Konteynır-Konut ya da “Mars’ta hayat var!”
04 Ağustos 2011
Diğer projelerinizden çok daha farklı bir deneyim kazandırdığına inandığınız bir işinizden söz edebilir miyiz?SO: Levent'teki diş kliniği mesela öyleydi… Sistemini, nasıl çalıştığını hiç bilmiyorduk.
Umut Çağlayan: İç mekan projelerinde –ev olsun, restaurant ya da yemekhane olsun- sınırlar aşağı-yukarı belli; bütçeler de belli… Dolayısıyla benim için en özgül deneyim, konteynırlardan toplu konut tasarlamaya yönelik bir yarışma projesi idi. New Jersey'de düzenlenen dünya çapında bir yarışma idi; 250 ekip arasında finale kaldık. Bu projede bir konteynır nasıl ele alınır, nasıl geliştirilir, insanlar burada nasıl yaşarlar sorularını sorduk. Projemiz sonradan bir firmanın ilgisini çekmiş. Bizi buldular ve artık, konteynırlardan yaşam üniteleri hazırlayan bir firma var burada!
Yarışma için ürettiğiniz konsepti, üstlenici firma ile birlikte nasıl yeniden ele aldığını biraz detaylandırabilir misiniz?
UÇ: "Mars'ta hayat var!" şeklinde bir slogan var; belki duymuşsunuzdur. Öyle bir proje ki, stüdyodan başlayarak 3+1'e kadar farklı büyüklükte mekan çözümleri sunuyor. Üç ayrı iklim tipine –sıcak, soğuk ve ılıman- göre uyarlanmış durumdalar. Mesela o işbirliğinde tüm stratejisini biz belirledik. Nasıl satar? Müşteriye nasıl ulaşır? Bu konularda deneyimli değillerdi; konteynırlarla yaptıkları tek şey şantiye kontrolörlüğü inşa etmekti ve bambaşka bir alana girdiler.
Sonat Ongun: Biz de onlardan işin tekniğini öğrendik tabi. Taşıyıcı sistemini, mevcut bir konteynırı ne kadar esnetebileceğimizi…
UÇ: Keyifli de bir proje! Konteynırı ham olarak alıyorsunuz; cephesini isterseniz ahşapla, betonla, taşla kaplıyorsunuz. Mutfağını siz seçiyorsunuz.
SO: Dilerseniz, balkon veya taraça da takabiliyorsunuz. Ekstradan bir tuvalet daha mı istediniz? Hemen takılıyor.
Bu konteynır-evlerin müşteriye özel ve doğrudan müşterinin arazisine uygulanması mı söz konusu olacak, yoksa daha büyük ölçekli bir toplu yerleşim mi planlanıyor?
SO: İkisi de olabilir ama şu anda iş birebir yürüyor.
UÇ: Zaten konteynır olması maliyetleri ve şantiye süresini müthiş azaltıyor. Bir de biz onlara bir şey önerdik: Bakanlıktan karavan satışı izni aldıkları zaman, hiçbir imar iznine tabi olmayacaklar. Mesela 500 metrekarelik bir araziniz var ise, kimse "Bunu buradan kaldırın" diyemeyecek.
Sonat Ongun ve Umut Çağlayan Hakkında
Mimarlık Pratiklerinin Dinamikleri Üzerine
Ongun|Caglayan’ın Müşteri Memnuniyeti ve Başarı Denklemi
Mikro Ölçekten Makro Ölçeğe: Mobilya, İç Mekan ve Yapı Tasarımı Üzerine
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın