"Farklı Projeler Çıkarmayı Hedefleyen Bir Tasarım Ofisiyiz"

28 Mart 2024

Ürün tasarımlarınız da var. Daha çok kendi projelerinizde kullandığınız tasarımlar mı bunlar? 

Endüstriye yönelik ya da seri üretime geçmek için tasarladığımız hiçbir ürün olmadı bugüne kadar. Daha çok projelerimizin 360 derece bir deneyim haline getirilmesinden yola çıkarak, projeye özgün ürünler tasarlamaktan hareketle ortaya çıkan çalışmalar, zamanla ‘evet, bunlar bir koleksiyona dönüşebilir’ dediğimiz ürünler bir koleksiyon haline geldi genellikle. Dolayısıyla evet, öncelikli olarak projeye nitelikli ve özgün ürün çıkarma hedefiyle başlayıp o projeyle bağlantılı tasarımlar yapılıyor. Daha sonra da o ürünü kendi koleksiyonumuza alıp almama kararı da birazcık onun başka projelerde de kullanılıp kullanılamayacağına göre, tasarımın zamanlı, zamansız oluşuna göre değişiyor. 

En sevdiğiniz malzeme nedir? Tasarımlarınızda özellikle tercih ederek kullandığınız bir malzeme var mı?

Biz malzeme çeşitliliği kullanımına çok değer veriyoruz. Genel yaklaşımımızda da piyasanın bize sunduğu hazır malzemeleri, detayları kullanma eğilimi pek fazla yoktur. Biz nasıl projelere özel ürünler tasarlıyorsak, projelere özel malzemeler yaratmayı, tasarlamayı da çok seviyoruz. 

Belki de bunun en önemli örneklerinden biri, Monk isimli Japon restoranı projemiz diyebiliriz. O proje yaptığımız işler içinde Wangan’ın yaklaşımını ortaya koyan güzel bir “case study” oldu diyebiliriz. Markanın isminin bulunmasından, tüm mimari tasarımın yaratılmasına, kullanılacak bütün malzemelerin tasarlanmasına kadar her şeyiyle yaptığımız bir proje. Aynı zamanda uygulamasını da biz yaptık. O proje özelinde söyleyebiliriz ki, ne bir tane malzeme, ne bir tane sandalye, hiçbir şey piyasadan hazır alınıp kullanılmadı. Duvarda, zeminde kullanılan karosundan Japonya’dan getirdiğimiz el yapımı Japon kağıtlarına, onun üzerindeki desene kadar her şey o projeye özel tasarlandı, ürettirildi ve mekânda yer buldu. 

Monk, Fotoğraf: Emre Dörter

Biz gerçekten buna çok önem veriyoruz. Yarattığınız mekânın eşsizliğini ya da benzersizliğini ortaya koyan şey aslında malzemeler oluyor. Malzeme “know how”ınız bu anlamda çok önemli oluyor. Biz de gerçekten malzemeyi iyi tanıyan, malzeme üzerinde sürekli araştırma ve geliştirme yapan bir tasarım ofisiyiz. O yüzden de şu malzemeyi çok seviyoruz dediğimiz tek bir seçenek yok ama kimi zaman bir malzeme keşfetmeye başlıyoruz, o dönem güzel bir şekilde hayatımıza girmiş oluyor. O malzemeyi birazcık daha zorladığımızda yeni versiyonlarını keşfediyoruz. Belki bir sonraki projemizde çok daha nitelikli bir şekilde kullanmaya başlıyoruz. Dönemsel olarak belki yoğun kullandığımız malzemeler oluyor ama genel olarak ‘şu malzemeyi çok seviyoruz, onunla ilerliyoruz’ demek herhalde tarzımız açısından çok doğru bir yaklaşım olmaz diye düşünüyorum.

Tabii mutlaka doğru malzemenin doğru yerde kullanılması önemli, her malzemenin yarattığı farklı bir etki de var ama biz malzemelerin yarattığı kontrasta da çok inanıyoruz. Dolayısıyla birçok projemize baktığınızda çok sıcak bir malzeme hemen yanında çok daha soğuk bir malzeme ile dengelenmiştir; çok yumuşak bir malzeme yanındaki çok keskin hatlı bir malzeme ile bir kontrast oluşturmuştur. Malzemelerin zıtlığını da kullanmayı, tasarımlarımızda ön plana çıkarmayı keyifli buluyoruz.

Şu an gündeminizde neler var? Bir diş kliniği olduğunu söylemiştiniz…

Evet, o proje artık tasarımını tamamladığımız, uygulama aşamasında olduğumuz bir proje. Onun dışında Bodrum’da üzerinde çalıştığımız iki tane otel projemiz var. Bir tanesi bir deniz kenarı otel projesiyken, diğeri bütün konseptin binicilik üzerine şekillendiği, büyük bir otel projesi. Butik ölçekli ama metrekare olarak büyük bir proje. Bodrum için de yeni bir konsept, dolayısıyla o da heyecan veren projelerimizden biri. 

