Murat Güvenç:
"Söylenmedik, söylenecek ne kaldı? Wittgenstein, 'Söylenebilir olanın bir sınırı vardır' der. Bu laf, 'söylenebilirin ötesinde birşey yoktur' demiyor; 'söylenebilir, hakkında konuşulabilir olanın bir sınırı vardır' diyor. 'Ahlak, estetik, güzellik, duygular, değerler hakkında mantıksal olarak konuşamayız; ama böyle bir alan vardır' demek istiyor. Bu, sözcüklerin, söylenenin anlamını düşünmeyi gerektiriyor ve maalesef içinde yaşadığımız ortamda, sözcüklerin anlam dünyası acımasızca yağmalanıyor. İlhan Bey, 'tarihin araçsal kullanımı' derken, bence tarihi yapan sözcüklerin araçsal olarak yağmalanmasına işaret ediyordu.
Yine Wittgenstein der ki, 'Sözcüklerimin sınırı, dünyamın sınırıdır'. Bu önermeyi iki biçimde okuyabiliriz. Bunlardan biri, 'Ben sözcüklerimin sınırını değiştirerek, dünyayı daha iyi bir yer yapabilirim'. Bunun tersi, büyük tehlikedir; 'Ben dünyayı kendi sözcük dağarcığıma indirmek istiyorum' dediğinizde olur. O da, biraz bugün içinde yaşadığımız duruma tekabül ediyor. Hem hüzünlü, hem heyecanlı, hem de biraz kaygılıyım."
Tarih Vakfı'nın Taksim, Avrupa Pasajı'ndaki merkezinde düzenlenen 7 Haziran 2013 tarihli basın açıklamasında yaptığı konuşmadan.