazsa olmazlarını anlatmamız gerekiyor. Hiç bir toplumun tarihinde, tereddütsüz olarak üzerinde anlaşılabilecek tek bir gelenek yoktur. Gelenekler elbette önemlidir; ama farklı toplumsal kesimlerin farklı hafızaları, farklı gelenekleri vardır. Gerici / ilerici sözcüklerini hiçbir zaman kullanmadım; en başta tarihçilik açısından oldukça sorunlu kavramlardır bunlar. Fakat gerici sözcüğünün anlamlı olacağı tek bir alan varsa, o da geçmişte yaşanmış ve iyi olduğu düşünülen bir tecrübenin aynen günümüzde de yaşanmasına çalışılmasıdır. Bütün ideolojilerde görülebilecek bu yaklaşım, esas olarak en çok karşılaşılan gericilik formudur. Yeni bir Anayasa yazma iddiasındaki bir toplum, hedeflerini 'geçmişi ihya' üzerinden saptayamaz."
Tarih Vakfı'nın Taksim, Avrupa Pasajı'ndaki merkezinde düzenlenen 7 Haziran 2013 tarihli basın toplantısında yaptığı konuşmadan.