Asmalı Mescit’te geliştirdiğimiz bir konsept otel projemiz var. Hem bir konsept otel, hem de giriş katlarında ve teras katlarında çok güzel ve nitelikli yeme-içme mekanlarının olduğu bir proje. O da yakın zamanda bitecek, heyecan duyduğumuz projelerimizden birisi. 

Onun dışında Hırvatistan’da Fenix projemiz var, İstanbul’da yine bir şef restoranı projemiz var. Bunun gibi çeşitli projelerimiz devam ediyor.

Gelecekte mimarlık ortamı ve ofisiniz için hayalleriniz neler?

Galiba ‘mimarlık dünyasında ne oluyor, neler yaşanıyor’ çok fazla içinde olan bir ofis değiliz. Biz genelde yaptığımız işi en iyi şekilde yapmaya odaklanmış, farklı projeler çıkarmayı hedefleyen bir tasarım ofisiyiz. 

Tabii mimarlık çok hızlı evriliyor. Önümüzde teknolojik anlamda çok yeni değişimler var. Yapay zekâ aldı başını gidiyor bir yandan. Mimarlık ortamının çok farklı bir yere evrildiği aşikâr. 

Kendi hedeflerimize ve hayallerimize baktığımızda; biz kısa ve orta vadede öncelikle Londra’daki varlığımızı güçlendirmek, uzun vadede baktığımızda ise Uzakdoğu’daki tasarım dünyasında ‘rekabette biz de varız diyebilecek’ nitelikte işler ortaya çıkaran bir tasarım ofisi olmayı çok arzu ediyoruz. Dünyanın farklı lokasyonlarında Wangan’ın ofis olarak yer alması en büyük hayalimiz. 

Yapay zekanın mimarlığa etkisi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Tabii ki olumlu olarak yorumluyoruz. En azından şu anda mimarlığın yerini alacağına inanmıyoruz ama ekiplerimizdeki önemli takım arkadaşlarımızdan biri olacak gibi düşünüyoruz. Şu anda da aktif olarak var zaten hayatımızda. Belki tasarım ofislerini ortaya daha nitelikli iş çıkarmaya mecbur bırakacak. Çünkü standartta bir hizmet sunuyorsanız ona belki gerek kalmayacak. Ama gerçekten fark yaratan daha nitelikli projeler için bir rakip değil ama iyi bir takım arkadaşı olarak görüyoruz.

Türkiye’deki mimarlık eğitimi ile ilgili düşünceleriniz neler?

Eğitim sistemi ile ilgili yorum yapmak ne kadar haddimize düşer bilemiyorum ama tabii ki kaçınılmaz bir şekilde nicelik artınca nitelik düşüyor. Kimi zaman bir iş ilanı açtığımızda iş ilanına olan başvuru adedinin fazlalığına kıyasla görüşmeye değer bulabildiğimiz portfolyo sayısının azlığı biraz belki bunun göstergesi niteliğinde. Bu da ülkedeki tasarım kültürünün gelişimi açısından biraz can sıkıcı sonuçlara gebe olacaktır. 

Stajyer alıyor musunuz ekibe?

Alıyoruz tabii ki. Sadece fiziksel olarak ofisimizi biraz limitlerde kullanıyoruz şu anda. Aslında gönlümüzden geçen daha büyük bir ofiste olmak ve ekibi de daha doğru bir hiyerarşik yapıya kavuşturabilmek. Ama şu anda ofisteki kişi sayısını fiziken çok artırabilme şansımız olmadığı için, ekibimizde “junior” ya da “senior” gibi bir yapı yok. Genelde herkesin projesini yönetebilir seviyede olduğu bir yapı var. O yüzden kimi zaman fiziken stajyerlere yer ayırmakta zorlanabiliyoruz ama imkân olduğu sürece de alıyoruz. Son birkaç yıldır her yaz stajyerlerimiz oluyor. 

Son olarak genç meslektaşlarınıza ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Bu da zor bir soru. Biz de Wangan’ı kurmak için yola çıktığımızda bize birçok kişi ‘bu dönem doğru bir dönem değil’ gibi sözler söyledi. Fakat biz de ‘hangi dönem çok iyiydi ki’ diye düşündük. Bir de biraz önce söylediğimiz gibi, bu iş lokal yapmak zorunda olduğumuz bir iş değil. Türkiye’de ekonomik atmosfer çok iyi değilse dünyanın bir başka yerinde öyledir. Her zaman bir yerlerde bir iş vardır mantığı ile biz yola çıktık. Bugün geri dönüp baktığımızda da iyi ki de yapmışız diyoruz.


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :