"İçimdeki dürtü beni uygulama yapmaya itti"

09 Nisan 2010

İlk çalıştığınız büro nasıldı, peki?

Bizim okuduğumuz yıllar terörün yoğun olduğu yıllardı. Üniversitenin 9 ay kapalı kalmasını fırsat bilerek Gültepe'de sıradan bir büroda çalışmaya başladım. 1970'li yıllarda şimdiki Gültepe ve Çeliktepe'deki bütün yapıların çoğunu yapan büroydu bu büro. Mimarı yoktu, bir inşaat mühendisi vardı ve bir teknik ressam vardı. Bir de stajyer olarak ben çalışmaya başlamıştım.

Tasarımları ben yapıyordum. Bırakın Autocad'i, rapido bile kullanmadan koyu renk kurşun kalemle çiziyordum. O büronun benim bu meslekte ilerlemeli sağlayan görünmez bir itici gücü oldu. Çünkü hızlı düşünmeyi ve hızlı çizmeyi o büroda öğrendim. Hızlı tasarım yapma yeteneğim o büroda gelişti.

Sonra okul açıldığında son sınıfı okuyarak, dereceyle mezun oldum.

Mezun olduktan sonra yüksek lisansa devam ettiniz sanırım.

Evet. Ben ve eşim Berrin Alper Restorasyon bölümünde, yüksek lisansa başladık. Berrin sınıf arkadaşımdı ve uzun zamandır evlenmeyi düşünüyorduk. Fakat o yıllarda ikinci Kıbrıs çıkarması olmuştu, devlet 70 cente muhtaçtı. Bugünlerden çok daha zor günlerdi ve iş bulmak çok zordu. Biz de İstanbul'da iş bulamamıştık. Bir yakınımız vasıtasıyla dönemin Turizm Bakanlığı'nda Turizm Yatırımları Grup Başkanlığı'nda göreve başladık. O arada evlendik ve Ankara'dan derslere gelip giderek yüksek lisansı bitirdik.

Ankara yılları nasıl geçti, peki?

4 yıl boyunca çok başarılı bir iş hayatımız oldu Ankara'da ve Ankara'yı çok sevdik.

Türkiye'de turizmin ilk adımları o yıllarda atıldı; öncü ve örnek turizm tesisleri yapıldı, Bakanlık önce kendisi otelciliği öğrendi ve sonra insanlara öğretti, personel yetiştirildi. Türkiye'nin turizm fiziki planlaması, o dönem yapıldı. Biz ise bütün bunlara tanık olduk, bunların hep içindeydik.

Nasıl oldu da İstanbul'a ve akademik hayata geri döndünüz?

1980 kışı çok soğuk bir kıştı. Birinci Milliyetçi Cephe (MC) hükümeti baştaydı ve yoğun bir yokluk dönemiydi. Gaz yoktu, tuz yoktu, yağ yoktu… Düşünün, Ankara'da meclisin önündeki Paris caddesinde oturuyorduk ve orada bile akaryakıt yoktu. O kış oğlum doğdu ve biz eşimle çocuk donacak, diye korkuyorduk. Tam o dönemde İstanbul'daki hocalarımızdan ikimize de teklif geldi ve biz de bu teklifi değerlendirerek İstanbul'a döndük.

Eşim Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı'nda, ben de Restorasyon Anabilim Dalı'nda göreve başladım. O yıl YÖK akademik personele doktora yapma zorunluluğunu getirdi. Teknik Üniversite'nin sınavlarını kazandım ve orada doktoraya başladım. Yıldız'da proje ve restorasyon dersleri veriyor, Teknik Üniversite'ye ise derse gidiyordum. Bu çalışma böyle 5-6 yıl kadar sürdü. Güzel yıllardı ve hızlı geçti.

Peki, neden akademik hayatı bıraktınız?

Çünkü içimdeki dürtü beni tasarım ve uygulama yapmaya itti. Okulda geçirdiğim zaman, buna engel oluyordu ve 1987 yılında okuldan istifa ettim.


Mehmet Alper ile...
Tures Mimarlık çalışanları ile...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :