Digiturk personel yemekhanesi: 1 ay, 40 kişi ve 700 metrekare

04 Ağustos 2011

Uygulamalarınızın hızı ve dakikliğinden söz ediyorsunuz. Son dönem projelerinizden bir uygulama örneğini detaylandırabilir misiniz?

Umut Çağlayan: Digiturk'un yemekhane projesini örnek verebiliriz. Biz bu işe Ocak'ta başladık, Şubat'ta bitti. Firma bize gelmeden önce altı aylık bir projelendirme süreci olmuştu ancak yanlış planlanmıştı. Yani proje önümüze getirildiğinde konsept ve tasarım bakımından kötü durumdaydı. Altı ay kaybettikleri için de çok dar bir süre tanımladılar. Mevcut bir yapının içerisinde, yaklaşık 650-700 metrekarelik bir butik yemekhane idi.

Sonat Ongun: Üstelik daha o binada ‘call center'ları var ve 24 saat çalışıyorlar!

Yani yalnızca konsept ve projede değil, uygulamada da sıkıntılar vardı.


UÇ:
Digiturk'un Beşiktaş'taki binasının çevresinde konutlar da var. Gündüz ‘call center'dan, gece de çevreden… Zamanlama yüzünden bayramda çalıştık ve tasarımı tamamladık. Hatta board yaptıracaktık ama her yer kapalıydı. Biz de bilgisayardan göstermek zorunda kaldık çizimleri. Tasdiklediler; ardından bütçe pazarlığı yapıldı. Uygulama süreci ise gerçekten sancılıydı. Herhalde içeride aynı anda 40 kişi çalışmıştır. Normalde bir iş kaleminin bitiminde diğerinin girmesi daha doğru olur. Bizde öyle olmadı; alçıpancı duvarı örerken boyacı arkasından boyuyor, kağıtçı duvar kağıdını yapıştırıyordu. Son 2 gün kimse biteceğine inanmıyordu. Hatta "Bir hafta kadar uzatalım mı?" dediler. "Yok, biz rahatız" dedik. Son gece gelip baktılar; mobilya yerleştiriyorduk. Ertesi gün açıldı.

Digiturk personel yemekhanesi için yaptığınız bu projenin hikayesi neydi peki?

SO:
Digiturk personelinin dışarıda yemek yemesini artık istemiyordu. Kendi bünyelerinde bir restaurant yaptırdılar ama bu mekanın da keyifli olmasını bekliyorlardı. Çünkü, bir, insanların bir özgürlüğünü ellerinden alıyorsunuz. İkincisi, onlarından farkında olmadan ama bir yandan çalışmaları gerekiyor. Bu gibi ortamlarda X departmanı ile Y departmanı karşılaşıyor; yani işten çıksanız da iş konuşmaya devam ediyorsunuz.

Öte yandan mekan çok büyük olmasına rağmen çok basıktı. Oraya şayet herhangi bir masa düzeni yapsaydık, insanlar içinde kaybolacaklardı. İnsanların aidiyet hissedebileceği, keyif alacağı, yemek yerken mutlu olacağı bir mekan… Öte yandan içerideyken Digiturk kurumsal kimliği çok da hissedilmesin, çalışanlar ondan kopabilsin istediler. Biz de mekanı geçirgen paravanlarla bölüntüledik. Çoğu mekanda tek tip masa sistemi vardır –ikili masalar ve standart sandalyeler; burada çeşitlendirildi. Sedirler bile kullanıldı. Farklı döşeme katmanları kullandık. Sedirlerin olduğu yerlere ahşap soktuk; o ahşaplar tavandan döndürüldü. Sonuç olarak –şantiye sürecinin zorluğu bir yana- bittiğinde çok keyif aldığımız bir proje oldu.

Ele aldığınız projelerin ardından işvereninize, tam olarak da ilgili mekanların nasıl işletileceğine dair fikir veriyor musunuz?

SO:
Tabi ki, yani kısmen de olsa… İşletmede gözümüze çarpan bir sıkıntı varsa, uyarıda bulunabiliyoruz. Mesela Şişli'de yaptığımız bir restaurant vardı. Orada, mekanın dışarıdan algılanmasına ilişkin bir takım sıkıntılar vardı.

UÇ: İşletmeye faydası olacağını düşündüğümüz noktaları mutlaka vurguluyoruz. "Şuraya şunu koymanız lazım, bunu şöyle yapmanız lazım" diye… Bu, bizim projeyi tamamlamamızın sonrasındaki süreçte de geçerli! Daha geçen gün Sodexo-Armoni Şişli'deydik ve yine önerilerde bulunduk.


Sonat Ongun ve Umut Çağlayan Hakkında
Mimarlık Pratiklerinin Dinamikleri Üzerine
Ongun|Caglayan’ın Müşteri Memnuniyeti ve Başarı Denklemi
Mikro Ölçekten Makro Ölçeğe: Mobilya, İç Mekan ve Yapı Tasarımı Üzerine
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :