Farklı mimarlık ofislerinden başlayan bir ortaklık hikayesi
04 Ağustos 2011
Ongun|Caglayan'ın kuruluş hikayesinden önce, her ikinizin de mimarlık serüveninin nasıl başladığını merak ediyorum. Mesleğe ilk ilginizi nasıl geliştirdiniz?
Sonat Ongun : Ailede var zaten… Hem dayım hem babam mimarlık okumuşlar. Küçükken bir özenme durumu muhakkak olur. Açıkçası babamın da teşviki oldu. Mimarlıktan başka da bir şey yazmadım tercih listeme… Özellikle Mimar Sinan'ı istiyordum; oraya da girdim. Keyifli ve bir o kadar da zorlu bir okul dönemiydi, dolayısıyla biraz uzadı. (gülüyor) Öğrenciyken çalışmaya başladım; Talu Limited'de çalışıyordum. Mimari proje ofisiydi ama o dönemde uygulama yapmıyorlardı. Öğrenciliğimden sonra bir-iki sene kadar Berna Bora Tasarım Atölyesi'nde çalıştım. Sonrasında da ‘freelance' çalışmaya başladım. Beş senelik böyle bir deneyimim var. Toner Mimarlık, Eren Talu Mimarlık, Net Mimarlık gibi firmalara dışarıdan iş yaptım. Umut ile de bu dönemde tanıştım; sanırım yıl 2001 idi. Banka, otel, ev gibi projelerde hem projelendirme hem de şantiye desteği veriyordum. Sonrasında iki sene kadar Toner Mimarlık'ta yine bir ofis deneyimim oldu. Ardından Türkiye çapındaki tüm Avea mağazalarının yapım işini aldık. Baştan bu sistemini kurmak için çalıştık; bu projede de Umut ile birlikte yol kat ettik. Birlikte 300 küsur dükkan yaptık o dönemde… 2008 yılında da ortak ofisimizi kurduk.
Umut Çağlayan: Sonat benden bir adım öndedir hep zaten… İkimiz de Mimar Sinan'lıyız ama Sonat üst dönemimdir; benden önce okuldan mezun oldu. Toner'e geldiğimde ise henüz Sonat'ı tanımıyordum. Hatta "Nasıl benden daha fazla maaş alır?" diye kızmıştım. (gülüyor)
Peki siz mimarlık okumaya nasıl karar vermiştiniz?
UÇ: Ailemde maalesef hiç mimar yoktu. Komşumuzun kızı mimardı ve herhalde ondan özeniyordum. Gerçi sadece mimarlık da yazmadım; her şeyi yazmıştım. Ama iyi ki de mimarlık okumuşum! Başka bir şey yapamazdım diye düşünüyorum.
Pek çok mimarın ifade ettiği bir şeydir bu… Sizin neden günün sonunda mimarlıktan başka bir mesleğin size aynı tatmini sağlayamayacağını düşünüyorsunuz?
UÇ: E, çünkü yaratma şansım var. Mühendis olsam hiçbir şey yaratamayacaktım. Artı, her proje farklı bir eğlence, farklı bir dünya; devamlı yeni şeyler öğreniyorsunuz. Mesela arkamızda gördüğünüz (odalarının bir duvarını kaplayan proje paftalarını gösteriyor) bir araba mezatı. Hiç bilmediğimiz bir konuydu ve yepyeni şeyler öğrendik. Restaurant yaparken başka şeyler öğreniyorsunuz, okul yaparken başka… Mimarlıkta kendinizi geliştirme şansınız çok fazla! Kısacası tasarım yapmıyor olsaydım, çok sıkılacağımı düşünüyorum.
Mimarlık okumaya başladığınız andan itibaren mi böyle hissettiniz?
UÇ: Evet; hatta Mimar Sinan'daki ilk günümde, ilk dersimden sonra böyle hissettim. O anda "Ben kendi ofisimi açacağım" demiştim. 31-32 yaşlarını da kendime hedef koymuştum. 32'imde açtım.
Hedeflerinizi tutturdunuz yani?
UÇ: Öyle de yaparım zaten… Toner'de 2 sene çalışacağımı söylemiştim, 2 sene bir gün çalıştım ve askere gittim. Ondan önce Mahmut Anlar'da 2,5 seneliğine çalışmayı hedeflemiştim; 2,5 sene çalıştım. Ben her şeyi planlamıştım! (gülüyor)
Sonat Ongun ve Umut Çağlayan Hakkında
Mimarlık Pratiklerinin Dinamikleri Üzerine
Ongun|Caglayan’ın Müşteri Memnuniyeti ve Başarı Denklemi
Mikro Ölçekten Makro Ölçeğe: Mobilya, İç Mekan ve Yapı Tasarımı Üzerine
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın